Trabzonspor ve ‘Avcı’sı...

Mehmet Atalay

Trabzonspor, ilk şampiyonluğu yaşadığı 76’dan sonra ipi göğüslediği bütün yıllarda tabii ki rakiplerinden çok iyiydi...

Ligi ikinci, üçüncü bitirdiği, kupayı kucakladığı, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık kupalarını aldığı yıllarda da çok iyiydi kuşkusuz...

Ahmet Suat Özyazıcı’yla 4, Özkan Sümer’le de 2 olmak üzere kazanılan 6 şampiyonluktan sonra benliğinden uzaklaşan yerliyi ihmal edip yabancılarla yılları heba olan bir kulübe büründü Bordo-Mavililer…

***

Çok daha kötü olduğu sezonlar da yaşadı, kupalara ve Avrupa’ya hasret kaldı Trabzonspor…
Küme düşme hattında olduğu ve kâbus gördüğü günler de gördü, taraftarının rencide olduğu, camianın küçük düştüğü dönemleri de yaşadı...

Trabzonspor’un; dip yaptığı bir sezondan hemen sonra, şampiyonluğu kovalayan, kupalara el koyan ve Türkiye’yi kasıp kavuran bir kasırgaya dönüştüğünü de herkes biliyor...

***

İşte Trabzonspor, o Trabzonspor’du… Şenol Güneş’le tarihin en yüksek puanlarını toplayıp kupasına kavuşturulmadığı yıllar çok can yakıcıydı…

1996, 2005 ve 2011 sendromunu yaşayınca ciddi sarsıntılar geçirdi.

Her üç sezonda da, en az 2-3 yıl üst üste şampiyon olacak kadrolar dağıldı, camiada ciddi kırılmalar yaşandı.

***

Yeniden toparlanmak zaman aldı…

Pandemi sürecinde bütün branşlarda ve liglerde birinciler şampiyon ilan edilirken lider bulunduğu Süper Lig mücadelesini de lig tescil edilmediği için kaybetmek zorunda kaldı…

Ve nihayet geçtiğimiz sezonu, bütün bu tahribatı giderecek çok güçlü bir çıkış ve gerçekçi bir şahlanışla taçlandırdı… Trabzonspor 2021-2022 sezonunu şampiyon tamamladı…

Vefa buraya kadar mıydı?

Takımın başında da Abdullah Avcı vardı… Avcı, bölgenin insanı olarak Trabzon’la çok iyi bütünleşti…

Şampiyonluğa susamış camia, bu sefer 38 yıl sonra kupasına kavuştu… Türkiye Kupası ve Federasyon Kupası ile de başarıları taçlandırdı… Sözleşme 3 yıl daha uzatıldı…

E artık en az bir kaç yıllık kredisi de vardı… Hatta yıllarca takımın efsaneleri olmuş büyük isimler arasına Abdullah Avcı’yı da yazıldı…

***

Her şeyi saha sonuçlarına endeksleyen camia, anlık yaşıyordu bütün takım taraftarları gibi… En ufak bir tökezlemede sesler yükseldi, hedefler kaybolunca, “istifa” seslerine dönüştü…

Kesin gözüyle bakılan Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi ve Konferans Ligi’nden elenişler, lige havlu atışlar hazmedilemedi…

Hele de şampiyon kadroya yapılan futbolcu kalitesiyle asla orantılı olmayan aşırı pahalı ve verimsiz transferler çokça sorgulandı… Üsrelik de kulüp batağa sürüklenince taraftarın tepkisi büyük oldu…

***

Topun ağzında hep teknik adam olur. Bedelini de fazlasıyla hoca ödedi… Vefa denen şey unutuldu, her hocaya yapılan Avcı’ya da reva görüldü, yollar ayrıldı…

Abdullah Avcı, düzgün, çalışkan, araştıran, emek veren, kavgaya karışmayan, fair play çizgisini muhafaza eden, çok ölçülü ve saygılı bir insan….

Güzel izler bıraktı, tarihe geçti, alkışlandı ve uğurlandı… Hayırlı olsun diyelim, bundan sonraki hayatında başarılar….

Güven, sabır, zafer: İşte Okan Buruk

Okan Buruk’lu G.Saray, başarıdan başarıya koşuyor. Sarı-Kırmızılılar, Süper Lig’deki galibiyet serisini geliştirdikçe geliştirdi...

Son Kasımpaşa galibiyetiyle de rekorunu 14 maça çıkardı..

