‘İkinci yeni’ belki de budur

Bir gün, Of’tan Ankara’ya dönüyoruz. Kırk yıllık arkadaşım Mustafa Yılmaz’ların köyünden, eski ismiyle Melinoz’dan, yeni ismiyle Ballıca’dan.

Yollar kalabalık. Dağıtım mevsimi mi? Ara sıra duruyoruz, bahriyeli askerler biniyor otobüse.

Bir ara muavin, şoförün yanına yaklaştı, mühim bir haber verir gibi dedi ki:

“Usta, 16 numaradaki teyzenin yanına asker oturdi.”

“Neee?” dedi şoför.

“16 numaradaki teyzenin yanına asker oturdi.”

“Peyuk iş oldi!”

Şoför, küçümsemek için söylemişti ‘Büyük iş oldu’ cümlesini.

Ne olmuş, bahriyeli çocuk, anası yaşındaki teyzenin yanına oturmuşsa?

Mamafih, buldular çocuğa bir yer.

Şimdi, olan iş, yani Türkiye’nin yapmakta olduğu iş, asla küçümsenecek bir iş değil.

Gerçekten büyük iş oldu. Hatta büyük iki iş.

Bir: Türkiye, İsrail’le ilişkileri normalleştirme kararı aldı.

İki: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’yla ilişkileri düzeltmek için Putin’e mektup yazdı.

Bu iki büyük iş de bitti.

İsrail, özrü dilemişti yıllar önce. Tazminat da az veya çok tamam oldu. Tazminatta miktarın önemli olmadığını, önemli olanın tazmin edilecek bir şeyin varlığını kabul etmek olduğunu düşünebiliriz.

Abluka?

Abluka öyle anlaşılıyor ki kalkmıyor.

Fakat öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’nin Filistin’e yardım etmesi kolaylaştırılıyor.

Her şey çok mu güzel şu durumda?

Tam değil.

İHH Başkanı Bülent Yıldırım’a göre, İsrail tam olarak tazminat ödüyor sayılmaz. Bu gibi vakalarda tazminat miktarının milyar doları bulması bir tarafa İsrail, bir suç işlediğini kabul etmiş olmuyor. Sadece para veriyor. 20 milyon dolar.

Şehit başına 2 milyon dolar.

(Şehit ve dolar, yan yana, ne kadar çelişkili, ne kadar kötü. Fakat ne kadar reel politik.)

Bir reel durum daha var.

Mağdurların, yani Mavi Marmara yolcularının ve şehit yakınlarının İsrail rejimi veya İsrailli subaylar hakkında açtığı davalar düşecek. Yani Türkiye bunu sağlamak amacıyla yasal düzenleme yapacak.

Bu bana pek mümkün görünmüyor. Kişi haklarının yasal düzenlemeyle ortadan kaldırılması biraz zor. Belki ikna yoluyla yapılabilir. Bilemem.

Bir başka ‘reel’ durum:

Bu bayram öncesi Gazze’ye yardım gidecek. Yani yarın, öbür gün.

HAMAS, uzlaşmayı olumlu karşıladı. Bu da bir ‘reel’ durum.

HAMAS’ın Türkiye’den başka tutar dalı yok. Herkes iki yüzlü. Herkes üçkağıtçı. Bu da HAMAS’ın ‘reel durum’u.

Bakınca görünüyor, çelişkileri var, müspet tarafları var.

Türkiye bundan bir yıl önce veya iki yıl önce uzlaşsaydı şimdikinden daha fazlasını alır mıydı?

Ne olursa olsun. Filistinliler için Türkiye’nin İsrail’le anlaşması kötünün iyisi. Eskiden ‘ehven-i şer’ dediğimiz seviye.

(Kime mi derdik, ehven-i şer? Selamet Partisi zamanında Adalet Partisi’ne.)

‘Büyük iş’ bundan ibaret değil.

Asıl büyük iş, Türkiye’nin yeni bir başlangıç yapma kararı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi, yeniden bir Türkiye kurmaya kararlı görünüyor.

Uluslararası bir güvenlik alanı oluşturmaya büyük önem atfediyor. (‘İkinci yeni’ belki de budur.)

Düşman azaltılıp dost çoğaltılacak.

Evvela İsrail, sonra Rusya.

(Almanya’yla tartışmamız çelişkili görünebilir. Fakat, bizim Almanya’yla limoni olmamız, İngiltere’nin AB’yle limoni olmasına benzemedi mi? Dikkat ederseniz ‘referandum’ kelimesini Erdoğan da telaffuz etti.)

Putin’e üst üste mektuplar yazması işin ne kadar hayati olduğunu gösteriyor.

Mektubun Türkçe ve Rusça nüshaları farklı okunuyor. Ruslar’ın dediği gibi ‘özür’ kelimesi varsa bile anladığım, kelimenin muhatabı Rusya değil, ölen pilotun ailesi.

‘İki büyük iş’ bir yazıya sığmadı. Daha diyeceklerim var.

‘İyi olur inşallah’ deyip bitireyim.

YORUMLAR (13)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
13 Yorum