Turist Ömer Uzay Yolunda
Bugünkü uzay araştırmalarında ve cep telefonu gibi günlük hayatta kullandığımız birçok teknolojiyi 50 yıl öncesinden tahmin eden ve birçok astronota ilham veren Uzay Yolu - Star Trek dizisinin bir bölümünden esinlenilerek çekilen film “Turist Ömer Uzay Yolunda”, 1973 yılında çok izlenen bir filmmiş. Turist Ömer serisinin sonu olan bu filmde, yaşamak için tuza ihtiyacı olan bir canavarın herkese farklı bir kadın suretinde gözükerek vücutlarındaki tuzu alıp öldürmesi sonucunda Dünya’dan istemediği bir kadınla zorla evlendirilmek istenilen Turist Ömer’i nikah masasından ışınlayıp Kasımpaşa’dan 3 bin ışık yılı ötedeki bir gezene alırlar. Uzay yolu karakterleriyle ilginç maceralar yaşayan ve daha o zaman bilgisayar kelimesi olmadığı için komputer kullanan Turist Ömer’in üzerine bir cinayet yıkılmak istenir, fakat vücudunu analiz eden makinalar bunun mümkün olmadığını söyler ve suçluyu başka yerde ararlar.
Uzay yolu dizisinde o zamanlar fantazi olarak görülen teknolojiler bugün bir bir gerçeğe dönüyor. Mesela görüntülü cep telefonu bugün vazgeçilmez bir parçamız oldu. Yapay zeka ile güçlendirilmiş, konuşan bilgisayarlar hayatımıza girdi. Siri, Google ve Amazon Alexa gibi teknolojiler sayesinde bilgisayarlarla iletişim kurabiliyoruz ve sanal asistanımız olarak kullanıyoruz. Hatta Konya’da kaza geçiren bir robot kendine gelir gelmez Konyaspor’un durumunu sormuş.
İşte bütün hayaller gerçeğe dönerken geçtiğimiz hafta perşembe günü çok önemli iki gelişme oldu. Birincisi Türkiye’nin 20 yıllık hayali gerçekleşti ve Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Çok çok geç kalınmış bir karar olsa da çok büyük heyecan ve memnuniyetle karşıladım. Emeği geçen herkesi kutluyor ve başarılar diliyorum. Bilindiği gibi Ruslar 4 Ekim 1957’de Sputnik Uzay Aracı’nı uzaya gönderdi. Buna karşılıksız kalmayan ABD 1958’de uzaya araç fırlatma denemesinde bulundu. Ruslardan geri kalmak isteğiyle, alelacele yapıldığı ve mühendislerin hiç dinlenmeden veya çok az dinlenerek aylarca çalıştığı için birçok nokta dikkatlerden kaçtı ve fırlatma başarılı olamadı. Uzay aracı canlı yayında, herkesin gözü önünde patladı. Bunun üzerine uzay teknolojilerinin tek bir noktadan takip edilmesi için NASA kuruldu ve Explorer 1 ile uzaya gitmeye başladılar. 1958’den 2018’e tam 60 yıl geçti. Bu 60 yıl içerisinde NASA’nın uzay teknolojisi sayesinde onlar mürekkep püskürtmeli yazıcıları, bugün telefonlarda “selfie” çektiğimiz dijital kameraları, yol bulmamızı sağlayan GPS cihazlarını, bebek mamalarını ve interneti buldular ve bu teknolojiler sayesinde teknik üstünlük elde edip gelişmiş teknoloji, savaş uçakları ve süper silahlar üretip bize milyarlarca dolara sattılar ve halen satmaya devam ediyorlar. Robotlar, dizüstü bilgisayarlar, hastanelerde hastaların kalp atışlarını dinleyen cihazlar, su arıtma sistemleri, güneş enerji panelleri, itfaiyecilerin yanmayan elbiseleri, kadınlarda meme kanserini erken algılayan mamografi cihazları, ev izolasyonları, vücut şeklini alan yataklar, atletik ayakkabılar, LED lambalar yine ilk olarak uzay teknolojilerinden elde edilen buluşlar.
