The Guardian'ın yolu ve Karar gazetesi

Karar gazetesi 12 Kasım akşamı kamuoyuna zaruri bir açıklama yaptı.

Artık sabır sınırlarını zorlayan bir raddeye varmış olmalı ki bir süredir devam eden bu hadise kamuoyu ile de paylaşıldı.

Peki ne idi bu hadise?

Karar gazetesi yaptığı açıklamada bir süredir devam eden reklam ambargosuna vurgu yapıyor ve bunun kendileri için "dayanılmaz" bir hale geldiğini belirtiyordu.

Birileri gazeteye reklam vermek isteyen firmalara baskı yapıyor, parmak sallıyor ve "sakın ha!" diyordu.

Yerin de kulağı vardı tabii.

Karar gazetesinin vicdan pusulasında tutturduğu yol birilerini ürkütmüş olmalı.

Bardağın dolu tarafından bakacak olursak bu hışmı üzerine çektiğine göre Karar gazetesi doğru yolda.

Açıklamanın ardından Medyascope'daki programında Karar'ın açıklamasını yorumlayan Ruşen Çakır, Karar gazetesinin iktidarın kendisini her eleştireni hain ve FETÖ'cü olarak yaftalama oyununu bozduğunu belirten bir yorumda bulundu. Harfiyyen katılıyorum.

Karar gazetesi şimdi hem internet sitesi üzerinden, hem de sosyal medya hesapları üzerinden "Bugün bayiden bir Karar gazetesi alın" kampanyası yürütüyor. Kampanyaya destek veren okurlar da var elbette.

Bendeniz ise bunun sadra şifa olacağını düşünmüyorum.

Gidip bir bayiden gazete almayalı çok oluyor. Okuduğum gazeteleri daha çok yazarları sebebiyle okuyorum. Pek çok kişinin de aynı durumda olduğunu düşünüyorum.

Evet halkımız bir paket sigaraya 15 TL verip, bir gazeteye 1 TL verip satın almıyor.

Peki ne yapıyorlar?

Ellerindeki akıllı cihazlarla, sosyal medya hesapları ile an be an haber akışlarını takip edip, sevdikleri yazarları okuyorlar.

Dolayısıyla okurlardan bayilere gitmelerini istemenin ötesinde adımlar atılmalı.

Okurlar bayilere gitmese de Deniz Zeyrek'in Sözcü'deki ilk yazısında sözünü ettiği tarzda bir organik okur kavramına da inanmıyor değilim.

Bu organik okurların gazetelerine makul ve güçleri nispetinde sahip çıkacaklarına da inanıyorum.

Tarihin garip bir cilvesidir Karar gazetesi kamuoyu için zaruri açıklamayı yayınladığı gün The Guardian gazetesi de 1 milyonuncu destekçiye ulaştıkları haberini tüm dünya ile paylaştı! [1]

Evet üç buçuk yıl önce The Guardian gazetesinin de gelirleri azalmaya başlamış (özellikle reklam gelirleri, buraya dikkat.) ve kendileri için daha sürdürülebilir yollar aramaya başlamışlardı.

The Guardian deyip geçmeyin!

200 yıllık geçmişi olan, çetin çeviz bir gazeteden söz ediyoruz.

1819 yılında "Yurttaşların iyi eğitim alması, yurttaşların politikaya daha çok katılması, yoksul kesimleri gözetmek, topluma karşı sorumluluk hissetmek, iktidara karşı halkın safında olmak!" manifestosu ile kurulmuş bir gazete. (The Guardian gazetesi hakkında ilginç diğer ayrıntıları, Ragıp Duran'ın Artı Gerçek'te yayınlanan yazısından okuyabilirsiniz.[2])

Yaptığı haberler ile iklim değişikliğine dikkat çekmiş, Paradise Papers hadisesini gündemleştirmiş, Facebook'un CEO'su Mark Zuckenberg'i mahkemede yargıç önüne çıkarmış haberlere imza atmış bir gazete.

Üstelik The Guardian bu başarısında ne abonelik sistemine ne de kapalı devre yayıncılığa tevessül etti.

Gazete, haberin ve bilgi edinme hakkının sadece parası olanların tekelinde olduğu anlayışını da reddediyor.

E peki ne mi yaptı?

İçinde bulundukları meşakkatli durumu halka arz ettiler, okurlarının tutkunu olduğu yayınlarına devam edebilmeleri için karınca kararınca desteklerini talep edip, pamuk eller cebe dediler...

Okurlardan para mı dileniyorsunuz, diyenlere de aldırış etmediler.

Bir kereye mahsus, aylık, yıllık periyodlardan birinde en az 5 Euro olmak üzere The Guardian'a destekte bulunan okurları, gazeteyi içinde bulunduğu darboğazdan kurtardı.

Editörlerimizi kimse editlemiyor, diyerek.

Gazetemizin patronu siz okurlarımız, diyerek.

Kalemimizin mürekkepi, motoromuzun yakıtı sizsiniz, diyerek okurlarını ikna ettiler.

Bu hikâyede Türkiye basını için ilham alınacak çok ayrıntı var.

Evet daha önce de yazmıştım [3], artık biz okurların da, yani sigaraya 15 TL veren, Starbucks'larda bir kahveye 10 TL veren okurların da özgür basın yok diye ah vah etmek yerine, sevdikleri, beğendikleri gazetelere, gazetecilere, yayın organlarına destek olmaları gerekiyor.

Tabii önce Karar gibi gazetelerin "bir ihtimal daha var" diyerek, bu seçeneği okurların önüne koyması gerekiyor.

Ve siz okurlar, "bütün kara parçalarında, Afrika dahil" patronların ve siyasi iktidarların sultasında bir basın istemiyorsanız, gazetelerin patronu siz olun!

Sayın İbrahim Kiras Ağabey'e de böylece mesajımı iletmiş olayım :)

[1] https://www.theguardian.com/membership/2018/nov/12/katharine-viner-guardian-million-reader-funding


[2] https://www.artigercek.com/yazarlar/ragipduran/iyi-gazetecilik-nasil-yapilir

[3] http://www.karar.com/yazarlar/ziyahan-albeniz/cesur-yeni-medya-ya-da-patronum-olur-musun-7833

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum