İktidar niye düzelsin?

Her şeyi iyi yaptığınızı, doğru yaptığınızı düşünüyorsunuz. Ama başaramadınız.

Ne yaparsınız?

İnsanların mizaçlarına göre değişir ne yapacağı.

Hakemi suçlayabilirsiniz. Penaltımızı vermedi. Rakip faul yaptı, görmedi faulü. Saha bozuktu, top pörsüktü.

Eskiden Avrupa takımlarına az farkla yenildiğimiz zaman söylerdik:

“Yenildik ama ezilmedik.”
Bir de keyif bağışlarlardı rakip takımın idarecileri. Bir oyuncumuzun, mesela Ender’in, Cemil’in, Alpaslan’ın adını söyleyip “Avrupa’nın her takımında oynar” derlerdi.

(Bu keyif bağışlamak lafı her yerde kullanılmıyor olabilir. Bizim oralarda rüşvet-i kelam yerine bunu söylerler.)

Felsefe yaparsınız. Aslında biz yenilmedik. Biz haklıydık. “Galip sayılır bu yolda mağlup.”

Felsefeye bir şey demem. Yapsınlar. Literatür zenginleşir.

Seçimde hile yapıldığını söylersin.

Azerbaycan’da Haydar Aliyev’in ezici bir çoğunlukla kazandığı seçimden sonra muhalif liderin muhabirin sorusuna verdiği cevabı hatırladım şimdi. Sadece ilk cümlesini.

“Haddizatında seçkiyi men gazanmışam.”

Ya da kadere bağlarsınız.

Yine Azerbaycan bağlantılı bir enstantane geldi aklıma.

Fenerbahçe’nin bir Avrupa takımıyla maçı var. Azeri televizyonu canlı veriyor.

Fenerbahçe yeniliyor. Spikerin pek iştahı yok. Rakip takım dördüncü golü atınca spiker dedi ki:

“Olacaga çare yohduu.”

Bunların her biri öz savunma yöntemleri. Kendinizi bir nebze iyi hissetmeniz için faydalı olabilir.

Başka hiçbir şeye yaramaz.

Millet İttifakı’nın seçim yenilgisinden sonra bu kabil şeyler çalınıyor kulağıma. İçinde doğruluk payı var.

Ama herhangi bir sorunu çözmesi mümkün değil.

Hangi sorunu?

Mesela, Türkiye’de artık iyice müzminleşen muhalefet sorununu.

Doğru olan kendi içine dönüp başkasının değil, kendinin nerede yanlış yaptığını bulmak.

Millet İttifakı’nda üstüne kabahat atılacak yeterli sayıda siyasetçi var.

Herkes ötekini suçlar ve böylece herkes rahat eder.

Kılıçdaroğlu yanlış yaptı, aday olacağım diye ısrar etmeyecekti, HDP ile ilgili ithamlara daha kuvvetli karşılıklar verecekti, Meral Akşener masadan kalkmayacaktı, Babacan sihaları eleştirmeyecekti, Davutoğlu ‘kriz çıkar’ demeyecekti… ila ahir.

Bunlarda doğruluk payı da olabilir.

Ama daha doğru olan, herkesin kendi yanlışını bulması.

Mesela CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisinin doğru aday olduğundan hala emin mi?

Belki doğru adaydır. Belki Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş aday olsaydı yine sonuç değişmeyecekti.

Ama bu sorunun cevabını içtenlikle aramadan ‘doğru adaydı’ sonucuna varamazsınız.

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu ve Deva Partisi lideri Babacan’ın da benzer bir muhasebeyi yapmaları gerekiyor.

Tek parti yerine iki parti kurmakla hata yapmış olabilir miyiz?

Diyelim mazeretiniz var. Bir şekilde izah ediyorsunuz.

Ama o mazeretlerin üstüne çıkmanız gerekir miydi gerekmez miydi?

Hep birlikte sorulacak sorular da var.

Bu kadar şiddetli bir ekonomik krizde, doların euronun Türk lirasını hallaç pamuğu gibi attığı, enflasyonun rekor üstüne rekor kırdığı bir mevsimde neden biz topluma sağlam bir iktidar alternatifi oluşturamadık?

Milleti neden ülkeyi birlikte başarıyla yönetebileceğimize ikna edemedik?

Oluşturduğumuz kompozisyonda mı bir hata vardı?

Bir cumhurbaşkanın yanına 5 cumhurbaşkanı yardımcısı biraz kalabalık bir yönetim şekli miydi? Hele yanlarına iki belediye başkanı ilave olunca… Böyle bir yapılanma vatandaşın zihninde külfetli bir yönetim çağrışımı yapmış olabilir mi?

Yenildik ama hezimet olmadı. Toparlanalım. Aynı hataları tekrarlamayalım bir dahaki sefere kazanalım.

Diyebilirsiniz.

Aynı masalar, aynı gerilimler, aynı kaygılar, aynı psikolojiler…

Bunu tahayyül ederken bile insan zorlanıyor.

Türkiye’nin muhalefet sorunu çözülmeyince iktidar niye yanlışlarını düzeltme ihtiyacı hissetsin?

YORUMLAR (91)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
91 Yorum