Ay’ın görünmeyen yüzü
Çin Uzay Ajansı geçtiğimiz Perşembe günü uzay araştırmalarında bir dönüm noktasına ulaştı ve tarihte ilk kez ayın Dünya’dan görünmeyen ve daha önce hiç gidilmeyen arka yüzüne bir araç indirdi. Böylelikle Çin yapay zeka ve makina öğrenmesinde olduğu gibi uzay yarışına da katılma ve hatta liderlik etme hedefine bir adım daha yaklaşmış oldu.
İlk defa 1966 yılında Rusya, Luna 9 adında insansız bir sonda ile aya yumuşak bir iniş yapmayı başarmıştı. Ardından 1967 yılında, Amerika Surveyor 1 ile ikinci insansız Ay inişini yaptı. Sonra 20 Temmuz 1969’da NASA, Apollo 11 ile ilk insanlı inişi yaptı. NASA, Apollo11 misyonundan sonra 5 kez daha insanlı iniş yaptı. En son 1972 yılında Apollo 17 ile astronaut Gene Cernan Ay’dan ayrılan son kişi oldu. Rusya Luna 16 (Lunnik 16) isimli insansız misyonuyla Ay’dan toprak ve numune alarak geri döndü. 1976 yılından 2013 yılına kadar Ay’a uzay aracını çarptırmadan roketlerle hızını yavaşlatarak yumuşak iniş yapan hiçbir araç olmamıştı. Çin 2013 yılında bunu başaran ilk ülke oldu. Ancak bu araç Rusya ve ABD’ninde araç gönderdiği Ay’ın Dünya’dan görünen yüzüne indirilmişti. İlk defa geçtiğimiz hafta Ay’ın Dünya’dan görünmeyen arka yüzüne Chang’e 4 uzay aracı indirildi ve ilk resimleri Dünya’ya gönderdi. Uzak tarafa iniş, Ay’ın yakın tarafındaki inişlerden temelde farklı değildir. Ancak burada bir iletişim zorluğu var, çünkü arka yüzden Dünya ile doğrudan bağlantı kurulamıyor. Bu sebeple gezgin robot iletişimini, yine Çin’e ait ve Ay yörüngesinde dolanan bir uydu vasıtasıyla sağlıyor.
***
Çin bu olayı NASA gibi her saniyesini gazetecilerle paylaşarak yapmadı. Sessiz sedasız yaptı ve çok kişinin de haberi olmadı. Hal böyle olunca, eğer misyon başarısız olsaydı muhtemelen birçoğumuzun bu olaydan haberi bile olmayacaktı.
Öte yandan Çin Uzay Ajansı ile yakın çalışmış olan Makao Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde profesör olan Zhu Menghua, “Bu uzay görevi, derin uzay araştırmalarında Çin’in dünya standartlarında bir seviyeye ulaştığını gösteriyor. Biz Çinliler, Amerikalıların denemeye cesaret edemedikleri bir şey yaptık.” dedi.
Chang’e-4, 7 Aralık’ta Çin’deki Xichang Uydu Fırlatma Merkezi’nden frılatıldı; 12 Aralık’ta ay yörüngesine ulaştı. 3 Ocak’ta Ay yüzeyine yumuşak iniş yaptı. Chang’e-4 sondası, beraberinde getirdiği Yutu-2 gezginini Ay toprağını araştırmak üzere görevlendirdi. Ay tarihinin başlarında dev bir etkinin oluşturduğu düşünülen Von Kármán krateri adı verilen bu yeri keşfetmeyi hedefliyor. Bilim ekibi ayrıca, yeni oluşmuş Güney Kutbu-Aitken Havzası’nı dolduran erimiş kaya levhalarının bölümlerini incelemeye ve kompozisyonlarındaki farklılıkları tespit etmeye çalışacak. Başka bir maksat ise, Ay’ın oluşumunu anlamamıza yardımcı olacak, arka yüzündeki regoliti, kırılmış kayaları ve yüzeyi oluşturan tozu incelemek.
