Siyaset bu düşüşü fark etmez

Hatırıma gelen ilk örnek merhum Nurettin Topçu’nun hayatından.

Nurettin Topçu’yu bu sütunlarda defalarca anmışımdır.

İlkeli, faziletli bir mütefekkir. ‘İsyan Ahlakı’ doktrininin mimarı.

Kısaca ‘örnek’ dediğim olayı anlatayım.

Topçu, Galatasaray’da felsefe hocasıdır.

Lisenin müdürü Yusuf Behçet Gürer, Haziran imtihanından geçmesini istediği nüfuzlu aile çocuklarının listesini Nurettin Topçu’ya verir. 6 öğrenci vardır listede. Nurettin Bey, “Eğer çalışkan talebelerse elbette geçerler” der. Mamafih bu talebelerden bir kaçı geçemez. Bunun üzerine Topçu İzmir’e sürülür. (1936.)

Bu örneği hatırıma getiren, Karar’ın dünkü manşetiydi.

‘Devlet Hüdayi Hoca Sınavında.’

Neymiş Hüdayi Hoca sınavı?

Hüdayi Hoca, Hüdayi Baş, Muğla’daki Olgunlaşma Enstitüsü’nde öğretici sınavı yapmış. Milli Eğitim Müdürü ‘bunlar alınsın’ diyerek Hüdayi Hoca’ya bir liste göndermiş. Hüdayi Hoca bu hukuksuz talimatı kabul etmemiş ve sınavı kazananların listesini resmen ilan etmiş.

Milli Eğitim Müdürü Hüdayi Hoca’yı makamına çağırmış ve “İşine gelmiyorsa istifa et” demiş.

Sürülmedi Hüdayi Hoca.

Milli Eğitim Müdürlüğü’nde fenalaştı, hastaneye kaldırıldı. Hastanede kalp krizinden vefat etti.

Hüdayi Baş’ın ilan ettiği kazananlar listesi kurumun sitesinden kaldırıldı.
Gördüğünüz gibi, sağcı-solcu fark etmiyor.

Fetöcüler nasıl sınavın sorusunu çalıyorsa, aynı mantıkla sınavın tamamı çalınabiliyor.

Kimin hak ettiği önemli değil.

Zır cahil olsa da, ben kimi istiyorsam o kazanacak, o öğretmen olacak.

Öyleyse, eğitim sistemimiz niçin insan yetiştirmiyor sorusunun önemi yok.

Eğitim sistemimizin, insan değil, taraftar yetiştirmesi isteniyor.

İkiyüzlülüğün yukarıdan aşağı kendisini tesis ettiği bir ortamda, doğru dürüst taraftar da yetişmez ya!

Taraftar öğretmen, taraftar müdür, taraftar dekan, taraftar rektör.

Bari taraftarın kalitelisini bulsalar diyeceğim ama...

Belki mazurdurlar...

***

Böyle tarafgirlikler eğitimin kalitesini bozuyor.

Eğitim kalitesini bozan bir başka sorunlar da var.

Bizim lise çağlarımız. Üniversitelerde anarşi kol geziyor. Solcular, kontrol ettikleri okullarda sağcıları okula sokmuyor. Soksalar bile bir sürü kavga gürültü.
Sağcılar da aynısını yapıyor.

Ben solcu, sağcı diyorum ama, o yıllarda onlar birbirlerine komünist, faşist diyorlar.

Bir tarafa komünist, öteki tarafa da faşist denilince, herkes kendine göre haklı!

Bu sorunun çaresi bulundu. Ecevit Hükümeti Eğitim Enstitülerinde anarşi yüzünden okula gidemeyenlere sınav hakkı verdi.

Aynı şeyi Demirel hükümeti de yaptı.

Kuzenim ve arkadaşım kıdemli öğretmen Mustafa Ardıç, o günleri şöyle özetliyordu.
“Bizi bostan yetiştirir gibi öğretmen ettiler.”

(Bizim oralarda bostan diye affedersiniz salatalığa derlerdi.)

“Hani bostanı Mayıs’ta, Haziran’da dikersin güzün çıkar ya... Biz de Haziran’da imtihana girdik. Bir de Eylül’de girdik. 4 senenin derslerini üç ayda verdik. Diplomayı aldık, öğretmen olduk.”

Böylece, 70’lerin sonuna doğru mezun olan on binlerce talebe yüz yüze ciddi bir eğitim almaksızın öğretmenlik yapmaya başladı.

Bostan yetiştirir gibi öğretmen yetiştirmenin maliyeti, ortaöğrenimdeki şiddetli kalite kaybıydı.

Türkiye bunun faturasını mutlaka ödedi. Ama kimse farkında değil.

Siyaset burada sorun görür mü?

Zannetmiyorum. Siyaset, ‘bostan gibi’ yetiştirilmiş talebeleri sever.

***

Şu anda, Covid 19 yüzünden benzer bir kalite kriziyle karşı karşıyayız.

Malum, salgın sebebiyle okullarda yüz yüze eğitim yapılamıyor.

Takip edebilenler, dersleri internetten takip ediyor.

Bence yüz yüze eğitimin yapılmaması doğru. Bir tür zaruret hali.

Ancak, yüz yüze eğitimdeki bu boşluk sebebiyle ilk, orta, lise, üniversite, bütün öğrenim seviyelerinde ciddi bir kalite düşüşü olacağını tahmin edebiliriz.

Nasıl telafi edilebilir bu kalite düşüşü? Adamakıllı okuyarak. Okumayı bir eğitim politikası haline getirerek.

Mesela, bir okuma seferberliği.

Lafla değil. Temenniyle değil. Ciddi ciddi...

Milletin devlete verdiği imkanları devreye sokarak.

Var mı öyle bir gündemimiz?

Haberdar değilim.

Aslında biz boşuna endişeleniyoruz. Siyaset bu düşüşü de fark etmez.

YORUMLAR (35)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
35 Yorum