Sonuçları yargılamak

Mevlana İdris

Gökyüzünün yarısı kadınlarındır.”

Çinliler böyle der. Başka binlerce başka tanım ve söz de var tabii ki kadınlar için. Yine de herkesin üzerinde ittifak ettiği bir tanım, ne batıda ne doğuda henüz yok. O kadar yok ki kadınların kendisi de müttefikun aleyh bir kadın tanımı yapabilmiş değil.

Batıda da doğuda da negatif bir ayırımcılık tarihi var elbette.

Bakmayın şimdi feminist söylemin üst perdeden ‘erkek egemen’ diye başlayan ve ‘batıcı’ bir öykünme temeli ile bazı kadınları bile ‘erkek yancısı’ olarak kategorize edip duyar kasmasına. Avrupa’nın bir çok ülkesinde kadının ‘insan’ yerine konmasının tarihi çok da eski değil. Batının sosyo-kültürel ve hukuk, siyaset tarihini biraz karıştıranlar kendilerini afallatacak kadın ‘duyarlıklarıyla!’ karşılaşabilirler.

Sözünü etmek istediğim şey kadın hakları tarihi değil, başka bir şey.

Bizim toplumumuzda özellikle de toplumsal görünürlük açısından dinî/ahlakî bir eleştiri veya uyarı yapılacağı zaman, genelllikle konunun kadınlar üzerinden açımlanma çabası bana garip geliyor.

Kadınlar hatasız (!) olduğu zaman toplumdaki bütün sorunlar birdenbire çözülecek mi?

Mesela dedikodu, gıybet, adaletsizlik, yalan, iltimas, rüşvet …

Düzelir mi bunlar, bilemiyorum.

Sözkonusu endişe dinin algılanıp yaşanması ise, bunu erkekler mükemmel yapabiliyor da, kadınlar bir türlü yapamıyor mu?

Kadının biyolojik yapısı, dünyayı algılama biçimi, duygusal refleksleri farklı olabilir ama dinî hükümleri algılayıp yaşayabilmesi ancak bir erkek vesayetinde/ gözetiminde mi mümkündür? Buna nasıl karar verebiliyoruz?

Yanlış anlaşılmak istemem.

Din ahlâkı, ahlâk hukuku, hukuk da toplumsal hayatı biçimler ve yönlendirirken; işe ister istemez başka kültürel ve güç örgütlenmelerinden doğan etmenler de ekleniyor. Kaldı ki dinin algılanmasında bile değişik tasavvurlar, ekoller, mezhepler ve bitmeyen tartışmalar var.

İslama yönelik küresel ölçekte örgütlü ve planlı bir saldırının ve kan banyosunun tam içinde iken, şeklî bir davranıştan yola çıkarak tuhaf çıkarsamalar yapmak kime ne kazandıracak? Sonuçları yargılama ve yeni bir yanlış zincirini başlatma yanlışından ne zaman vazgeçeceğiz?

İslam’ın bütün yükü kadınların omuzlarında ise daha da özenli olmak gerekmez mi? Değilse neden işimize bakmıyoruz? Yok her iki cins de eşit derecede sorumlu ise neden âdil olamıyoruz?

Hani boğaz dokuz boğumdu?

GECEYE BIRAKILAN KELİMELER

Geçen akşam tivitırda takipçi dostlardan “geceye büyülü, rüzgârlı, ışıltılı, derinlikli bir kelime” bırakmalarını istemiştim. Sağolsunlar, güzel kelimeler bıraktılar. İşte onlardan bazıları:

O. İnşirah. Huzur. Dua. Merhamet. Gönül. Melâl. Ferâmuş. Anne. Leylâ. Öleceğiz. Allah’a emanet. Sessizlik. Âh. Su. Gece. Kuyruklu yıldız. Vuslat. Mütebessim. Güleycan. Sır. Kudüs’te bir Selahaddin. Âmin. Ölüm. Müntesib. Evlat. Hay Allah. Hüve’l- Bâkî. Serâzâd. Teheccüd. Mürg-i dil. Zarambula. Kelimetullah. Yok. Seher. Umut. Sükùt. Kırmızı. Hû erenler. Vefa. Ölüm var. Hüsn-ü zan. İdrak. Mucize. Rıza. Namütenahi. Hasret. Tomofil. Rahman. Af. Hiç. Ezan. Çay. Kelime yerine güzel cümleler bırakanlar da var ama onları saymayalım. Hiç de fena sayılmaz değil mi? Belki bir şiir için yeterli hammadde bile denilebilir. Yahut gecenin içinde ilerlerken çok eski yol arkadaşları…

ELEKTRONİK KONUŞMALAR

Her türlü dijital ortama girip çıkmaktayız nice zamandır.

Özellikle sosyal medya kullanıcılarının bir kısmı zamanının önemli bir kısmını burada geçiriyor. Burada okuyor, yazıyor, arkadaşıyla ‘konuşuyor.’

Bazan kimi dillerin tutulamadığını görüyorum. Normalde muhatabı için asla kullanamayacağı kelimeleri, tamlamaları birden yazıveriyor. Sonra karşıdan bir cevap, cevaba cevap…Muhtelif tatsızlıklarla sonuçlanan bir süreç kolayca tetiklenebiliyor. Dijital ortamlardaki konuşmaları ben biraz kredi kartıyla yapılan harcamalara benzetiyorum. Yani o anda cebinizden para çıkmadığı halde bir şey alma ‘hazzı.’ Burada da biraz bu var sanki. Muhatabınız o an somut olarak karşınızda değil ve siz de aklınıza geleni yazıyorsunuz, ama bir süre sonra önünüze bir fatura geliyor...

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.