Türk edebiyatı denilince akla gelen ilk ve en güçlü damar kuşkusuz şiir; zira bizim medeniyetimiz kelamın en saf hali olan şiirle kurulmuş, toplumsal hafızamız en fırtınalı dönemlerde bile şairlerin sesiyle nefes almıştır. KARAR olarak gelenekselleşen ‘Yılın Enleri’ serimizin finalini özellikle şiire ayırmamızın nedeni de bu köklü damarın modern dünyadaki sarsılmaz gücüne olan inancımız.
Bu yılki şiir dosyamızda KARAR şiir jürisi üyelerimiz Adnan Özer, Mehmet Ocaktan, Cafer Turaç, Taner Ay ve Eray Sarıçam titiz bir mesai harcadılar. Ortaya çıkan 18 kitaplık seçki, sadece bir listeleme değil, aynı zamanda şiirimizin estetik direnç noktalarını da gösteriyor. Jürimizin büyük bir mutabakatla zirveye taşıdığı Ömer Erdem’in ‘Dolayımlar’ı, şiirde kanonun ucu koparken estetik bir eşiği temsil etmesiyle dikkat çekiyor. Birden fazla jüri üyemizin listesinde yer alan Cevdet Karal’ın ‘Büyük Boşluk Oteli’ modern insanın içsel boşluğunu ustalıkla yankılatırken, Ali Günvar’ın ‘Mevlit’i kadim bir geleneği bugünün bilinciyle yeniden inşa ediyor. Enis Batur’un ‘Opera 5006-6005 Uçuş’ eseri ise şiirimizin deneysel ve sınırları zorlayan gücünü bir kez daha tescilliyor.
Usta şairlerimizin olgunluk dönemi eserlerinden, şiire taze kan getiren genç isimlere uzanan bu dosya, okurlar için 2025’e kıymetli bir veda.
KARAR gazetesi olarak son sekiz gündür sinema, tarih, sosyal bilimler, İslami İlimler, öykü, roman, deneme ve şiir alanında öne çıkanları kayıt altına aldığımız ‘2025 Yılın En İyileri’ çalışmamız boyunca, bu değerli edebi hasada katkı sunan tüm jürilerimize teşekkür ediyoruz.
İşte, KARAR jürisinin seçimleriyle 2025’te Türk şiirine damga vuran şiir kitapları:
KANONU KURTARMAYA ÇALIŞAN ŞAİRLER
Giderek zor mu beğeniyoruz yoksa düşüklük mü var..? Yıllardır İkinci Yeni çemberinde takılıp kaldığımız için basamak yapacağımız (estetik) seviye de bulamıyoruz. Şiirde adalet geç gelir, gelince de tutulmaz bir güç olur, o da baskı kurar. İkinci Yeni intikamını fena aldı. Şairlerinden bağımsız söylüyorum; böyle beklerler miydi?
Basamak olmayınca kanonun ucu kopup gidiyor. Kolay yazılıyor, kolayca da beğeniliyor. Kolayına da yayınlanıyor. Herkes razı, mesele yok.
Karar jürisi 'İslami İlimler'de 2025'in en iyileri seçti: Akıl ve hakikate sadık kalan yüzleşmeler
Kayıp gidiyoruz, bu gidişi bir yerde durduracak eleştiri, akademik müdahale de görünmüyor.
Haydar Ergülen, Oktay Taftalı, Metin Celal kitapları var yine de. Haydar, yıl biterken hızır gibi yetişti. Oktay’ın Vapur Yayınları’ndan çıkan ‘Demiri Eriten Yara’ seçme şiirleri ama ne kadar biliniyorlardı ki, o yüzden yenidirler, inadına. Metin, Everest Yayınları’ndan çıkan kitabının adına ‘Bu Son Olsun’ demiş. Kederlendim. Benim Metin’in şiirleriyle ilgili ihmalim var. Beden-arzu-gündelik yaşam-odalar… Bir başka sıkıntı Metin Celal’inki.
Kanonu kurtarmaya çalışan arkadaşlarımın yanına Hece Yayınları’ndan çıkan ‘İntihar İlacı’ ile Hüseyin Atlansoy ve Everest Yayınları’ndan çıkan ‘Dolayımlar’ kitapları ile Ömer Erdem’i de koyayım.

METAFİZİK DERİNLİĞİN DURAKLARI
Bu yıl, okuduklarım arasında beğendiğim kitapları sıralayayım.
- BÜYÜK BOŞLUK OTELİ, CEVDET KARAL (Büyüyenay Yayınları)
- DOLAYIMLAR, ÖMER ERDEM (Everest Yayınları)
- KALBİNDEN UZAKLAŞ, OSMAN ÖZBAHÇE (Ebabil Yayınları)
- TELAŞ, ENİS AKIN (A7Kitap)
- DETONE SESSİZLİK, SUAVİ KEMAL YAZGIÇ (Ebabil Yayınları)
Bir de bu yılın son günlerinde, masama gelen, şair Nergihan Yeşilyurt'un ‘Bençağının Sonu’ (Dergah Yayınları) kitabından söz açmak isterim. Kendine inananların şiirini yazmış Nergihan Yeşilyurt: "desinler duvarında aile inşası" demiş, "bülentburcu"ndan bahsetmiş ve kalemleriyle "gece bülbüllerin üzerinden otoyol geçtiğini" cesurca haykırmış. Sanırım O'nun "arkadaş ülkesinde" Didem Madak yaşıyor.

