Trump mı, Clinton mı?

Mensur Akgün

Amerika Birleşik Devletleri 8 Kasım Salı günü yeni başkanını seçecek ikincil seçmenlerini seçmek üzere sandık başına gidiyor. Dışişleri Bakanlığı döneminde yazışmalarının bazılarını özel mail hesabından yaptığı için başı belada olmasına rağmen kamuoyu yoklamalarında Hillary Clinton en şanslı aday olarak görünüyor. Ancak Donald Trump’ın da şansının fazla olduğuna inanan uzmanlar var.

Mesela Serge Halimi, Le Monde Diplomatique’nin ekim sayısında Trump’ın, seçmenlerin yüzde 74’ünü oluşturan İspanyolca konuşmayan beyazları hedeflediğini, pek çok eyalette bu seçmen kitlesinin dünya ekonomisindeki yapısal değişimden etkilendiğini, işsiz kaldığını ya da eskisinden çok daha az paraya razı olarak çalıştığını, dolayısıyla da Trump’ın göçmen karşıtı retoriğinin işe yarayabileceğinin altını çiziyor.

***

Trump’ın şansının yüksek olduğunu, seçilebileceğini söyleyen bir başka uzman da son 30 yıldır tahminleri her başkanlık seçiminde tutan Prof. Dr. Alan Lichtman. Ona göre Beyaz Saray’da kimin oturacağını öngörmek için 13 anahtar sorunun cevabını vermek gerekiyor. “Eğer bu cevaplardan altı tanesi olumsuz çıkıyorsa, şu an ülkeyi yöneten partinin yeniden seçim kazanması mümkün değil” diyor. Washington Post’a konuşan Lichtman’ın eylül ayı itibarıyla tahmini Demokratların, yani Clinton’un kaybedeceği, Cumhuriyetçilerin yani Trump’ın kazanacağı yönünde.

Her ne kadar son bir ay içinde çok şey değişmiş, Trump Clinton ile olan birebir televizyon karşılaşmalarında ciddi puan kaybına uğramış olsa da, Prof. Lichtman tahmininin tutacağına, Trump’ın seçileceğine inanıyor. Ama yine de Clinton’a şans tanıyor. “Belki de benim tarihe bakarak tespit ettiğim belirleyici değişkenler bu seçim döneminde anlamını yitirmiş olabilir” mealinde bir açıklama yapıyor.

Ayrıca, Amerika’daki başkanlık seçim sisteminde çok oy almanın ille de başkan seçilmek anlamına gelmediğini de unutmamak gerek. Başkanı seçecek ikincil seçmenlerin seçiminin Maine ve Nebraska eyaletleri dışında “çok alan hepsini alır” esasına dayandığı için Clinton ya da Trump’ın eyaletteki ve diğer seçim bölgelerindeki oyların yarısından çok daha fazlasını alması sonuç üstünde etkili olmuyor.

Bilindiği gibi ABD başkanlık seçimlerinde önemli olan çok oy almak değil mümkün olduğu kadar çok eyalette yarıdan çok oy almak, 538 ikincil seçmenin çoğunluğunu sağlamak, 270 oyu garantilemek. Böylece de 20 Aralık’ta ikincil seçmelerin oy kullanımıyla başkanlığa gidecek yolu resmen açmak. Bu yüzden kadınların, Latin Amerikalı göçmenlerin, Amerikalı Müslümanların Trump’ın sözlerinden alınmış olması seçimin sonucunu belirleme özelliği taşımayabiliyor.

Kaldı ki Amerika’da seçimlere katılım oranı geleneksel olarak çok düşük. En kıyasıya mücadeleler de oyları Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında değişen federal devletlerde oluyor. Zaten yaklaşık 6 milyon insan suç kaydı olduğu, nüfusun yüzde 11’i de kimlik kartına sahip olmadığı için oy kullanamıyor. Kısacası seçim sisteminin aritmetiğini iyi hesap eden, bir önceki başkandan duyulan hayal kırıklığını iyi kullanabilen aday seçimleri kazanma şansını artırıyor.

Her şey yolunda giderse Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanının kim olacağı en geç bir hafta içinde belli olacak. İşbaşına gelecek aday sadece kendi ülkesini nasıl yöneteceğini değil Amerika’nın dünyayla olan ilişkisinin nasıl olacağını da belirleyecek. Türkiye ile olan ilişkiler ve ilişkilerdeki sorunların çözüm yöntemleri konusunda nihai sözü söyleyecek konumda olacak.

***

Bence Türkiye her iki adayla da çalışabilir, önemsedikleri konuları ön plana çıkartıp pazarlık edebilir. Büyük bir olasılıkla biri daha pragmatik ama öngörülemez, diğeri daha ilkeli ama istikrarlı bir siyaset izleyecektir. FETÖ ve PKK dosyalarında da Clinton işbaşına gelirse, daha tutarlı, NATO müttefiki Türkiye’nin çıkarlarıyla daha uyumlu bir çizgi benimseyecektir.

Fakat unutmayalım ki Amerikan sistemini yakından tanıyan Egemen Bağış’ın İnternethaber sitesindeki yazısında belirttiği gibi Trump ve Clinton arasındaki tercihi biz değil nihayetinde Amerikalılar yapacak. Bize düşen her iki kampı da yakından izlemek, alternatiflere hazırlıklı olmak…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.