Bahçeli ülkücüleri uyardı, sıkıyönetim istedi

Bahçeli ülkücüleri uyardı,
sıkıyönetim istedi

MHP lideri Devlet Bahçeli PKK'nın terör saldırılarını değerlendirirken taşkınlık yapan ülkücüleri uyardı, Doğu ve Güneydoğu'da sıkıyönetim ilan edilmesini istedi. Bahçeli Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da "saraya yürüyüşler" yapmakla tehdit etti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Dağlıcı, Iğdır ve Tunceli'de 30 şehit verdiğimiz terör saldırıları ve ülkücülerin taşkınlık yaptığı olaylarla ilgili açıklama yaptı. Bahçeli "Doğu ve Güneydoğu'da can ve mal güvenliği sağlanana, iç huzur ve asayiş temin edilene kadar Anayasal bir çare olan sıkıyönetim uygulaması hemen devreye sokulmalıdır" dedi, lkücüleride uyardı. Bahçeli Cumhurbaşaknı Erdoğan'ı ağır sözlerle eleştirdiği açıklamasında "Saray yürüyüşleri kaçınılmaz olacaktır" diyerek üstü kapalı tehditte bulundu. 

Bahçeli'nin açıklamasından satırbaşları şöyle:

Türkiye’miz ölümcül bir sürecin, kanlı bir döngünün, şiddetli bir çatışmanın tam merkezindedir. Şu anda ülkemiz her şeye gebedir. Bölücü terör örgütünün kahpe ve kalleş saldırıları tüm barbarlığıyla, tüm vahşiliğiyle devam etmektedir. Dökülen şehit kanlarının nerede duracağı, açılan kin ve nefret kuyularının ne zaman kapanacağı belirsizdir. Türkiye Cumhuriyeti sırat köprüsündedir. Türk milleti çok yoğun saldırı ve suikast altındadır. Milli vicdan isyan ve infial halindedir. Dayanacak hal, bekleyecek ve sabredecek takat kalmamıştır.

118 şehit felaketle bile izah edilemez

Bugün Iğdır’ın Çamurlu Köyü’nde şerefsizler tarafından döşenen mayınların patlatılmasının akabinde roketli ve uzun namlulu silahlarla açılan ateş sonucunda 14 polisimiz şehit 2’si de ağır yaralanmıştır. Bugünkü kayıplarımızla beraber, 20 Temmuz’dan bu tarafa 69’u asker, 48’i polis ve birisi de korucu olmak üzere 118 vatan evladı şehit düşmüştür. Bu korkunç ve felaketle bile izah edilemeyecek bir hezimettir.

Gerekli tedbirler acilen alınmalı

Dağlıca’da verdiğimiz 16 şehidimizin hemen ardından Iğdır’da 14, Tunceli’de bir polisimizin acı verici şehadeti milletimizi yeniden kedere boğmuştur. Ülkemiz ilan edilmemiş yas ve matemi yaşamaktadır. Türk milleti diken üstündedir. Devletimizin bağımsızlığı, aziz milletimizin birliği uğruna kahramanca görev yaparken şehit olan evlatlarımıza Rabbim’den rahmet niyaz ediyor, yaralılara şifalar diliyor, hepimizin başısağolsun diyorum. Bu menfur saldırılardan sonra öncelikli beklentimiz, teröristler ile işbirlikçilerinin bir an önce ele geçirilmesi ve muhtemel yeni terör saldırılarını önlemek için gerekli tedbirlerin devlet tarafından acilen alınmasıdır.

Sınır ötesi operasyon çağrısı

Gerek duyulması halinde, yapılacak sıcak takibin sınır ötesini de kapsayacak şekilde ve izin almaksızın icra edilmesi artık meşru hale gelmiş bulunmaktadır. Hiçbir ortaklık veya işbirliğinin mazereti bir tek vatan evladının hayatından daha kıymetli sayılamayacaktır.

Medyaya PKK eleştirisi

1 Ağustos 2009’dan itibaren yıkım ve çözülmede kimin, hangi bedbahtın dahli ve payı varsa burnundan getirilmelidir. Medyada boy gösteren PKK severlerin, bölücülüğün kazanını kaynatan, Kandil’e uşaklık yapan satılmış yorumcu, yazar ve kalem sahiplerinin daha fazla ekranlarda gösterilmesi, gazete sütunlarında zehir saçması teröre zımnen onay ve destektir.

Çözüm Süreci'ne hukuki yaptırım talebi

Bunun yanında, PKK’ya sunulan taviz ve vaat listelerinin, Oslo’dan İmralı’ya kadar yürütülen müzakerelerin acı sonucuna devleti yöneten çürümüşler muhakkak katlanmalıdır. Bu maksatla; Yıkım projesinin elebaşısı Beşir Atalay başta olmak üzere, 2013 yılından sonra; çözüm süreci zaafa uğramasın bahanesiyle PKK’nın güçlenmesini göz ardı eden, lojistik ve ikmal kanallarının süratle çalışmasını seyreden, terörle mücadeleyi ağırdan alan mülki idare amirleri ve diğer devlet görevlileri hakkında gerekli hukuki işlemler başlatılmalıdır. Türkiye’nin devlet olma hak ve vakarına leke sürdüren kim varsa, yetki ve sorumluluğu her ne ise mutlaka ve derhal işine son verilmelidir.

İstihbarat zafiyeti vurgusu

Terörle mücadelede yürekli, milli, atılgan, kararlı ve donanımlı kadrolar gecikmeksizin göreve getirilmelidir. Iğdır’a yerleştirilen 1 ton bombayı fark edemeyen, sarayın siyasi hesaplarına memur edilerek tevdi edilen istihbarat vazifesini layıkıyla ifa edemeyen bürokratlar azledilmelidir. Türkiye’nin dağına, ovasına ve şehirlerine döşenen tonlarca bombanın menşei hakkında milletimiz aydınlatılmalı, müttefik görünümlü terör himayecilerinin hangi ülke ve güçler olduğu deşifre edilmelidir. Terör örgütü silahlanıp vatanın her tarafına bomba yığınağı yaparken hükümetin süreç sakızı çiğnemesi, olan biten alçaklıkları hafife alıp uyuşması en az terörist eylemler kadar sorunludur.

Ülkemiz hıyanet çemberinin içindedir

PKK’ya cephanelik ikram edenlerin, buna sessiz kalanların, silahlar gömülsün çağrıları eşliğinde alçakların eline silah tutuşturanların sığınacak hiçbir mazereti yoktur. Ülkemiz çok yüksek ve eşi benzeri nadiren görülmüş bir hıyanet çemberinin ortasındadır. Şu bir gerçektir ki, bölgesel gelişmeler kapsamında görevini hakkıyla yapması gereken istihbarat mekanizması sahadan topladığı bilgi ve bulguları tam ve zamanında güvenlik unsurlarına ulaştırmakla mesuldür. Tersi durumda atıl halde kalan istihbarat Türkiye’nin kuyusunu kazanların ekmeğine yağ sürecektir.

Sıkıyönetim çağrısı

24 saatlik süreyle oluşturulan özel güvenlik bölgesi ilan edilmesi gibi uyduruk ve pansuman yöntemlerden cayılarak; Doğu ve Güneydoğu’da can ve mal güvenliği sağlanana, iç huzur ve asayiş temin edilene kadar Anayasal bir çare olan sıkıyönetim uygulaması hemen devreye sokulmalıdır. Türk milleti teröre haklı olarak tepki göstermektedir. Bayraklar evlere asılırken, milli ve demokratik itirazlar yurdumuzun her köşesinde beklendiği üzere yeşermekte, mesafe almaktadır. Bunlar oluyorken, etnik kavga ve karışıklığının önü de açılmamalıdır.

Sağduyulu olmak en temel tarz olmalı

Taşkınlıktan ve ölçüyü kaçıran heyecan selinden uzak durmak, sağduyulu ve soğukkanlı hareket etmek herkesin en temel tarzı olmalıdır. Önemle dikkat lazımdır ki, bir kıvılcım Türkiye’nin yanmasına, iç kargaşaya çakılmasına yetecektir. Türk-Kürt düşmanlığı için provokasyon yapan, fırsat kollayan, ortam yoklayan mihrakların kurguladıkları oyunlara düşmemek, yazdıkları senaryolara alet olmamak asıldır. Bu hususta Milliyetçi-Ülkücü Hareket titizlikle davranacak, karanlık mahfiller tarafından organize edilen anonim kalabalıkların dümen suyuna girmeyecektir.

