Yönetmen koltuğunda Alp Kaan Akkaya'nın oturduğu ''Boşluğun Sesi'' ön gösterimiyle Kadıköy Sineması'nda ekip gösterimiyle izleyiciyle buluştu. Film, İstif hastası annesinin ölümüyle yıllardır ayak basmadığı eve geri dönen Öykü'nün kurtulmaya çalıştığı yüzlerce eşyanın arasında annesinin yalnızlığını bulmasını gözler önüne seriyor.
Filmin ana karakteri Öykü, 20’li yaşlarının başında, İstif hastası annesi Behice ile uzun yıllardır bağ kurmamış genç bir kadın. Öykü, annesinin ölüm haberinin ardından evi satmak ve içindeki eşyalardan kurtulmak için çocukluğundan beri ayak basmadığı bu eve gelir. Babası ve ailesi tarafından annesine karşı öfkeyle büyütülen Öykü, eve adım attığı ilk andan itibaren kırgın, öfkeli ve bunalmış bir ruh hali içindedir.
Öykü, evdeki eşyaları sessizlik içinde çöp torbalarına doldururken, bu sıkışmışlığın sebebini annesine duyduğu öfke olarak görür. Eşyalar, ev ve annesinin hatırası onun için yalnızca kaçılması gereken bir yüktür. Ancak bu süreçte Behice’nin arkadaşı ve komşu kızı Ezgi ile tanışması, Öykü’nün bakışını yavaş yavaş değiştirmeye başlar.

Ezgi’nin eve geldiği anlar, filmin atmosferinde de belirgin bir kırılma yaratır. Öykü, Ezgi sayesinde annesinin yalnızlığını, kederini ve bu evde kurmaya çalıştığı hayatı tanımaya başlar. “O evde çocuk yaşayamaz” sözleriyle büyüyen Öykü, Ezgi’nin bu evde ne kadar mutlu anılar biriktirdiğini gördükçe, annesiyle yaşayabileceği günleri kaçırdığını fark eder.
Eşyalar torbalara girdikçe Öykü’nün iç dünyasında da bir dönüşüm yaşanır. Behice’nin eşyalarına yüklediği anlamları kavramaya başlayan Öykü, annesine ve eve karşı giderek yumuşar.
Akkaya bu hissi aktarabilmek için film boyunca Öykü’yü sık sık eşyaların arasında yalnız, bunalmış ve hareketsiz anlar içinde resmediyor. Öte yandan Ezgi'nin evin içindekini varlığını daha aydınlık ve canlı bir atmosfer ile seyirciye sunuyor.

''BU SENARYO BENİ EN FAZLA HEYECANLANDIRAN OLDU''
Akkaya, senaryoyu yazarken ''başkaları tarafından mecbur bırakılmış insanların yanlızlığını anlatmaya değer gördüğüne'' vurgu yapıyor. Yazdıkları arasından en heyecanlandıran senaryo olduğunu belirten Akkaya, ''Film boyunca Öykü karakterinin, kurtulmaya çalıştığı yüzlerce eşyanın arasında yaşadığı yalnızlığı, bunalımı, yası göreceğiz. Evi toplamak için yıllardır farkında bile olmadığı, kendisine bir türlü söyleyemediği gerçeklerin arasında kalmıştır. Tıpkı yüzlerce eşyanın arasında kaldığı gibi'' ifadelerini kullanıyor.

