Sevinenler de üzülenler de bir şey bilmiyor
ABD-Taliban anlaşmasının tarihi 29 Şubat 2020. Bugünlerde Taliban’ın Afganistan’daki ‘başarı’sından dolayı Biden’ı suçlayan Trump henüz iktidarda.
Trump’ın aynı gün yaptığı açıklamalar arşivlerde duruyor. “Uzun ve zor bir yolculuktu” diyor Trump, ABD’nin Afganistan işgali için. “Bunca yıldan sonra insanlarımızı yurda geri getirmenin zamanıdır.”
“ABD kuvvetleri binlerce terörist öldürdü, şimdi bu işi başkaları yapsın, Taliban veya etraftaki ülkeler.”
İran’ı kast etmemiştir her halde.
Rusya’yı ve Çin’i mi kast etti? Yoksa laf olsun diye mi söyledi?
Şu cümlesi de dikkat çekici:
“Taliban’ın bizim boşa vakit harcamadığımızı gösterecek bir şeyler yapmak istediğine gerçekten inanıyorum.”
Anlaşma sırasında harcanan vakitlere mi gönderme yapıyor yoksa işgal sırasında ABD’nin çektiklerine mi?
Sopa göstermeyi de ihmal etmiyor:
“Kötü şeyler olursa hiç kimsenin görmediği büyüklükte bir kuvvetle geri döneriz.”
Trump’ın bugünkü suçlamaları Biden’ın üzerine yapışır mı?
Şimdilik yapışmaz. Ama ileride ciddi sorunlar çıkarsa Biden’a “Afganistan’ı neden Taliban’a bıraktın” diye sorabilirler.
Anlaşmanın metnini okurken bir yere takıldım.
Takılmadım aslında, hoşuma gitti. Diplomasinin cilveleri!
Metin şöyle başlıyor:
“Afganistan’a barış getirme anlaşması.”
Bu başlık anlaşılabilir. Emin olamasan da barış getirmeyi ümit edebilirsin.
“Afganistan İslam Emirliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında.”
Bu da anlaşılabilir. Muhataplarının adı öyle.
Tek sorunlu tarafı, Trump yönetiminin Taliban’ın kurmayı hedeflediği Afganistan İslam Emirliği’ni daha o zamandan tanıdığını düşündürmesi.
Bunun da tedbirini almışlar. Araya bir yan cümle koymuşlar.
“Which is not recognized by the United States as a state.”
“ABD’nin devlet olarak tanımadığı.”
Demek devlet olarak tanımıyorsun ama başka bir şekilde tanıyorsun.
Hangi şekilde tanıyorsun?
“Which is known as the Taliban.”
“Taliban olarak bilinen.”
Bunu da tam üstlenmiyor. Öyle ‘biliniyor.’ Senin bilip bilmediğin tam belli değil.
Üstlenmiyorsun ama ikide bir toplanıp müzakere ediyorsun.
Burada toplam on yedi kelime var. Boşluklu 85 karakter. (Türkçesi daha kısa, 7 kelime.)
Bu on yedi kelime üç buçuk A 4 sayfası uzunluğundaki metinde 15 defa tekrar edilmiş. Tamamı 255 kelime ediyor. 1275 karakter.
Küçük bir makale kadar yer işgal ediyor.
ABD, Taliban hükümeti Afganistan’a iyice yerleştikten sonra bu külfetten kurtulacak. Kelimeden tasarruf edecek. Bu da bir sonuç.
Toparlarsak şöyle diyebiliriz.
“ABD tarafından devlet olarak tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında Afganistan’a barış getirme anlaşması.”
Aslında ciddi bir anlaşma. Şu anda, kimsenin gözünün yaşına, eleştirmesine, öfkelenmesine bakılmadan uygulanıyor olması ciddiyetinin bir delili.
ABD’nin yükümlülüklerinden bahsediyor. 14 ay içinde çekileceğinden. Esir veya mahkum değiş tokuşundan.
Taliban’ın, El-Kaide dahil her türlü birey ya da grubun Afganistan toprağını ABD ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit amacıyla kullanmasına izin vermeyeceğini bunlara eğitim vermeyeceğini, yardım etmeyeceğini vurguluyor.
Emekli ve tecrübeli büyükelçi Naci Koru Haziran’da yayımlanmış bir BM raporuna istinaden anlaşmanın gizli maddeleri olduğunu belirtiyor.
(BM raporunda Taliban-El-Kaide ilişkilerinin devam ettiği tafsilatlı bir şekilde anlatılıyor.)
Gizli maddelerin neler olduğunu henüz bilmiyoruz.
Bilmiyoruz ama, anlaşma sürecinde ABD’li yetkililerle Taliban yöneticilerinin epeyce haşır neşir olduklarını, birbirlerini iyice tanıdıklarını tahmin edebiliriz.
ABD, bu samimi diyalog ortamına Devlet Başkanı Eşref Gani’yi hiç yaklaştırmamış.
Eşref Gani’yi de kendi kurduğu Afganistan Hükümeti’ni de düpedüz satmış.
Şimdi işgal bitti. Taliban Devleti başladı.
Sevinenler var, hatta kutlayanlar.
Üzülenler de var.
Sevinenler de üzülenler de henüz bir şey bilmiyor.
Samimiyetin sonuçlarını önümüzdeki yıllarda göreceğiz.
Taliban çok hızlı, belki daha erken görürüz.