ŞİİR HALA DİRENİYOR
Kültürel çölleşmenin hakim olduğu, siyasetin sanatın ve edebiyatın yollarını kestiği bir atmosferde, şiirin hala direnmeye devam etmesinin sanat-edebiyat adına önemli bir kazanım olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden sanatsal yaratıcılığı önemseyen bütün şairleri selamlıyorum.
2025 yılında yayımlanan şiir kitaplarının tamamını gördüğümü söyleyemem. Şu ana kadar okuma imkanı bulduğum şiir kitapları arasında;
Ömer Erdem’in ‘Dolayımlar’ (Everest Yayınları),
Cevdet Karal’ın ‘Büyük Boşluk Oteli’ (Büyüyenay Yayınları),
ve Enis Batur’un ‘Opera 5006-6005 Uçuş’ (Simurg Art)
kitaplarını sayabilirim.
Haydar Ergülen ve Ali Günvar’ın kitaplarını henüz okuyamadığım için bir değerlendirme imkanına sahip değilim.

OKUYAMADIKLARIMI LİSTE DIŞI BIRAKTIM

Yaptığım sıralamada sadece şâirlerimizin doğum yıllarını esâs alıp, büyükten küçüğe doğru yazdım. Ayrıca, Haydar Ergülen'in ve Şükrü Erbaş'ın kitapları yeni yayınlandığından henüz okuma fırsatını bulamadım. Bu nedenle onları liste dışında bırakıyorum. Her ikisi hakkındaki değerlendirmemi daha sonra Karar'da yapacağım.
Bana göre 2025 yılının en iyi ilk beş şiir kitabı şöyle:
- GİTMEDİĞİMİZ ADALAR VARDIR, CEVAT ÇAPAN (Hades Yayıncılık)
- OPERA 5006-6005 UÇUŞ, ENİS BATUR (Simurg Art)
- MEVLİT, ALİ GÜNVAR (Ötüken Neşriyât)
- DOLAYIMLAR, ÖMER ERDEM (Everest Yayınları)
- BIKTIM CEHENNEMİN İÇİMDEKİ YERİNDEN, EBRU ÖZDEN (Ötüken Neşriyât)

TÜRKİYE’NİN GARİP HALLERİNE GÖTÜREN MISRALAR
7’LİK HİTAPLAR, AHMET GÜNTAN (160. Kilometre Yayınları): Ahmet Güntan, o klişe ifadeyle Türk şiirinin her daim en yeni isimlerinden. Hem yeni hem klişe diyorum çünkü Ahmet Güntan da klişeyi seven ve ondan yeni yollar kazımaya çalışan bir şair. Özellikle İzmirli Ahmet.’te. Bu “yeni” serüvenin şimdilik son durağı 7’lik Hitaplar. oldu. Güntan uzun zamandır “hitaplar” ile ulaşmaya çalışıyor hem Türk şiirine hem de Türkiye’nin “garip” hallerine. Bu kitap da son yılların en trajik olaylarından Narin cinayeti ile açılıyor. Oradan yine kendine has eleştirel yaklaşımı ve üslubu ile Türkiye’ye açılıyor. Fakat bu kitapta Güntan’ın o yenilik “heyecanın” yerine “dinginliğin” aldığını söyleyebiliriz. Artık bir şeyleri kabul etmiş ve tamam demiş bir dinginlik. Bu da 7’lik Hitaplar.’ı önceki kitaplarına göre daha “umutsuz” kılmış. “Daha” diyorum çünkü ironi ve mizah bu kitapta da en kritik konularda bile kendine yer bulmuş. İster umutsuz olsun ister dingin, Güntan son kitabında da dünyaya karşı olan şaşkınlığını ve o şaşkınlığının sonucu geliştirdiği keşif merakını elden bırakmamayı sürdürüyor.
BERZAH, EBUBEKİR EROĞLU (Everest Yayınları)
Ebubekir Eroğlu Türk şiirinde; Enis Batur, İzzet Yasar ve Mehmet Taner ile “köprü” görevi üstlenen birkaç şairden biridir. Malum, 70’li yıllar şiirde, daha ziyade yumrukların havaya kalktığı bir dönemdi. 80’li yıllarda ise yumrukların yavaştan indiği, o meşhur tabirle “şiire dönüldüğü” bir süreci yaşadık. İşte Eroğlu’nun Berzah’ı 70’lerden 80’li yıllara geçişin, o geçiş sürecindeki aşamaların en somut ve en olgun halidir. Eroğlu şiirimizde, Sezai Karakoç şiirini en iyi anlayan isimlerdendir. Daha ilk kitabı olan Kuşluk Saatleri’nden itibaren Karakoç’tan yeni ve “kendi” olan bir şiir çıkarmıştır. İkinci Yeni’den 70’li yılların sonuna gelene dek yazıla yazıla tükenen ve klişeleşen noktaları belki de ilk olarak Eroğlu saptamıştır. Bu yüzden Berzah hem bir “köprü”dür hem de metafizik şiir bağlamında geliştirici bir özellik taşır. Fakat Berzah sadece Karakoç çizgisindeki metafizik şiirin iyi bir örneği değil, etkisi günümüze kadar gelen bu geçiş sürecinin sembolü de olan bir “toplam”dır.
KARAR jürisi tarihte 2025'in en iyilerini seçti: Geçmişin izinde yeni ufuklar
MEVLİT, ALİ GÜNVAR (Ötüken Neşriyat)
Ali Günvar, geleneği estetik bir fon veya dekor olarak kullanan şairlerden değil. Bu şekilde kullanan birçok akranı yolun yarısında pes etti bile. Ancak Günvar, en eski mazmunları bile canlı, günümüz şiirinde kullanılabilir ve dönüştürücü bir kaynak olarak ele alıyor. Hem Doğu hem Batı şiirinin kaynaklarına bu şekilde yaklaşıyor. Günvar, poetikasındaki bu tavrı son kitabı Mevlit’te de sürdürüyor. Ancak Mevlit’te gelenek, “korunması” gereken bir mirastan çok, geleneğin ve bizzat Vesiletü’n-Necat’ın bugünün diliyle, bugünün dünyasında yeniden sınanmasıdır. Bu nedenle Mevlit için bir tür “yeniden yazım” diyebiliriz. Tabii burada Günvar şiirinin karakteristik özelliklerinin kitabın her anına yayıldığını unutmamamız gerekiyor. Yani Günvar şiirlerinde hissedilen ve görülen “kadim” ton, Mevlit’te de nostaljik bir geriye dönüş değil, bugüne taşınmış bir bilinç halinin çıktısıdır diyebiliriz. Bu bağlamda Mevlit, Günvar’ın kadim olanla ilişkinin en yoğun örneklerinden birini temsil ediyor.
YENİ İNSAN, ENES ÖZEL (Ketebe Yayınevi)
Enes Özel şiiri, Büyükşehir Kahve Molasında’dan beri şehirle ve gündelik hayatla kurulan ilişki üzerine duruyor. Yeni İnsan, diğer iki kitabı (Notruf ve Büyükşehir Kahve Molasında) ile düşünüldüğünde, Özel’in şiirinin bir “arayış şiiri” olduğunu söyleyebiliriz. Üç kitapta da görülen modern hayatın insana yüklediği baskı özellikle Yeni İnsan’da daha belirginleşiyor. Kitabın modern dünya ile hesaplaşan diğer şairlerden ayrışan en temel noktası ise Enes Özel’in iç muhasebesini elinden bırakmaması, kendini üstenci bir konuma yerleştirmemesi. Yani Özel, okuru bir ikna çabası içine girmiyor. Bu da belki de son yıllarda dışarı yani kamusal ilgiye yönelen şiirlerde pek görmediğimiz bir şey. Böyle olunca da ne bir slogan ile ne de popülist bir söylem ile karşılaşıyoruz. Politik ve genel geçerin değil, sosyolojik bir öfkenin şiiridir Yeni İnsan. Bu sayede kitap, okuru “sarsmak” yerine dingin ama düşünmeye ve muhasebeye çağıran bir alana çekiyor.
BİR DELİDEĞİL AYNA KARŞISINDA, AYŞENUR BİÇER (Dergâh Yayınları)
Ayşenur Biçer şiirini ilk okuduğumuzda zihnimizde beliren şey “kendilik” oluyor. Kendi’nin iç ve dış hesaplaşmaları. Biçer, bu hesaplaşmalardan görür Türkiye’yi ve dünyayı. Bir Delideğil Ayna Karşısında’da rastladığımız Gazze de kadın-erkek ilişkileri de başörtüsü de işte bunun bir çıktısıdır. Ne demek istiyorum peki, şunu: Biçer’in ele aldığı meseleler daha önce de birçok şair tarafından ele alındı, alınıyor. Fakat Biçer’in ve kitabının başarısı kendisinden yani tecrübesinden yola çıkmasında yatıyor. Tecrübesinden yola çıktığı için de bu temalar şiir içerisinde organik bir yere oturabiliyor, kitap boyunca duygu ile akıl arasında bir çelişkiden ziyade ortaklığa ulaşabiliyor. Bu bakımdan Bir Delideğil Ayna Karşısında için “duyarlık” ile yazılmış bir kitap diyebiliriz. Yani ne salt duygu ne de salt akıl. Biçer ikisinden birine yaslanmış olsaydı (örneğin duygu...) şiiri bir tür iç döküme dönüşebilirdi. Fakat duyarlık Biçer şiirinin şu an için temel başarıları arasında yer alıyor.








