Hepimiz aynı gemideyiz

Mensur Akgün

Başbakan Davutoğlu’nun mülteci sorununa çözüm üretirken Türkiye’yi AB’ye yakınlaştırması, vize muafiyetini erkene aldırması içeride de dışarıda da rahatsızlık doğurdu. Türkiye’nin mülteciler yüzünden ödüllendirildiği, ifade özgürlüğü gibi sorunların arka plana atıldığı dillendirildi. Başta Merkel olmak üzere AB liderleri eleştirildi. Bazıları açıkça da söyledi ama çoğu lafını satır aralarına sıkıştırdı, Türkiye’nin cezalandırılması gerektiğini ima etti.

Türkiye’nin ifade özgürlüğü cenneti olmadığı malum, şu sıralarda pek seveninin olmadığı da öyle. Kaldı ki mülteci sorununun sadece Türkiye’nin, hadi bilemediniz bir de Yunanistan’ın sorunu olarak görmek isteyenlerin sayısı da hiç az değil. Pek çok AB ülkesi kuruluş ilkelerine ve taraf oldukları uluslararası bağıtlara aykırı olarak sınırlarını kapatmak, sorundan böylece kurtulmak derdinde. Mümkün olsa mültecileri uçaklara, gemilere, trenlere doldurup Türkiye’ye geri gönderecekler.

Kimileri de samimi. Türkiye’nin demokrasi açığının büyümesinden, ifade özgürlüğünün tamamen ortadan kalkmasından korkuyorlar. İktidar bloğunun uyarılması gerektiğini düşünüyorlar. Dündar ve Gül olayı, Zaman Gazetesi’nin kayyuma devredilmesi onları endişelendiriyor. Bu yüzden de AB’nin kendini mülteci akınından korumak için Türkiye ile pazarlık masasına oturmasını, Türkiye’ye mükafat gibi “tavizler” vermesini istemiyorlar.

***

İstedikleri Türkiye’nin cezalandırılması. İnanıyorlar ki Türkiye cezalandırılırsa, hiçbir talebi yerine getirilmezse, Başbakan Davutoğlu pazarlıklardan eli boş dönerse, mülteciler için 3 yerine 6 milyar Euro almazsa, vizesiz seyahat gerçekleşmez, yeni müzakere başlıkları açılmazsa, Türkiye daha demokratik olacak, ifade özgürlüğü kayıtsız şartsız sağlanacak, bir daha hiç kimse yazdıklarından dolayı yargılanmayacak, gazete kapanmayacak.

Her nedense demokrasinin dünyanın hiçbir yerine zorla, baskıyla gelmediği, cesaretlendirmenin cezalandırmadan daha çok işe yaradığını anlayamıyorlar. Halbuki Türkiye AB’ye yakınlaşabildiği, kendisini birliğin şu ya da bu şekilde parçası hissedebildiği oranda demokratikleşen, insan hakları sorunlarını aşabilme iradesi gösteren bir ülke.

***

Düşünsenize AB’den uzaklaştığı, Avrupa Konseyi’nden yabancılaştığı için AİHM içtihatlarını dikkate almayan bir Anayasa Mahkemesi mi ifade özgürlüğünü daha iyi korur, yoksa çarşamba günü açıkladığı Dündar ve Gül’e ilişkin gerekçeli kararıyla AİHM kararlarına atıfta bulunan mı? İçine kapanan ve dünyaya küsen bir Türkiye mi daha otoriter olur, yoksa eline geçirdiği fırsatları akıllıca kullanıp dünyayla barışan, AB’ye yakınlaşan bir Türkiye mi?

Sanıyorum bu soruların cevaplarını New York Times gibi gazetelere haber ve yorum yazanlar, dışardan bakıp kaygı duyanlar ve tescilli Türkiye muhalifleri kadar ülkesinin demokrasisini önemseyen, ifade özgürlüğüne değer atfedenler de kendi kendilerine vermeli.

***

Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz. Müeyyide uygulanınca iktidar bloğuna değil hepimize uygulanıyor. Mülteciler için AB kaynak yaratırsa, hususi ya da diplomatik pasaportu olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Schengen bölgesinde vizesiz seyahat edebilirse, bundan Hükümet ya da Cumhurbaşkanı değil sizler, bizler ve tabii ki mülteciler faydalanacak.

Siyasi kutuplaşma bizi körleştirmesin. Başbakan Davutoğlu ve ekibi Brüksel’de hepimiz için pazarlık etti, mültecilerin hayatlarını kurtaracak, onların gitmek istedikleri yerlere kendilerini tehlikeye atmadan gitmelerini sağlayacak, Türkiye’nin yani benim ve sizin üstünüzdeki mali, siyasi, insani yükü hafifletecek ödünler elde etti. AB ülkelerini de rahatlatacak bir formül buldu. Sıkı bir diplomasiyle optimum çözüm sağladı.

Bu çözümün tutup tutmayacağını, AB’nin üstüne düşen sorumlulukları yerine getirip getirmeyeceğini, hatta hukuki olup olmayacağını dahi bilmiyoruz. Ama bizim onu ve onun önerilerine sıcak bakan AB liderlerini eleştirmek yerine takdir etmemiz gerekmiyor mu? En azından bu konuda…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.