Eserleriyle, Sovyetler Birliği’nin ‘gayri resmi’ sanat ortamının devi haline gelen Kabakov, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle Rusya’da birçok sanatçıya ilham olarak ülkenin sanat hayatına yön verdi. 1933’te Ukrayna’nın Dnepropetrovsk şehrinde doğan Kabakov, babası 2. Dünya Savaşı’na katıldıktan sonra annesiyle birlikte Kafkasya’ya, ardından Semerkand’a taşınmıştı. Ardından Batı’ya göç eden Kabakov,1988’de New York’ta açtığı ilk kişisel sergisi ‘On Karakter’ ile çocukken yaşadığı 10 odalı ortak dairenin görünümünü simüle eden bir enstalasyonu ile dikkatleri üzerine çekti. Bu çalışmasında yer alan ‘Dairesinden Uzaya Uçan Adam’ enstalasyonu duvarları propagandacı Sovyet imgeleriyle kaplaması büyük ses getirmişti.
Kabakov, Bolşevik İhtilali’nin 100. yıldönümüne denk gelen 2018’de de eşi Emilia ile birlikte Tate Modern’de yer alan retrospektif sergisinde Sovyet ülkelerinin kendine has görsel kültürünün ve sanatsal yöneliminin özetini ortaya koymuştu. Kabakov’un çalışmaları yıllarca, Venedik Bienali, Documenta gibi bienallerde, Washington DC’deki Hirshhorn Müzesi ve Moskova’daki Puşkin Müzesi gibi kurumlarda yer aldı. Sanatçının ‘Deluxe Room’ ve ‘The Beetle’ adlı tabloları sırasıyla 4,1 milyon dolara (2006) ve 5,8 milyon dolara (2008) satıldı ve her biri Rusya’nın en pahalı çağdaş sanat eseri oldu.
