‘Siyasete neden geleyim işimi yapmıyor muyum?’

Ali Teker az bulunur bir adam. Neden ‘az bulunur’ olduğunu bilenlerin sayısı da azdır. Bu sıralar Beyoğlu Belediyesi’nde basın danışmanı. Yeni Şafak’tan beri tanıyorum. Çok seyrek de olsa görüşüyoruz.

Geçenlerde beni aradı. “Abi Cuma Günü Baykar’ın Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar Başkanımız Haydar Ali Yıldız’ın misafiri olarak Beyoğlu Sohbetleri’ne katılacak. Seni de bekliyoruz.”

“İnşallah” dedim. Bir mâni çıkmadı, gittim.

Arkadaşımız Yıldıray Oğur birkaç gün önce etraflıca yazdı. (Fazla mesaiye kalan bir aile.) Baykar’ın kuruluşunu, başarılarını, karşılaştığı engelleri, hedeflerini… Kızılelma’ya kadar, hepsini.

Yıldıray’ın yazdıklarına ilave edecek bir şey bulabilecek miyim?

Selçuk Bayraktar Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlayan ‘milli teknoloji hamlesi’ne atıfla başladı konuşmasına. Vecihi Hürkuş’ları, Nuri Demirağ’ları andı. Girişimlerinin akamete uğratıldığının altını çizdi.

Baykar’ı Türk savunma sanayii tarihinin içinde bir yere oturtuyor. Yani zihninde bir tarihi perspektif var.

Modern optiğin babası İbn Heysem’e (10-11. Yüzyıl) imal ettiği robotlarla Leonardo da Vinci’ye ilham verdiği söylenen Cezeri’ye (12. Yüzyıl) Osmanlı astronomu Takiyyüddin’e (16. Yüzyıl) yaptığı göndermeler bu ‘tarihi perspektif’in çalışılmış olduğu izlenimi veriyor. Yani kulaktan dolma değil.

Kızılelma’nın uçuşunu demir dağları eriterek Ergenekon’dan çıkışa benzetmesini de bunlara ekleyebilirsiniz.

Bu arada insansız savaş uçağı Kızılelma’yı 6. Nesil savaş uçağı olarak görmüyor. Yeni bir çığır, önceki nesillerin devamı değil.

Baykar’ların öyküsüne yakından baktığınız zaman çok önemli hamleler, büyük bir çaba, büyük bir mücadele görüyorsunuz.

Hubble teleskopundan kâinata baktığınız zaman… İğne deliği kadar bir yerden 13 milyar yıl önceki evreni görüyorsunuz.

Siz o kadar küçüksünüz ki… Hiçsiniz.

Bu da felsefi yaklaşımı.

Yani arka planında tarih ve felsefe olan bir yazılım ve teknoloji uzmanı.

Bayraktar TB-2, 28 ülkeye ihraç edilmiş. Kamudan destek almıyorlar, öz kaynaklarıyla büyüyorlar.

Şirketin gelirlerinin yüzde 99,3’ü ihracattan.

Zelenski diyormuş ki Ukrayna’da doğan her üç çocuktan birinin adı Bayraktar.

Öteden beri zihnimi kurcalıyordu. Sordum.

Türkiye hassas bir diplomasi yürütüyor. İki tarafla da yakın ilişkimiz var. Ukrayna’ya Siha satıyor olmanız Rusya’yı rahatsız etmiyor mu? Bir diplomatik soruna yol açmıyor mu?

Ukrayna’yla 2016’dan beri teknolojik iş birliği yaptıklarını söylüyor. İlk teslimatlarını 2019’da yapmışlar.

Yani savaştan önce.

“Savaş çıkmış ama imzalar atılmış. Vermeyeceğim dediğinizde taahhüdünüzü yerine getirmeyerek taraf tutmuş oluyorsunuz. Bu kadar yol arkadaşlığı yapmışsın, müessese ve şahsi olarak baktığınızda kaypaklık yapmış oluyorsunuz. Bizler için bedeli ne olursa olsun dosdoğru durmak en doğru tutum olacağından prensipler ve mevcut konjonktür uyarınca en doğru tercihi yaptığımızı düşünüyorum. Bunun dışında bir şey yapsaydık ahlaki bir seçim olmayacaktı.”

Diplomatik bir sorun oldu mu?

Bu soruyu siyasete havale ediyor.

İstediğiniz ülkeye Siha satabiliyor musunuz?

Hayır. Devlet karar veriyor.

Peki önümüzdeki seçimde Cumhur İttifakı’nın adayı Selçuk Bayraktar mı?

Özlem Gürses’in bu sorusu salonu hareketlendirdi.

“İnsanoğlu doğası gereği yaratıcı bir varlık. Hayalleriyle birlikte değişik fanteziler de üretiyor. Bunlar tevatürden ibaret. Cumhur İttifakı’nın adayı bildiğim kadarıyla uzun zamandır belli. Ben siyasette değilim.

Bir taraftan bana çok kızıyorlar. Niye siyasete giriyorsun diye. Girmiyorum ki; iftiraya yanıt veriyorum. Bir taraftan da ‘illa gel’. Ya neden geleyim? İşimi yapamıyor muyum?”

Bu cevap bugün için kesinlik ifade ediyor. Bana ilerisi için ucu açık gibi geldi.

Kanser tedavisi görürken babası (merhum) Özdemir Bey’e hastanede refakat ettiği günlerde onkoloji ve genetik makaleleri okumuş.

“Üç aylık dönemde sabahlara kadar bilimsel makaleleri okuyarak geçirdiğimden ve kanserin nasıl bir hastalık, nasıl bir bela olduğunu bilfiil yaşadığımdan Canan Bayraktar Toplum Sağlığı Vakfı’mızı (Can Sağlığı Vakfı) kurduk. Kanserle aynı zamanda psikiyatri ile alakalı araştırma yapmak üzere tümüyle kendi kaynaklarımızdan bir vakıf kurduk. Psikiyatri alanı çalışmaya başladı. Genetik alanında da inşallah en yakın zamanda bir araştırma merkezi kurmayı hedefliyoruz.”

Olumlu bir sonuç için acı bir vesile.

Toplamı bir başarı ve bir mücadele öyküsü.

Bu öyküyü dinlerken “Birkaç sektörde daha benzer atılımlar yapsaydık, betona harcadığımız paranın birazını daha verimli alanlara harcasaydık belki bugün düştüğümüz iktisadi sıkıntılara düşmezdik” diye düşünür müsünüz?

Ben düşündüm.

Başka notlarım da var ama Yıldıray’ın yazısından arttırabildiklerim bu kadar.

YORUMLAR (38)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
38 Yorum