***
Biz ise araba ve uçak üretme konusunda olduğu gibi uzay teknolojisinde de 60 yıl gecikmeli olarak yarışa başladık. 60 yıllık tecrübe azımsanacak bir şey değil. NASA’nın Challenger ve Columbia uzay mekikleri birisi giderken diğeri dönerken infilak etti ve 14 astronotları öldü. NASA’nın Denver merkezi ft - inch sistemi kullanıyordu. NASA JPL metrik sistem kullanıyordu. Farklı sistemi metrik zannedip Mars’a araç gönderdiler. Uzay aracı Mars’a varamadan uzayın derinliklerinde kayboldu. Güneşin yörüngesine yerleştirdikleri bir uzay aracı ile bağlantıları koptu. Yıllardır haber alamadılar. Uzay hakkındaki bilgilerimizi kökünden değiştiren Hubble teleskopunun aynası bozuk çıktı. Milyar dolarlık yatırım boşa gidiyordu ki uzay mekiği ile astronotlar gidip düzeltip geldi. James Webb uzay teleskobu 10 sene geçikti. Tam bitti, uzaya gönderilecek derken büyük vidalardan birisi yanlış takıldığı için bütün teleskop çöktü. Bu tecrübeleri yaşayan ve her bir aksiliği kayıt altına alıp bir daha yapmamak için gerekli önlemleri alan NASA bu bilgileri hiç karşılık beklemeden paylaşıyor. Bu sayede bizim de aynı tecrübeleri yaşamamıza gerek yok. Çok hızlı bir şekilde onların tecrübelerinden de yararlanarak bu açığı kapatacağımıza inanıyorum.
Geçtiğimiz haftanın ikinci büyük gelişmesi ise Virgin Galaktik’in Kaliforniya Eyaletinin Mojave Çölü’nde yaptığı deneme uçuşu idi. 2004 yılında kurulduğu günden beri uzaya turist taşımak isteyen Virgin Galaktik, Uzay Gemisi 2 isimli mekiğini 2 pilotuyla beraber 80 km yüksekliğe fırlattı ve pilotlar Dünya’ya başarıyla geri döndüler. Aslında 2014 yılında uzaya turist taşımaya başlayacaklardı lakin o yıl Uzay Gemisi 1 kaza yaptı ve bir pilotu öldü. Bunun üzerine 4 yıl aralıksız çalışan ekip hatalarını tekrar etmemek için çok titiz davrandılar ve hayallerini gerçekleştirdiler. Altı ay gibi kısa bir süre sonra şirketin kurucusu Richard Branson kendi aracıyla uzaya gidip geleceğini söyledi.
Virgin Galaktik ilk etapta kişi başı 250 bin dolar ödeyen ve sırada bekleyen 650 kişiyi uzaya götürecek. Yaklaşık 90 dakika sürecek yolculuğun sadece 7 dakikası yerçekimi hissedilmeyen ortamda geçecek ve bu sürede Dünya’yı uzaydan seyretme imkanı da bulacak olan turistler dakika başına 36 bin dolar ödemiş olacak. 2019 yılında ilk ödemeyi yıllar önce yapan 650 kişiyi uzaya taşıyacak. Uzay turistlerinin sayısının artmasıyla daha fazla uzay mekiği üretecek olan şirket, zamanla fiyatların düşeceğini ve bu sayede daha fazla kişiyi uzaya taşımayı hedefliyor.
***
Bu yarışa Blue Origins ve SpaceX’in de katılmasıyla uzay turistlerinin sayısı daha da artacak. Uçaklar ilk seferlere başladığı zaman sadece politikacılar ve ünlüler tarafından kullanılıyordu. Sonraları neredeyse herkes tarafından kullanılmaya başlandı. Uzaya turist taşıma fiyatlarında da aynı Washington Post gazetesinin haberine göre NASA’da masrafları azaltmak ve gelir elde etmek için astronotların yanında birkaç tane de turist taşımayı planlıyor. Rusya 2005 yılında başladığı uzaya turist taşıma işinden NASA astronotlarının boş yerleri almasıyla vazgeçti. Hatta 2006 yılında 20 milyon dolar ödeyen İran asıllı Anuşa Ensari uzaya giden ilk müslüman kadın olmuş ve uzaydan Twit atıp blog yazması çok konuşulmuştu.
Bütün bu gelişmelerin arasında Türkiye Uzay Ajansı’nın da yerini alacak olması umut ve heyecan verici bir gelişme. Emeği geçenleri tekrar tebrik ediyorum.