Avrasya’da ütülen ombudsmana gitsin
‘Ütmek’ güzel kelime. Benim bildiğim ilk kullanımı kelle ve paçanın üstündeki derinin kızgın demirle yakılarak tüylerinden arındırılması. Bu ameliyeyi çocukluğumda birkaç yerde seyrettiğimi hatırlıyorum.
Tavuk yolunduktan sonra geri kalan tek tük ince tüyleri yakmak için ateşe tutarlar. Bu da ‘ütmek’ kelimesiyle ifade edilir.
Bir de kumarda ‘ütmek’ ‘ütülmek’ vardır.
‘Oynamaktan maksat ütmektir’ sözü, kumardaki ‘ütmek’ten mülhemdir.
‘Avrasya’da ütülmek’ nasıl oluyor?
Şöyle oluyor.
Muhteşem bir tünelimiz var, Avrupa’yla Asya’yı birbirine bağlayan. Dünyada eşi benzeri yok. Ben birkaç defa geçtim, büyük kolaylık. ‘İftihar etmek’ fiiline mesafeli duruyorum. Fakat, böyle bir geçidimiz olduğu için sevindiğimi söyleyebilirim.
Avrasya Tüneli’nden veya şu İzmit Körfezi’ndeki Osman Gazi Köprüsü’nden geçerken, gişedeki sensörler HGS’nizi veya OGS’nizi okumuyor.
Bu mümkün. Veya OGS’nizde yeterli bakiye yok. Bu da mümkün.
***
Normal şartlarda buradan doğan borç hesabınıza kaydediliyor. Para yatırdığınızda kendiliğinden tahsil ediliyor.
Son zamanlarda şöyle hikayeler dinledim.
Bir dostum. Şirketine kayıtlı araçları var.
Bu arabalarla ilgili üç tane kaçak geçiş tespit edilmiş.
Herhangi bir bildirimde bulunulmamış.
Aradan zaman geçmiş. Bu geçiş bedellerinin 11 katını ceza olarak yazmışlar.
Faiziyle birlikte 3 geçişin cezası 8 bin liraya çıkmış.
Ve bir gün, bu borç sebebiyle, bir belge, bilgi, tebligat olmaksızın, bahsettiğim dostumun bankalardaki hesapları bloke edilmiş.
Peki, hangi araçlar geçmiş köprüden?
Bilgi yok.
Resmi olarak sormuşlar. Cezayı tahsil eden şirketin avukatı “Siz araçlarınızın plakalarını bize bildirin biz size dönüş yaparız” demiş.
Harika!
Bu konuda birkaç öykü daha dinledim.
Birinde, iki köprü geçişinin cezası 2500 lira kesilmiş.
E, o zaman Deli Dumrul haklıymış!
Bu öyküler, köprüleri, geçitleri işleten şirketlerin vatandaşı fiilen ‘üttüğünü’ düşündürüyor.
Hem haksız kazanç, hem de çok can sıkıcı bir mağduriyet.
Bilinçli mi yapıyorlar bu ‘ütme’ işlemini?
Çok kötü!
Arkadaşım Ticaret Odası’na sormuş. Buna benzer yüzlerce vaka olduğunu söylemişler.
Anlaşıldı mı, Avrasya’da ütülmenin nasıl bir şey olduğu?
Önceki akşam, Ankara’dan bir grup gazeteci arkadaşla birlikte Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’un davetine icabet ettik.
‘Kamu Başdenetçiliği’ biliyorsunuz, kamuyla vatandaş arasındaki ihtilafları uzlaşmayla çözen ‘Ombudsmanlık’ kurumu.
Şeref Malkoç ve beraberindeki hukukçular kurumun çalışmalarıyla ilgili bilgi verdiler. Kurumun sağladığı çözümlerle ilgili güzel örnekler verdiler.
Benim gözümden kaçmış. Mesela üniversite sınavlarında 9:45’te sınava yetişemeyenler içeri alınmıyordu ya...
Ombudsmanlık, saat 10:00’da başlayan sınava son giriş saatinin saat 9:45 olmasının hakkaniyete uymadığına, son giriş saatinin 10:00 olması gerektiğine karar vermiş. ÖSYM önce bu karara uymamış. Sonra, yeni ÖSYM başkanı Kamu Denetçiliğini’nin kararına uyacaklarını ilan etmiş.
***
Bir başka vatandaş, 1997’de yani 20 yıl önce emekli olmuş.
Fakat SGK, bu vatandaşın 70 gün prim eksiği olduğunu tespit etmiş ve 20 yıl sonra vatandaşın emekliliğini iptal etmiş.
Hem prim eksiğini hem de 20 yıldır ödenen maaşları bu vatandaştan tahsil etmeye teşebbüs etmişler.
Vatandaş durumu eczaneden ilaç alırken fark etmiş. Eczane, kaydı bulunmadığı gerekçesiyle ilaçları vermemiş.
Bilmiyorum artık, SGK, vatandaşın aldığı sağlık hizmetlerinin bedelini de tahsile kalkışmış mı...
Konu Ombudsman’a intikal etmiş.
Sonunda, uzlaşmayla, borçsuz harçsız çözülmüş.
Kamu Denetçiliği Kurumu’nun sorun çözme iştiyakı ve kapasitesi ümit verici. Şeref Malkoç’un bunda etkisi olduğunu düşünüyorum.
Bu sene 15 bin başvuru almışlar. (Geçen senekinin iki misli.)
Öyle görülüyor ki bu başvurular katlanarak artacak.
Yalnız şunu belirteyim. Kamu Denetçiliği, yargıya intikal etmiş sorunlara bakmıyor.
Malkoç’a ‘Avrasya’da ütülme’ hikayesini, tabii daha resmi bir lisanla anlattım.
Çok ilgilendi ve “bize gelsinler” dedi.
Benden söylemesi.