Sivil yapınca sivil olur mu?
Sivil anayasa’ lafı kulağa hoş geliyor.
Telaffuz ederken de hoş. ‘Sivil’ diyorsun. Arkasından ‘anayasa’ diyorsun.
İkisinin ayrı anlamları var.
Sivil kelimesinde bir şehirlilik çağrışımı... Medeni bir şey yani.
Latince kökeni de vatandaşlıkla bağlantılı.
Gerçi günlük lisanda ‘askeri olmayan’ anlamına kullanıyoruz. Olsun, o anlamı da güzel.
Anayasa kelimesiyle bir araya gelince yeni bir kavram oluşturuyorlar.
Medeni ve şehirli olan, askeri olmayan bir anayasa.
Eğer öyleyse iyi. Devlet büyüklerimiz sivil anayasa yapmak istediklerini söylüyorlar. Israrla üzerinde duruyorlar.
Yapsınlar o zaman. Biz de rahat edelim, onlar da rahat etsin.
İyi de, bizim, yani vatandaşların rahat etmesini sağlamayı hedefleyen anayasa ile devlet büyüklerimizin rahat etmesini sağlamayı hedefleyen anayasa birbirlerinden çok farklı şeylerdir.
Acaba devlet büyüklerimiz hangisini istiyorlar?
Bizi rahat ettirmeyi mi, kendilerinin rahat etmesini mi?
Devlet büyüklerinin, kendileri rahat ettiklerinde halkın da rahat hissedeceğini düşünmek gibi bir zaafları olabilir mi?
Olabilir.
Peki, nasıl yapacaklar ‘sivil anayasa’yı?
Ondan kolay ne var. Askerlere yaptırmazsın anayasayı, sivillere yaptırırsın, olur sivil anayasa.
Öyle mi olur acaba?
Kenan Evren de Orhan Aldıkaçtı’ya vermişti anayasayı hazırlama görevini.
Sivil miydi o anayasa?
Pek sayılmaz. Askerler anayasa metninin oluşturulmasında etkiliydiler.
Kenan Evren askerlerin ve kendisinin konumunu garanti altına almaya özen gösterdi. Cumhurbaşkanına hükümetin ve meclisin üstünde yetkiler verdi.
Bu doğru. Ama sonradan siviller Cumhurbaşkanının yetkilerini Kenan Evrenin aklından hayalinden geçmeyecek kadar arttırıp meclisin yetkilerini budamadılar mı? Şimdi Meclis’in güvenoyu yetkisi bile yok.
Eh, öyle oldu. Ama bu defa asker hiç karışmayacak. Hepsini siviller yapacak.
Sivil anayasa, tamamını sivillerin yaptığı anayasa mı demek?
Sivilden sivile fark var. Bazı siviller merhametli, toleranslı, başkalarının hakkına hukukuna hürmetkar olabilir.
Ama bazılarının da mizacı serttir. Disiplinlidir. Aşırı tertip düzen meraklısıdır. Herkesi aynı hizada ister.
Bizim anayasayı yapacak siviller nasıllar acaba?
Bazı sivillerin, sivil olmalarına rağmen baskıcı, sıkıcı bir anayasa yapmaları ihtimal dahilinde midir?
Evet, öyledir.
O halde, şimdi yapılacak bir anayasanın yapım sürecine askerlerin müdahil olmayacak olması o anayasanın sivil olmasını garanti etmiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle ilgili anayasa değişikliklerinin tamamı siviller tarafından yapıldı.
Kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını hemen hemen tamamen ortadan kaldıran (yönetenler açısından bakınca da sorun olmaktan çıkaran) o değişiklikler, yeterince sivil miydi?
Evet, bu durum, sivil anayasa yapmak isteyenlerin kimin rahat etmesini önceledikleri konusunda fikir veriyor.
Daha mutlu yönetici, daha mutlu vatandaş!
Eee? Ne demek istiyorsun, lazım değil mi sivil anayasa?
Lazım, lazım olmasına.
Memlekette yaşayan herkese değer veren, bütün toplum kesimlerinin hakkını hukukunu gözeten, özgürlükler konusunda hassas, vatandaşın yönetime katılımını teşvik eden, eli sopalı devlet tasavvurundan uzak bir anayasa, yeterince bilgili, yeterince zeki ve yeterince sivil insanlar tarafından yapılırsa çok iyi olur.
Fakat devlet büyüklerimiz oldukça gergin bir atmosferde yaşıyorlar.
Konuştukları zaman sakin konuşamıyorlar.
‘Öteki’ne karşı, yani farklı düşünene, farklı yaşayana, kendi siyasi çizgilerini tasvip etmeyenlere karşı son derece ağır ifadeler kullanıyorlar.
Olabildiğince sert, olabildiğince katı.
Buna kendi taraftarlarını da alıştırdılar. Ortalık ‘hain’, ‘sapık’ yaftalamalarından geçilmiyor.
Anayasa yapmaya niyetlenenlerin biraz sakin, biraz soğukkanlı, biraz mutedil olmaları daha uygun değil mi?
Böylesine gergin, böylesine asabi bir haleti ruhiyeyle yapılan bir anayasa ne kadar sivil olabilir?