Almanya bizi kıskanıyor mu?

Yusuf Ziya Cömert

Balıkesir İmam-Hatip’teyken coğrafya hocamız Ali Cezayirli’nin Türkiye’nin kalkınabilmesi için doğum kontrolünün ne kadar önemli olduğunu anlatması zihnimde yer etti.

Tabii ki kafama uymuyordu Ali Cezayirli hocanın projesi. (Soyadının Cezayirli olduğundan eminim, ama kendisi yanlış hatırlamıyorsam Kastamonuluydu.)

Sanayi yaparsın, teknoloji yaparsın, üretirsin, bu anlaşılabilir.

Doğum kontrolü de yapacaksan yap, ama böyle bir şeyle kalkınamazsın ki.

O yıllarda Türkiye’de aile planlaması çok teşvik ediliyordu.

Aynı dönemde Çin’in sıkı bir doğum kontrol politikası uyguladığını hatırlıyorum. 1 çocuktan fazlası yasaktı. Cezası da vardı. Birden fazla çocuğu olan memurlar işini bile kaybedebiliyordu.

Sonra?

Sonra nüfus artışı durdu. Hatta gerilemeye başladı.

Hindistan’da da Çin’inki kadar katı olmamakla birlikte bir nüfus planlaması gayreti vardı.

Haberini yapmıştım. Sloganı bile aklımda. “We are two, ours two.”

“Biz ikiyiz, çocuklarımız da iki.”

Maksat nüfus artmasın.

Umduklarına nail olabildiler mi?

Hindistan’ın nüfusu 1960’ta 400 milyon civarından başlamış 2021’de 1 milyar 393 bine çıkmış.
Çin’in nüfusu aynı dönemde 600 küsur milyondan 1 milyar 412 milyona çıkmış. Yani Hindistan 60 senede arayı kapatmış.

Bugünlerde Çin, aileleri daha çok çocuk sahibi olmaya ikna etmenin yollarını arıyor. Neredeyse yalvaracak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘3 çocuk’ sloganını Çin çok benimsiyor ama netice alamıyor.

Alışmış Çinliler. Tek çocuk politikasına devam ediyorlar!

İki gündür Berlin’deyim.

Hafta sonu.

Sokaklarda tek tük çocuk arabası itekleyen çiftler görüyorum.

Almanya için ne kadar önemli olduklarının farkındalar mı bilmem.

Buralarda nüfusun azalması artık neredeyse beka meselesi!

Tamam, yabancılara bayılmıyorlar ama kendi çocuklarının sayısı memleketin idamesine yetmiyor.

Ölenlerin sayısı doğanlardan 212 bin fazla. Aradaki farkı ya daha çok doğulma ya da göçle kapatabilirler.

Kim doğuracak? İhtiyarladılar.

80 yaş üstündekilerin sayısı 5,9 milyon. 60-80 arası 18,2 milyon.

Berlin’de bize refakat eden iş adamı arkadaşımız “Abi” diyor “Şirket sahipleri ihtiyarlıyor ve mirası bırakacak çocukları yok. Bu Almanya’da büyük sorun.”

Aslında bütün Batı Avrupa’da sorun.

“Almanların nüfusundan sana ne, başka derdin mi yok” diyebilirsiniz.

İbrahim Kahveci yazıp duruyor. Ekonomik kriz evlenme ve doğum oranlarımızı düşürdü. Biz de hızla yaşlanıyoruz.

Dünya yakın gelecekte göçmen sorununa başka türlü bakmak zorunda kalabilir.

Şimdilik niyetimiz yok ama biz de yakında bakışımızı değiştirmek zorunda kalabiliriz.

Gelelim “Almanlar bizi kıskanıyor mu?” sorusuna.

“Lojistik zinciri bozuldu Avrupa’nın her tarafı kuyruk” vecizesine!

Bazı dükkanların önlerinde kuyruklar gördüm.

Sebebi kıtlık değil. Dükkân sahiplerinin dükkân içindeki müşteri sayısını makul seviyenin üstüne çıkarmak istememesi.

Bazı iyi restoranların önünde de kuyruk var. Bu da müşteri bolluğundan.
Enflasyon?

Doğru. Enflasyon son 70 yılın en yüksek seviyesinde. Yüzde 10.

Gıda enflasyonunun yüzde 10’dan daha fazla olduğu düşünülebilir.

Enflasyonu yüzde 10 olan Alman enflasyonu yüzde 85 olan Türkiye’ye niye imrensin?

Belki sahillerimize, Türkiye’de tatil yapmanın ucuzluğuna imrenebilir.

Ama Türkiye’de tatil Almanlara ucuz, bize değil ki…

Peki, Ukrayna savaşı bir enerji sıkıntısına sebep olmuş mu? Üşüyor mu Almanlar?

Berlin İstanbul’dan soğuk. Ama belli ki tedbirlerini almışlar. Görünür bir enerji sıkıntısı yok.

Sonuç olarak, sokakta bir ekonomik buhran alameti görmedim.

Belki ‘Kara Cuma’ya denk geldiğinden, mağazalar tıka basa doluydu. Restoranlar da öyle.

Fiyatlara Türkiye’yle kıyaslamak için dikkatlice baktım.

Konfeksiyonda büyük markaların ürünleri bizdekilerle hemen hemen aynı. Buradaki etiketler küçük tabii.

Meşhur bir ayakkabı markasının ürünleri 150 Euro Civarında. 20’yle çarptığında 3 bin lira ediyor.

Türkiye’deki fiyatın aynısı.

İyi bir restoranda 3 kişi teferruatlı bir kahvaltı ettik. Hesap 86 Euro. Yüksek bir fiyat sayılmaz.

10 yıl önce 2’yle çarpıyorduk, 170-180 lira pahalı gelmiyordu.

20’yle çarpınca 1720 lira çıkıyor.

Pahalı.

Fakat aynı ayardaki restoranlar Türkiye’de de çok pahalı.

Anladım ki Avrupa’da bizi asıl yoran etiketler değil, etiketleri 20’yle çarpmak!

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (54)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.