Yolsuzlukta muasır medeniyet seviyesi

Yolsuzluk’ diye bir tabir var, var olmasına. Ama nedir yolsuzluk?

Türk siyasetinin en kıdemli isimlerinden TBMM eski başkanı Cemil Çiçek önceki gün telefonda anlattı.

Türk Ceza Kanunu’nda ‘Yolsuzluk’ diye bir suç tarif edilmiyormuş. Rüşvet, görevi kötüye kullanma, hırsızlık gibi suçlara halk tarafından verilen bir isimmiş yolsuzluk.

Biraz baktım yolsuzluğun kanundaki yeri ile ilgili çalışmalara.

En başta ‘rüşvet’i gördüm.

“Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir kamu görevlisine veya göstereceği kişiye menfaat sağlayan kişi” rüşvet suçunu işlemiş oluyor.

Yani benim bir işim var. İşi almam ya da yapabilmem için biraz kayırılmam gerekiyor. Birilerini buluyorum, ona bir ‘menfaat’ vaat ediyorum.

‘Menfaat’i, mesela ‘para’yı, ‘hediye’yi doğrudan memura vermiyorum. Onun güvendiği birine veriyorum Sonunda işim görülüyor.

Buna organizasyona ‘rüşvet’ deniliyor.

Ceza kanununda “Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur” yazıyor.

Bazen kanunların eksik yazıldığını düşünürsünüz. Bazı soruların cevabını kanunlarda bulamazsınız.

En azından bu okuduğum kısımda bir noksanlık yok. Baksanıza, rüşvetin ödemesi yapılmamışsa bile suç gerçekleşmiş oluyor.

Yani kanun mazbut. İnsan malzemesi bozuk!

Kanunun gerekçesinde ilginç şeyler var. “Haklı bir işin gördürülmesi amacıyla kamu görevlisine menfaat temininin rüşvet suçunu oluşturmayacağı kabul edilmiştir.”

Evvela yadırgadım bunu. Yani suç değil mi, olacak bir iş için rüşvet vermek?

Sonra baktım. Böyle durumlarda işinin zamanında yapılmayacağından endişe ediyormuşsun. O yüzden menfaat temin ediyormuşsun. Bu rüşvet değilmiş. ‘İrtikap’mış.

‘İrtikap’ kelimesiyle ‘merkep’ kelimesi aynı köktendir. Üstüne ağır bir şey almak olarak tercüme edilmesi mümkündür.

Suçu üstlenmek veya itiraf etmek gibi değil, biraz farklı.

Kimse görmemiş olsa bile kötü bir fiili işlemiş olmak lügate göre ‘irtikap’tır. Üzerinde kirli bir yük vardır.

Ceza kanunu benim menfi, kötü bir fiili işlemek anlamıyla bildiğim kelimeye özel, ıstılahi bir anlam yüklemiş.

Şöyle tanımlıyor.

“Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kişi” irtikap suçu işlemiş oluyor.

Kamu görevlisinin işi savsaklaması icbar yani zorlama kabul ediliyor.

Bunu yapana, yani menfaat temin edene veya sağlayana ‘merkep’ desek olur mu?

Desen olur da lügate uymaz. Lügate göre ‘mürtekip’ demek daha uygun.

Tanımlar zimmet, aklama, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, ‘insider trading’ diye sıralanıyor.

‘İnsider trading’ ne?

İçeriden bilgi sızdırmak veya bu bilgiden yararlanarak menfaat sağlamak.

Şimdi ‘İnsider trading’e girersek işin içinden çıkamayız.

Ülkemizde işleniyor mudur böyle suçlar?

Yoksa işler tertemiz mi yürüyor?

Mesela, bir arsanın, bir arazinin ‘emsal’i yükseltilerek değeri 10 kat hatta 100 kat arttırılıyor mu arttırılmıyor mu?

Arsasının değeri 100 kat arttırılan kişi, arttıran kişiye bir menfaat temin ediyor mu etmiyor mu?

Etmiyordur canım. Bu gibi işler memleketin menfaati için meccanen yapılıyordur.

Bizim hiçbir yetkilimizin aklının köşesinden bile geçmez, birisine yüzde bin kar sağlayıp o kardan bir hisse almak.

İnovasyon daha çok teknolojide kullanılan bir tabir.

Al-ver işlerinde var mıdır?

Vardır.

Rüşveti dümdüz almazsın.

Değeri arttırılmış arsanın bir tarafına bir bina yaparlar, o binayı senin tavsiye ettiğin özel veya tüzel kişiye makul fiyata verirler.

Makul fiyat, ‘sıfır’a kadar düşebilir.

Bakın, kimse rüşvet falan almadı. Ne güzel inovasyon!

Başka ne olur?

Sen bir iş yapmaya kalkarsın.

İşini kolaylaştırırlar. Ancak senin yanına bir ortak verirler.

O ortak senin için bir nimettir. İşleri kolaylaştırma meleği gibi.

Hiçbir iş yapmaz. Sermaye de koymaz. İş bittiğinde ortağın hakkını verirsin.

Ortağa şükran borçlusun. O olmasaydı işi alamazdın.

Bir ileri inovasyon da bütün bu pis işleri Allahu Te’ala’nın rızasıyla, ümmetin selametiyle, din ile, iman ile, memleket menfaatleriyle bağdaştırmak.

Bunu yaparken dışarıdan ‘know-how’ ithal etmezsin. Tamamen senin zekan, senin becerin. Tamamen yerli ve milli.

Biz bu ‘inovasyon’larla yolsuzluk konusunda çağdaş uygarlık seviyesine gelmiş olmamız lazım.

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum