Uzaya gidenlerin gözünden Dünya

Tanıştığım astronotlara ilk olarak uzaya çıktıklarında Dünya’ya bakış açılarının nasıl değiştiğini soruyorum. Hepsinin cevabı farklı olsa da genel olarak Dünya’ya daha fazla sarıldıklarını ve Dünya’nın insanlar için ne kadar güzel, eşsiz ve vazgeçilmez olduğunu fakat insanların yeterince kıymet bilmediklerini söylüyorlar.

Geçen hafta Ulusal Uzay Topluluğu’nun organize ettiği Uluslararası Uzay Geliştirme Konferansı’na (International Space Development Conference 2018) katıldım. 250 farklı sunum yapıldı ve uzay teknolojilerinin öncülerine ödüller verildi. İlk olarak SpaceX’in roketlerini tasarlayan Tom Mueller nasıl 7 kişi ile başlayıp şimdi 6 binden fazla çalışanı olan ve yıl içerisinde en fazla roket fırlatan özel şirket olduklarını anlattı.

AY İLE DÜNYA ARASINA UZAY OTELİ

Ardından Voyager1, Voyager2, Galileo ve Cassini uzay araçlarının proje yöneticisi emekli bilim adamı John Cassani ve NASA JPL’in başkanı Michael Watkins uzay araçlarının nasıl tasarlandığını ve bilimsel verilerin nasıl toplanarak yeni teoriler geliştirildiğini ve NASA’nın nelere öncülük ettiğini anlattılar. Kendileriyle tanışıp aynı soruyu yönelttim.

NASA’nın düzenlediği liseler arası uzay oteli yarışmasında dereceye giren öğrencilerin hazırladıkları projelerin tanıtım sergisi çok beğenildi. Şahsım adına en çok Hindistan’dan gelen öğrencilerin tasarımlarımı beğendim. Ay ile Dünya arasına yerleştirilecek bir uzay oteli tasarlamışlar. Güneş enerjisi ile çalışan otel tasarımında bilim ve teknolojinin en son vardığı noktadan yararlanılmış. Toprak yerine hava kullanarak bitki yetiştiriyorlar. Üst katlarda otel odaları ve evler, alt katlarda alışveriş merkezleri, konser salonları, sosyal etkinlikler ve hayat destek üniteleri en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış. Bu otellerin kaç yılda yapılabileceği ve ortalama maliyeti de çıkarılmış. Sergiyi gezip çoğu Hindistanlı ve bazıları Romanyalı öğrencilerle uzun müddet sohbet edip projelerini tek tek dinledim ve daha bu yaşta yapay zeka ve veri bilimine hakim olduklarını ve geleceğin teknolojilerini yakaladıklarını gördüm.

Sergiden sonra uzay ekonomisinin ve özel sektörün uzay yatırımlarının tartışıldığı bir toplantıya giriyordum ki Ay’a ilk giden iki astronottan birisi olan Buzz Aldrin ile burun buruna geldim. Bir an şaşkınlığa uğradım. 1969 yılında Neil Armstrong ile beraber Apollo 11 aracıyla uzaya giderek Ay’a adım atan ikinci insan unvanını alan efsane astronot karşımda duruyordu. Şaşkınlığımı attıktan sonra kendisiyle konuşup Ay’dan ve Dünya dışından Dünya’ya baktığında neler hissettiğini sormak istedim lakin etrafımızı çok kalabalık sardığı için cevabı alamadan başka bir toplantı başladı. Türkiye ziyareti sırasında İstanbul Kapalı Çarşı’dan aldığı Türk Bayrağı motifli yüzük hâlâ parmağındaydı.

DÜNYA’YA HAYRAN KALIYORLAR

Toplantılara kahve arası verildiğinde NASA’nın ilk kadın astronotlarından Kathryn Sullivan ile karşılaştım. Dr. Kathryn Sullivan Amerika’nın ilk uzay yürüyüşü yapan kadın astronotu ve 1990 yılında Hubble Uzay Teleskobu’nu yörüngesine bırakıp gelen ekipteydi. Obama hükümeti zamanında Oşinografi Bakanlığı yaptı. Kendisiyle tanıştıktan sonra uzaydan baktığında Dünya hakkında neler düşündüğünü sordum.