Chang’e-4 iki kamera taşıyor; LND adlı Alman yapımı bir radyasyon deneyi; ve düşük frekanslı radyo astronomisi gözlemlerini gerçekleştirecek bir spektrometre. Bilim insanları, Ay’ın öteki yüzünün düşük frekanslı radyo astronomisi yapmak için mükemmel bir yer olabileceğine inanıyor, çünkü Ay’ın bize göstermediği yüzü, Dünya’nın radyo gürültüsünden korunuyor.
Uzay aracı Ay üzerinde mini biyosfer oluşturmaya da çalışacak. Bunun için Dünya’dan altı canlı türüyle - pamuk, koza tohumu, patates, meyve sineği, maya ve arabidopsis (çiçekli bitki) içeren bir konteyner taşıdı. Bu sayede böceklerden karbondioksit alıp patatese verecek, patatesten oksijen alıp ipekböceğine verecek. Bu sayede ileride kuracağı Ay üssünde insanların hayatta kalmaları için gerekli gıda üretimi hakkında bilimsel veri toplanacak. Her zaman romantizme konu olmuş olan Ay’da Arabidopsis bitkisi ile ilk çiçek yetiştirilmiş olacak.
Çoğu kez “Ay’ın karanlık yüzü” olarak bahsedilen ve adına film bile çekilen Ay’ın diğer tarafı hiç de karanlık değil. İlk gelen resimler bize gayet aydınlık olduğunu gösteriyor. Kedi ulaşamadığı ciğere mundar der misali Dünya’ya kendisini göstermediği için karanlık kelimesi dilimize yerleşmiş. Bilim ve teknoloji alanında Dünya’nın yeni süper güç olma yolunda ilerleyen Çin’e Türk Uzay Ajansı’nın da bir an önce yetişmesini diliyoruz.
Plastik Poşet Meselesi
Son günlerde Türkiye’de plastik poşetlerin 25 kuruşa satılması tartışmaları almış başını gidiyor. Yurtdışında yaşadığım için Türkiye gündemini pek takip ettiğim söylenemez lakin plastik poşet konusunda sosyal medyada o kadar çok komplo teorileri üretiliyor ve o kadar yanlış bilgiler dolaşıyor ki şaşırıp kalıyorum. Üstüne yüzbinlerce yorum ve haberler de eklenince iş çığırından çıkmış görünüyor.
Birkaç yıl önce Los Angeles’ta da bu poşetler yasaklandı ve yerine çevreye zarar vermeyen poşetler 10 cent karşılığı satılmaya başlandı. İlk başlarda biraz zorlandık. Sonra alıştık. Yanımızda bez çantalar taşıyoruz ve markete gittiğimizde bu çantaları kullanıyoruz. Şimdi iyi ki de geçmişiz diyoruz. Çünkü bilimsel araştırmalar gösteriyor ki kullanılan plastik poşetler yıllarca doğada kalıyor ve toprağa, denizlere ve canlılara ve en sonunda da insanlara zarar veriyor. Çevre kuruluşlarının yaptıkları araştırmalara göre Dünya’da her yıl 500 milyar ile 1 trilyon arası plastik poşet doğaya bırakılıyor ve bunların büyük bir kısmı denizleri kirletiyor. Her yıl yüzbinlerce balık türü denizlerde bu poşetler arasında sıkışıp kalıyor ve ölüyorlar. Plastik poşetler su boşaltma sistemlerini tıkayıp yağmurlarda ev ve işyerlerini su basmasına sebep oluyor.
Ayrıca Dünya genelinde balıkların etlerinde plastik tespit edilmeye başlandı. Deniz tuzlarının büyük çoğunluğunda plastik bulundu. Topraklardan bitkilere, oradan da insanlara geçiyor veya balıklardan bizlerde plastik yiyoruz. İnsan vücudu plastiği eritemediğinden kansere davetiye çıkarıyor. Bu konu bizler ve geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza daha sağlıklı bir çevre bırakmak için bütün Dünya’da uygulamaya konulan bir karar.
Anlaşılan o ki bu kanun yurtdışından birebir kopyalanmış ve uygulamaya konulmuş fakat sebepleri herkesin anlayabileceği bir dil ile yeterince anlatılamamış. Aklı selim olan herkesin bu konuyu desteklemesi ve çevresine de anlatması gerekir.