Buruk, önce Süper Lig tarihinde bir sezonda en uzun galibiyet serisine sahip yerli teknik direktörler Şenol Güneş ve Ziya Doğan’ın 11 maçlık rekoruna ortak oldu.

***

Şenol Güneş 1995-1996 sezonunda, Ziya Doğan da 2003-2004 sezonunda Trabzonspor’un başında 11 maçlık galibiyet serisi görmüştü.

Buruk, sonra da resmi maçlarda Galatasaray’ın başında 1987-88 sürecinde en uzun süreli galibiyet serisinin sahibi olan Mustafa Denizli’yi de geride bırakmış oldu.

Okan Buruk, oyuncu olarak sadece G.Saray’ın değil, futbolumuzun en önemli yıldızlarından biriydi…
Şimdi ise en önemli hocalarından biri olmada da hızla mesafe alıyor…

***

Başkan Dursun Özbek ve ekibi Galatasaray’da göreve gelince, Okan Buruk’a 2 yıllık anlaşama yapma cesareti göstermişti…

Tabii camiada kaygılar, endişeler de yok değildi… Sezona kötü başlayınca da hoca ciddi şekilde sorgulanmaya başlamıştı…

***

G.Saray’ın en büyük başarılarını yabancı hocalarla yaşamasının bu anlayışta rolü büyüktü…

Denizli-Terim yolunda

Jupp Darwall gibi Brian Birch gibi isimlerin yanında yerlilerden büyük bir çıkış gerekiyordu…
Bunu da ardarda görev yapan iki yerli hoca başardı…

Elbette Mustafa Denizli de, Fatih Terim de çok büyük iki hoca. G.Saray da, Milli Takım’ımız da bu iki teknik adamla çok uzun süreli büyük başarılar yaşadı…

***

Buna rağmen G.Saray, diğer kulüplerimiz gibi kendi efsanelerine hiç de hak ettiği değeri vermedi, yabancılara gösterdiği güveni esirgedi…

Pek çok başarılı isim başka takımlarda rüştünü isbatladığı halde Sarı-Kırmızılı yönetimleri ve taraftar endişelerini aşamadı…

Çok az şans buldularsa da kafalarında hep Demokles’in kılıcı sallandı… Mesela Hamza Hamzaoğlu, İtalyan Mancini’den sonra geldiği ve takımı şampiyon yaptığı halde Dursun Özbek yönetimi tarafından yine de gönderildi…

***

Havadan kuş kapsa kendi efsanelerine hayat hakkı tanımıyordu camia. Yabancılar ve sürekli Fatih Terim dönemlerini izledik bu süreçte…

Sezon başında şeytanın bacağı Okan Buruk’la kırıldı. Hem de ne kırılma… Açık ara puan farkıyla liderlik ve en uzun süre galibiyet rekorları ardarda geldi…

Halbuki bu da kolay olmadı… Sezon başında üstüste alınan kötü sonuçlar homurdanmalara sebep olmuş, muhaliflerin sesi yükselmişti…

ÖNCE FUTBOLCU, SONRA HOCA FIRSATI

O zaman bile biz,

“Her hal ü şartta desteklenmesi gerekir… Olası bir başarısızlıkta da bile arkasında durulması ve Okan Buruk’un tam kazanılması gerekir…

Kendisinde o vizyon ve kapasite var, yeter ki başta yönetim ve camia arkasında dursun, sonuna kadar destek versin…

Hamza Hamzaoğlu’na yapılan yanlış asla yapılmasın, Bülent Korkmaz ve efsanelerden esirgenen güven, mutlaka gösterilsin”…

demiştik… Nitekim de haklı çıktık…

Uzun soluklu bir seriyle bütün çatlak sesler sustu, Okan Buruk methiyeleri manşetlerden düşmüyor…

***

Neymiş, kendi yetenekli gençlerine güvenip forma şansı vereceksin, sahaya süreceksin Okan Buruk gibi yıldız yapıp G.Saray, Milli Takım ve İnter gibi büyük takımların vazgeçilmezi yapacaksın…

Sonra da futbolcu olarak kadrondan uğurladığın isme, teknik adam olarak da takımı teslim edeceksin, yetki vereceksin, arkasında duracaksın, destek olacaksın rekorlar kıran bir G.Saray’ı vizyona koyacaksın…

Milli Takım’a ve belki Avrupa takımlarına da kuvvetli bir hoca adayı yapacaksın… Tebrikler, alkışlar…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.