Astronot Sullivan herkesin uzaya meraklı olduğunu fakat kendisinin uzaydan baktığında Dünya’ya hayran kaldığını anlattı. Uzaydan bakıldığında ülkeler arası bir sınır, bir fark olmadığını söyledi. Hubble Uzay Teleskobu’nu uzaya götürdüklerinde uzay istasyonundan çok daha yükseklere çıktıklarını ve Dünya’yı daha farklı açıdan gözetleme ve fotoğraflarını çekme fırsatı bulduğunu anlattı. Uzaydan baktığında kendisine en ilginç gelen yerin Cebeli Tarık Boğazı olduğunu söyledi. Çünkü Akdeniz’e akan nehirlerin az olduğunu ve etrafının çöl olmasından dolayı su kaybı yaşandığını, böylelikle Akdeniz’in su seviyesinin Atlas Okyanusu’na göre 1 metre aşağıda olduğunu ve bu sebeple Atlas Okyanusu’ndan Akdeniz’e su girişi bulunduğunu, öte yandan Akdeniz’in tuzlu suyunun derinlerden Atlas Okyanusu’na doğru aktığını ve bu akıntı sırasında yüzeyin sakin görünmesine rağmen derinlerde 100 metreye varan dalgalar oluştuğunu söyledi. Bu durumu duyduğunda çok etkilendiğini ve Dünya’ya döndükten sonra uzay araştırmalarından çok Dünya ile alakalı araştırmalar yaptığını anlattı. Ayrıca uzay mekiği penceresinden baktığında Dünya’nın kıtalarının avucunun içindeymiş gibi küçük göründüğünü ve her bir kaç saatte mevsimlerin değiştiğini gözlemlediğini söyledi. Çünkü uzay istasyonu saatte 27 bin km yol alıyor ve Dünya’nın etrafını bir günde 16 kez dolanıyor. Uzay aracıyla Dünya etrafında döndüğünüzde 90 dakika içerisinde Dünya’nın mevsimi yaz olan yerlerinden de kış olan yerlerinden de geçiyorsunuz.

OKYANUSLAR ADETA CANLI GİBİ

Kendisine ikinci ilginç gelen noktanın ise okyanusların sıcaklık haritalarını çıkardıklarını ve bu haritalardan adeta okyanusların canlı gibi davrandığını gördüklerini söyledi. Uzaydan baktığında gündüz vakti kıtalarda hiçbir hareket görünmezken gece olduğunda ışıkların yanmasıyla şehirlerin görünür hale geldiğini ve sanki farklı bir gezegene bakıyormuş gibi olduklarını anlattı. Konuşmamızın sonunda savaşların, insanların birbirlerini öldürmelerinin, kavga ve gürültünün, siyasi kavgaların anlamsızlaştığını, ancak insanoğlunun bunun farkında olmadığını söyledi.

Astronot Sullivan’a Ulusal Uzay Topluluğu tarafından “Uzay’ın Öncüleri” ödülü verildi ve ödül töreninde yaptığı konuşmada uzaydan çektiği ilginç resimler eşliğinde Dünya’nın eşsiz güzelliklerini paylaştı.

Astronot Sullivan’ın söylediklerine benzer şeyleri daha önce astronot Bob Fehnken’den de duymuştum. Hem Endeavour, hem de Atlantis uzay mekikleriyle uzaya gidip gelen ve 37 saat uzay yürüyüşü yapan Fehnken uzaydan baktığında Dünya’nın eşsiz güzellikte bir yer olduğunu ve hayat için nasıl önemli olduğunu uzayda daha iyi kavradığını söylemişti.

Astronot Barry Wilmore ise “Dünyayı uzaydan görene kadar gerçek güzelliği asla bilemezsiniz” demişti.

Bu düşünceler üzerine internette dolaşan bir sözle bu haftaki yazımızı noktalayalım:

“İnsan nedir biliyor musun? Başka gezegenlerde hayat var mı diye milyarlarca dolar harcarken, kendi gezegenindeki hayatı öldürmek için trilyonlarca dolar harcayan bir canlıdır.”

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum