‘Sessiz Redifler’le yine Ankara
O kadar ‘sivil’di ki, Turan’ı asker kıyafetiyle gördüğümü hiç hatırlamıyorum.
‘O kadar şairdi ki’ demek de uygun düşerdi. Genç, ince bir adam. Takınılmış olmayan, tabiatından gelen bir zarafeti var.
Bazen evlerimize gelir. Bizim Demetevler’deki meşhur evimize. Zeki’lerin (Ertürk) iki sokak aşağıdaki yine meşhur evlerine. Ramazan Dikmen’le Mehmet Ercümen’in (Bir ara Mehmet Cırık ve Ahmet Görücü’nün de ikamet ettikleri) Karşıyaka’daki evlerine.
Bilmiyorum, Mustafaların (Yılmaz) Gültekin (Tuğ) ve Nevzat (Ersoy)la kaldıkları en tertipli, mahallemizdeki en düzenli öğrenci evine de uğruyor muydu?
Birden hatırladım. Biz, Ömerlerin (Lekesiz) Özelif Sitesi’ndeki evinde hararetli bir tartışmanın içindeyken Turan’ın o sükunetli duruşu...
Ne kadar rijitmişiz o zamanlar.
‘Rijit’ dedim değil mi? Adetim değil kullanmak, ya Ahmet Şirin’den duymuşumdur ya tırnak içinde kullanırken Süleyman Özdil’den.
Niye şimdi Kemal Kelleci’yi hatırlıyorum?
Belki de Ahmet ve Süleyman kelimeyi Kemal Abi’den ariyet aldılar.
Eyvah! Yine Ankara’ya gittim.
Bir sakıncası yok Ankara’ya gitmenin. Çünkü, bize ait bir Ankara’ya gitmiş oluyorum, hiç kimseye eyvallahımızın olmadığı Ankara’ya; politikanın, riyakarlıkların, yılışıklıkların, perestişlerin vıcık vıcık ettiği soğuk şehre değil.
Bütün taşkınlıklarımıza, hatta kabalıklarımıza rağmen birbirimizi ne kadar da dostane taşımışız.
Halbuki mutlaka görmüşümdür Turan’ı asker elbisesiyle.
Hiç görmediysem, beni askere sevk etmesi için Fatsa askerlik şubesine gittiğim gün, makamında görmüşümdür.
Ama hafızamı yokluyorum. Bir asker gördüğümü hatırlamıyorum.
Turan’ın... (Artık şiirdeki müstearını kullanalım... ) Cafer Turaç’ın Yağmur Fotoğrafları’na dair bir yazı yazmıştım. 17 Aralık 2018. İki sene olmuş. Dikkat ettim, ‘rijit’ kelimesini o yazıda da kullanmışım. Turan’ın ilk kitabına almadığı çoğu Aylık Dergi’de Turan Korkmaz imzasıyla yayımlanan şiirleri için.
Ben hala o şiirlerin kitap kisvesinde ortaya çıkmasını bekliyorum.
O gün elimde sadece Yağmur Fotoğrafları’nın ilk baskısı vardı.
Şimdi, “Sessiz Redifler”le baş başayım. (İz Yayıncılık.) Yağmur Fotoğrafları da bu kitabın içinde.
Ve ben, eski zamanlardan aşina olduğum Cafer Turaç şiirinin içindeyim.
“alnıma kuşlar birikiyor alnımdan hüzünler uçuyor/elimin yarısı dağılıyor hiçbir ucunu tutamıyorum hayatımın/artık beni anlatacak kadar yağmur yağmıyor sokaklara”
Eskiden yürüdüğüm bir yolda yürüyorum sanki, bu şiirleri okurken. Yolun iki tarafı güz yaprakları.
Şiirlerin içinden mi çıkardım güz yapraklarını? Hayır. Ama şiirlerin üzerime gönderdiği rüzgar böyle.
“kıyamıyorum sevgilim yoluma çıkıyorsun/saçlarına takılan bir çam yaprağı gibi unutulup kalıyorsun yüreğimde/kıyamıyorum bir mektupta sana menekşe kurusu ağıtlar göndermeye”
“Bir gün Niksar’a doğru”yu unutmam. Sadece Kayıtlar’da yayımlandığı için değil. Güzel bir şehrin içindeki insaniyete zarifçe dokunduğu için.
“Sesle geçilen şehir! Uyandır içimdeki melek tayfalarını
Yıldızlarını kalbime sal, nasılsa kapılarında buldum
O dilsiz sultanımı. Nasılsa uslandı saçlarımdaki yağmur.
Kendini kendine yazan son şehir/Kendini tabakamda içen son şehir”
Amasya Mektupları’nı da Niksar’a eklemeliyim.
“Derler ki imlası kırık kaderin/içinden geçermiş Ferhat’ın kahrı/ya ben sana nasıl gelirim Şirin/bulutun içinden rüzgar sesinden/ya ben sana nasıl gelirim Ferhat/kalbimdeki ırmak sakinliğinden”
Amasya, sadece şehzadeler şehri değildir. Sadece Ferhat ve Şirin de değildir. Bu şiirlerde belki vardır da gizlemiştir Cafer Turaç. Ben anmadan geçemem. Rahmet gitsin canına. Ahmet Nedim Çeker, bir şehirden bile güzel adamdır.
Hani diyordum ya, Cafer Turaç’ın kitaplara girmemiş şiirleri.
Bir tanesini görür gibi oldum. Ta kitabın sonunda.
“İrikıyım adamlar zulümleriyle gelip geçtiler beni/mişli geçmemiş zaman/benim harcım değildi fabrika diplerinde zehirlendikçe büyüyen/çocukların ciğerlerini aynaya karşı tutmak... /ve aşk okununca şer meclislerinde suskun/yetersiz kalmak”
“ve bir tören sonu isyana varmış siyah ciltli kitaplar/başucumda açık durup beni utandıracaklardı”
Nedense sivil bir isyan seziyorum bu mısralarda.
Yanılıyorsam beni tashih eder Cafer Turaç.