‘Dava-yı bi-mana’mız

Ben ‘la edri’ zannediyordum. Anladım ki ‘la edri’ değilmiş.

‘La edri’ ne demek?

‘Bilmiyorum’ demek.

Müellifi, söyleyeni bilinmeyen sözlerin, mısraların sonuna imza gibi yazılır.

Nedir, ‘la edri’ zannettiğim?

Seneler önce, Mavera Dergisi’nin yazıhanesinde merhum Akif İnan’dan işittiğim ve işitir işitmez hafızama yerleştirdiğim şu beyittir:

Kimseler fehmetmedi manasını davamızın

Biz dahi hayranıyız dava-yı bi-manamızın

Akif Hoca bu beyti, kendi ihvanından biriyle yaptığı bir ‘terk-i dava’ sohbeti sırasında söylemişti.

Yenişehirli Avni’ninmiş beyit.

Bilvesile, Yenişehirli Avni’nin birçok şiirini okuma fırsatı buldum.

Neyse, bugün meselemiz şiir değil.

Meselemiz, kendimiziz.

‘Dava-yı bi-manamız’ özel bir önem taşıyor.

Ne diyor şair?

Davamızın manasını kimse anlamadı. Biz dahi, (kimsenin anlamadığı) manasız davamızın hayranıyız.

Bu cümleler, bizim eski zamanlardaki halimizi anlatıyor.

Bilmiyorduk, davamızın ne olduğunu.

(Hiç birimiz melek olmadığımız halde, ancak meleklerden oluşan bir toplumla mümkün olacak saadet tabloları çiziyorduk.)

Ama sahiptik. Seviyorduk. Hayrandık.

Davamıza itimat ediyorduk. ‘Zarf’ımız sağlamdı.

Zarfın içi de sağlam olmalıydı. İtikadımız böyleydi.

Biz bilmiyorduk ama, illaki bilenler vardı.

“Gayret bizden, tevfik Allah’tan”dı.

Davamız galip olunca her şey güzel olacaktı.

Yaşımız kemale erip sağımızı solumuzu görmeye başladığımızda, herkesin ‘dava’dan muradının başka başka olduğunu fark ettik.

Bir dönem, insanların kendi fikirlerini anlatırken, Mısır, Suriye, Afganistan, Pakistan, İran gibi coğrafi terimleri fazlaca kullanması kafama takılıyordu mesela.

Bu da büyük bir sorun değildi. Hallolurdu inşallah.

Derken...

Tam ‘tevfik müyesser oldu’ diye düşünmeye hazırlanıyorduk ki...

Heyhat!

Hala kimseler fehmetmemiş manasını davamızın!

Niye böyle bir zehaba kapıldım?

Çok sebep sayabilirim.

Saymayacağım.

Bunun yerine, bir sivil çalışmanın metinlerine müracaat edeceğim.

Anadolu Platformu adında bir sivil organizasyon var.

Bu platform bir süredir ‘Anadolu Buluşmaları’ organize ediyor.

Bu sene (11-18 Ağustos, Kızılcahamam) ‘İslam Dünyasında Güncel Sorunlar ve Çözümleri’ başlığı altında 12.’sini düzenlediler.

Baştan belirteyim, bu çalışmalar çok kıymetli.

Kendimize baktığımız zaman ne görüyoruz? Eksiğimiz ne? Fazlamız ne?

Nerde doğru yaptık? Nerde yanlış yaptık?

Bunları konuşabileceğimiz bir zeminin mevcut olması iyi bir şey.

Muharrem Balcı’nın ‘Makale Grubu’ sayesinde bu sene yapılan konuşmalardan birkaçını okudum.

Aslında, konuşmalar güzeldi.

İyi şeyler, temenniler, dualar, özeleştiriler...

Okuduklarımdan çıkardığım neticelerden biri, ‘davamız’ın mahiyeti konusunda hala elle tutulur bir bilgiye sahip olmadığımız.

Hala, İslam derken, bir ‘zarf’a gönderme yapıyoruz.

‘Mazruf’a dair bir ‘kavl’imiz yok. Parça parça bir şeyler söylüyoruz. Mesela, Zeki Baba’nın (Zeki Şengöz) takvaya, ihlasa, adalete dair ifadeleri, haram lokmaya karşı hassasiyete çağırması elbette anlam ifade ediyor.

Bu ilkelerin altını çizen başka konuşmacılar da var.

Fakat, parçalar bir araya getirilemiyor. Hani derler ya ‘puzzle’ birleşmiyor.

Yani, konuşmaların genelinde, hem kendimizi, hem insanlığı neye davet ettiğimize dair fark edilir, umut verici bir mesaj bulunmuyor.

Bu noksanlık, elbette Kızılcahamam’da bir araya gelmiş olan dostlara ait değil. Hepimize ait.

İslam’ın bütün insanlığı neye çağırdığına dair esaslı çalışmalara ihtiyacımız var.

Şu anda, karşıdan bakılınca, kavgaya, keşmekeşe, fitneye, fesada, sefalete çağırıyormuş gibi bir izlenim veriyoruz.

Üstelik, çağırdığımız fitne ve fesadın ‘kitaptaki yeri’ni bulmaya da hazırız!

Özeleştiri var ama, ‘bizi sürekli başkaları manipüle ediyor, sanki bizi pir ü pak imişiz de bizi başkaları bozuyor’ fikrine daha yatkınız.

Kendimizle ilgili sorunları konuşurken zülf-i yâre dokunmamaya ihtimam gösteriyoruz.

Zülf-i yar, kendi zülfümüz. Sanki muhayyel bir sorundan bahsediyoruz.

Tam mevzuya girdim, yerim bitti.

Ben bu konuya biraz daha çalışayım.

YORUMLAR (27)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
27 Yorum