Saray yürüyüşleri kaçınılmaz olur

İçimiz alev alsa da, parti binalarının taşlanmasından boyut ve yönü karmakarışık eylemlere kadar Türkiye’nin aleyhine olan gelişmeler hızla tırmanabilecektir. Masum ve son derece makul şekilde gerçekleşen teröre lanet yürüyüşlerinin demokratik sınırlarda kalması da elzemdir. Eğer ülkemize yönelen hain ve hasmane saldırıların önü alınamaz, Erdoğan’ın komplo ve tuzakları ısrarla devam ederse, benzerlerine birçok ülkede rastlanan tarihi nitelikli büyük saray yürüyüşünün icrası da kaçınılmaz olabilecektir. Bu yakın tehlikeye herkes samimiyetle ve özenle dikkat etmelidir.

Ortadoğu'daki karanlık tablo Türkiye'de vuku bulacaktır

1 Kasım’da yenilenecek milli irade, varlığını devam ve idame ettirmek istiyorsa ilk önce AKP zulmünden, saray tasallutundan kurtulması vazgeçilmez bir şarttır. Aksi halde, dış mihraklar tarafından kiralık olarak kullanılan terör Türkiye’yi yutacak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü imha edecektir. Bunun sonucunda, Ortadoğu’daki karanlık tablonun, çalkantı ve silahlı boğuşmanın bir benzeri Türkiye’de vuku bulabilecektir.

Ülkemiz bıçak sırtı durumdadır

Bu itibarla ülkemiz bıçak sırtı bir durumdadır. Şayet terörle mücadelede milliyetçi bir ruh ve şuur vasat bulmazsa, kapatılması mümkün olmayan derin yaraların açılacağı, milli birlik ve bütünlüğümüzün zedeleneceği, kardeş kavgasının zemin bulacağı çok sancılı yeni bir süreç önümüzdedir. Türkiye’nin en büyük talihsizliği terörün siyasi ve manevi sorumluluğunu omuzlarında taşıyan böyle bir kadro tarafından idare ediliyor olmasıdır.

Terörle yeteri kadar mücadele edilmemesi ihanet olacaktır

Milli güvenliğin sağlanmasının sorumluluğunu üstlenen Başbakan’ın Anayasal görev ve sorumluluklarını yerine getirmede acze düşmesi, üzerinde ayrıca durulması gereken bir Anayasa suçudur. Terörle etkili bir şekilde mücadele gereklerinin yerine getirilmemesi, tarihin ve Türk milletinin affetmeyeceği bir gaflet, dalalet ve ihanet olacaktır. Kaldı ki bu ihanet adres ve muhataplarını çoktan bulmuştur.

Hükümet darmadağındır

Başbakan’ın ve peşi sıra Erdoğan’ın başkanlığında, üstelik katılmasının hangi amaca matuf olduğu müphem olan TBMM Başkanı’nın da bulunduğu güvenlik zirvelerinin göz boyama amacına yönelik olduğu kesindir. Dağ bir kere daha fare doğurmuştur. Devlet kördüğüm, hükümet darmadağındır.

Tarihi hesaplaşma çok yakında yapılacaktır

Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’yi böldürmemeye, milli birliğimizin temellerine dinamit konulmasını önlemeye ve büyük Türk milletinin huzurunu ve güvenliğini sağlayacak şartları hazırlamaya kararlıdır ve buna da muktedirdir. Türkiye’nin karşısındaki bu husumet cephesiyle tarihi hesaplaşma çok yakında yapılacaktır. Kader anı gelmiştir.

Türk milleti tuzak kuranları sandığa gömecektir

Türkiye’nin kurtuluşu için bir milat olan ve ertelenmesi için siyasi kumpas yapılan 1 Kasım 2015 Milletvekilliği Genel Seçimlerine sayılı günler kalmıştır. Ağlayan Türk milleti ağlatan ve tuzak kuran alçakları sandığa gömecektir. Köhneyen ve kadavraya dönen iktidar zümresi milli depremle sarsılacak, ihanet saltanatı Allah’ın izniyle nihayete erecektir. Bu kez olacak, bu defa Türkiye kazanarak demokrasi mayası sandıkta tutacaktır.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN