Yayığın yağını kim götürdü?
Paraya bir çok yakıştırmalar yapılabilir. Mübadele aracı diyebilirsiniz mesela.
Uğruna ideallerin bile terk edilebildiği en yüksek, en ulvi varlık da diyebilirsiniz.
‘Bile’ dedim, bir de ‘-ebildiği’ dedim. Fazla söyledim. Sanki istisnai bir olgudan bahsediyormuşum gibi.
Mübadele aracı değil mi? İdealleri de satarsın, fiyatını ve fetvasını bulduktan sonra!
Polisiye filmlerde bazen karşılaşırsınız. Cinayeti çözmek için “Parayı takip et” der bilge adam rolünde birisi.
Sadece cinayeti değil, siyaseti de çözebilirsin parayı takip ederek.
Ama eğer takip edebilirsen.
Bazen karabatak gibi kaybolur para. Gidersin peşinden, gidersin, gidersin sonra bir bakarsın yok. Sanki yer yarıldı yere girdi.
Sıradan insanlar, ekonomiye maruz kalanlar asla göremez nereye kaynadığını.
Para bazen hinoğlu hinleşiyor. Hele de Dolar, Euro gibi paralar.
Baksanıza, eski bakan Berat Albayrak’ın ‘aff’edilmesinden sonra yatıştı Dolar.
8 lirayı görmüştü. Şimdi 7 lirayı görmeye çalışıyor. Belki ben yazarken görmüştür bile.
Bu, ekonomimiz için iyi bir gelişme.
Demek ki yeni ekonomi yönetimi, yani Maliye Bakanı Lütfü Elvan ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal daha isabetli kararlar alıyor.
Naci Ağbal’ın başarısı hakkında şöyle bir not düşülebilir.
Merkez Bankası’nın eski başkanı da isabetli kararlar alabilecek tecrübeye sahipti muhtemelen.
Ama, faiz-döviz ve faiz-enflasyon ilişkisi konusundaki ‘çelişen teoriler’in şiddetli cereyanı altında muvaffak olamadı.
Çelişen teoriler ne?
Faiz mi enflasyondan çıkıyor, enflasyon mu faizden?
Bu sorulara ekonomistlerle siyasetçiler birbiriyle çelişen cevaplar veriyorlar.
Neyse, ekonomi yönetimi siyasilerinkiyle çelişen seçeneği uyguladı ve şu anda başarılı görünüyor.
Fakat, Merkez Bankası döviz rezervlerinin nasıl eridiği hala aydınlığa kavuşmadı.
Önceki yönetimin ‘kabultü-vehebtü’ yöntemiyle olmayan dövizi tekrar tekrar piyasaya sürerek dövizi düşük seviyede tutmaya çalıştığı söylendi.
İktisatçıların yaptığı izahlara müsteniden ben de o kanaate vardım. Yazdım da bunu.
Fakat eriyen rezerv 128 milyar dolar. Büyük para.
Şüpheye düşmedim değil.
Acaba fiktif bir döviz ihracı değil miydi yaptıkları, benim zannettiğim gibi?
Yoksa hem gerçek hem fiktif sattılar da saadet zinciri bozulunca ortaya çıkan açık mı 128 milyar dolar?
Bunu iktisatçılar izah ederler inşallah.
Bir sorun daha var.
Rahip Brunson krizinde dolar 3,79’dan 7,21 liraya kadar çıktı.
Bu acayip bir sıçrama.
Rahip tahliye edilince düşmeye başladı. Bir ay içinde tekrar 5,20’lere indi.
2020 krizi aynı derinlikte değildi. Dolar 6 liranın biraz üstündeydi. Birkaç hamlede 8’e kadar yükseldi.
Şimdi yeniden 7 civarında.
Bu iniş çıkışlar, şiddetli kırılmalar spekülatörler için tadından yenmez harika ortamlardır.
Bizim ne aklımız erer böyle ince işlere ne de paramız...
Anca bizim eski köy evlerinde kedinin bir ileri bir geri salınan yayığa baktığı gibi bir o tarafa bir bu tarafa bakarız.
Yayık yayılıp bittikten sonra kedi rahat bir nefes alır. Biraz kepçeye küleğe bakınır ama kimse alakadar olmayınca ortamdan uzaklaşır.
Yayığı yayan ise yayığın kapağını açar, yoğurdu bir gerdele döker ve yoğurdun üzerinde yüzmeye başlayan yağı toplar.
Soru şu:
Ülkemizde dolar yayıktaki yoğurt gibi biteviye çalkalanırken ortaya çıkan yağı birisi topladı mı?
Birisi veya birileri parayla oynadı mı?
Bu iniş çıkışlardan menfaat elde eden oldu mu?
Yoksa 128 milyar dolar çok masumane bir şekilde mi sırra kadem bastı?
‘Parayı takip et’mesini bilenler belki bunun cevabını da bilir.