Muhalefetin asıl sorunu
Erken veya zamanında yapılacak bir seçim için Cumhur İttifakı teknik hazırlık bakımından bir adım önde.
Fakat bir adım önde olmak seçimin sonucunu garanti etmiyor.
Onlar da bunun farkında. Bazı adımlar atıyorlar.
Mesela seçim kanununu değiştiriyorlar. Veya Cumhurbaşkanı Erdoğan Oğuzhan Asiltürk üzerinden Saadet Partisi’ni ittifaka çekmeye çalışıyor.
Asiltürk’ün küçük küçük hamleleri Saadet’i etkiler mi?
Belki bazı partilileri tereddüde düşürür. Eh, tereddüde düşmüş bir milli görüşçü muhalif bir milli görüşçüden evladır.
Bu teşebbüsler, küçük sayıların, yüzde birlik, yüzde yarımlık oy oranlarının çok kıymetli olduğunu teyit ediyor.
Muhalefet partileriyse zamanın kendi lehlerine işlediğinden emin görünüyor.
Anketlere göre AK Parti’nin ve MHP’nin oylarında bir erime var.
Eriyen oyların izini sürmeye çalıştığınızda bulamıyorsunuz. İzler bir yerde kayboluyor.
İYİ Parti’de bir yükseliş olduğu doğru.
CHP’nin oylarında bir yükseliş gözlenmiyor.
Gelecek Partisi ve Deva da Cumhur İttifakı’ndan bir miktar oy eksiltmiştir.
Ancak eksilmeler anketlerin gösterdiği erimenin tamamına tekabül etmiyor.
Anketler mi yanlış?
Olabilir. Anketlerin bil ittifak yanıldığı seçimler gördük.
Ama elimizde seçmenin eğilimlerini ölçecek başka bir vasıta halihazırda yok.
Nerede eriyen ‘Cumhur’ oyları?
Bu durumda ‘kararsızlar’da.
Kararsızlar ne kadar?
Yüzde 20 civarında.
CHP lideri Kılıçdaroğlu “Dostlarımızla beraber iktidara geleceğiz” cümlesini zaman zaman telaffuz ediyor.
Bu cümlenin arkasındaki siyaset yerel seçimde sonuç aldı.
CHP, büyükşehirlerde seçimi ‘dostlarımız’ dediği partilerle birlikte kazandı.
Seçimi ‘dostlarınız’la birlikte kazanmayı düşünüyorsanız, adayları belirlerken ‘dostlarınız’ın ortalamasını bulmaya özen gösterirsiniz.
Söylemlerinizi de dostlarınızı dikkate alarak belirlersiniz.
Bunu yapıyor Kılıçdaroğlu.
Aslında İYİ Parti lideri Akşener de yapıyor.
“Türkiye’nin önünü tıkayan şahıs ben olmayacağım” diyor.
Demek ki, egolarını ileri sürüp oyunbozanlık yapmayacaklar. Uyumlu çalışacaklar.
Hangi konuda?
Özellikle aday belirleme konusunda.
Tabii ki bu muhalefet açısından büyük bir mesele.
Seçime ortak adayla mı girilecek yoksa herkes kendi adayını gösterip seçimin ikinci tura kalması mı beklenecek?
Kılıçdaroğlu CHP’nin adayı olarak girip ikinci tura kalırsa, ikinci turda kazanabilir mi?
Veya ortak adayla girilecekse ortak aday kim olacak?
Ekrem İmamoğlu mu? Mansur Yavaş mı?
Bir önceki seçimde üzerinde ittifak edilemediği için sarf-ı nazar eden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül mü?
Yoksa, şu anda tanımadığımız başka biri mi? Veya tanıdığımız ama aday olup olmayacağını bilmediğimiz.
Türkiye siyasetinin ‘bileşke’sini bulmak gibi bir şey bu, ortak aday belirleme işi.
Hassas... Büyük bir maharet gerektiriyor.
Bu isimlerden biri ortaya atıldığında ‘dostlar’ hemen ittifak edebilecek mi?
Bu mesele bir çırpıda hallolur mu? Muhalefet partilerinde bu konuda bir ön çalışma var mı?
Henüz yok gibi görünüyor.
İhmal edildiğini düşündüğüm ve daha önemli bulduğum başka bir mesele var.
Muhalefet parçalı bir görünüm arz ediyor.
Seçimi kazanan bu ülkeyi yönetecek.
Nasıl yönetecek?
Bütün konularda hemfikir misiniz?
Türkiye’nin ‘bileşke’sini bir tarafa bırakalım. Kendi ‘bileşke’nizi buldunuz mu?
Tamam, her biriniz ayrı ayrı fikir beyan ediyorsunuz. Ama ‘birlikte’ ne diyorsunuz?
Mesela, Kürt sorununa hepiniz aynı mı bakıyorsunuz? Şimdiki politikalara devam mı yoksa başka bir diyeceğiniz mi var? Bu konuda hemfikir misiniz?
Ekonomiyi nasıl düzelteceğiniz konusunda bir mutabakata vardınız mı?
Göçmenler konusunda her biriniz nasıl düşünüyorsunuz? Uluslararası normlara göre mi davranacaksınız? Yoksa hepsini ülkelerine mi göndereceksiniz?
Suriye’de nasıl bir politika izleyeceksiniz?
Hepiniz Beşar Esat’la görüşmeyi mi düşünüyorsunuz yoksa bu konuda çekincesi olan var mı? Bunun ortasını bulabilir misiniz?
Seçmenin kararsız kalmasının bu ve benzeri soruların cevaplarıyla çok ilgili olduğunu zannediyorum.
Türkiye şu anda iyi-kötü yönetiliyor.
Muhalefet, ülkeyi ‘dostlarıyla birlikte’ nasıl yöneteceğini, bu da yetmez, ‘dostlarıyla birlikte’ nasıl daha iyi yöneteceğini ikna edici bir dille insanlara sunmayı başaramazsa kararsızlar kararsız olarak kalmaya devam edebilir.