Aşı olacak mıyız?
Covid 19’a karşı koruma sağlayan ilk aşılar, virüsün ortaya çıkmasının üzerinden 1 yıl geçmeden üretildi.
Putin, Rus aşısının üretildiğini aylar önce duyurdu.
Çin aşısı da kapımızda, bugün yarın sınırdan içeri girdi girecek.
Almanlar ve İngilizler de üretime geçtiler. Yetkililer isteksiz görünüyor. Çin ve Rus aşısına öncelik veriyorlar.
Ama serbest piyasa bu. Talep varsa onlar da girer sınırdan.
Süreç çok hızlı ilerlemedi mi?
Bilim tarihinde 1 yılda geliştirilmiş bir aşı yok.
Tarihte en hızlı geliştirilen kuduz aşısıymış, 4 yılda geliştirilmiş. Bazıları 10 yıl, 20 yıl, 40 yıl sürmüş.
Faz 1, faz 2, faz 3. Bilmiyorduk ama artık öğrendik. Bir aşının geliştirilmesinden itibaren, etkilerinin ve yan etkilerinin anlaşılması için geçmesi gereken uygulama aşamaları.
Yan etki tespit edilirse biraz daha çalışıp faza yeniden başlayacaksın.
Normal şartlarda fazların her biri en az bir yıl sürüyor.
Bilim çok ilerledi ve biz araştırma süreçlerini, fazları yoğunlaştırdık, üretime geçtik diyebilirsiniz.
Diyelim aşı olduktan bir yıl sonra bir yan etki çıkacak. Bir yıl geçmeden bunu anlayabilir misiniz?
Anlayamayız.
Covid 19 devletlerin kafasını allak bullak etti.
‘Bırakalım herkes hasta olsun sonunda ne olursa olsun’ bile dediler.
Sürü bağışıklığının hayattaki karşılığı buydu. Allahtan erkenden vaz geçtiler.
Sonra tedbirler, kısıtlamalar.
Bir şey değil, hastalık ekonomiyi vuruyor.
Ekonomi olmayınca para da olmuyor. Para olmayınca devlet ne iş yapacak?
‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ demenin tam zamanı!
Aman, bir çare!
İyi veya kötü, eksik veya fazla, bir çare.
Bilimin Covid 19 aşısını bu kadar kısa sürede geliştirmesini bu çaresizliğe borçluyuz.
Sadece devletlerin kafası allak bullak olsa iyiydi.
İnsanların da kafası karıştı.
Aşı olalım mı, olmayalım mı?
Çin aşısı mı olalım, Alman aşısı mı? Yoksa Rus aşısı mı?
Çinliler her şeyin çakmasını yapıyor. Aşıları da çakma olabilir.
Ruslara da güven olmaz. Bir iğne bir enjektör buldular mı yeter onlara. Kolumuza sokarlar gönderirler.
Amerikalılar? İngilizler? Almanlar?
Onlar da acayip adamlar, bize damardan çip yerleştirebilirler.
Ya ölü virüsler DNA’mıza karışıp bize bir kötülük ederse?
Ya sersemleştirilmiş virüsler dirilirse?
Çin aşısına güvenebilir miyiz?
Bilmiyoruz. Belki de Çin aşısı en kolay ulaşabildiğimiz çözümdür.
Yetkililer Çin aşısının güvenilir olduğunu söylüyor.
Aşıların güvenilirliği ile yetkililerin güvenilirliği arasında bir bağıntı olması lazım.
Acaba Çin veya Rus aşısı konusundaki tereddütler böyle bir zeminde mi oluşuyor?
Güvenilirliği tahrip eden bir virüsten?
(Yetkililer bu virüsle niye mücadele etmiyor?
Var mı bunun ilacı?
Varsa, ilaç devlete mi tatbik edilecek, vatandaşa mı?
Öyle bir ilaç çıksa içer misiniz?
Ben içmem. Devlet içsin.)
CNBCE Moderna ve Pfizer’ın aşılarını deneyen hastalarla röportaj yapmış.
Birisi diyor ki “Titremekten dişimi kırdım. Ateşim 40 dereceye çıktı.”
Bir başkası, ateşten, baş ağrısından gün boyu klinikte kalmış.
Ama sonunda iyileşmişler.
Denekler, Covid’e yakalanmaktansa aşının yan etkilerine katlanmak daha iyi diyorlar.
Bu röportajlar Eylül ayındaki çalışmalarla ilgili. Şimdi herhalde o kadar yan etki kalmamıştır.
Eee? Ne olacak şimdi? Aşı olacak mıyız, olmayacak mıyız?
Tamam, erken hazırlandı, süreçler tekemmül etmeden piyasaya sürüldü. Ancak şu anda, elimizdeki, eksik de olsa en iyi yöntem bu.
Hastalığı başka türlü zapt edemiyoruz.
Öyleyse aşı olacağız.
Daha iyi bir çözüm bulunamadığı için bulunabilen en iyi çözüme müracaat edeceğiz.