Ülkemizin birçok şehrinde yaşayan Çerkezler'in tarihi acı ve gözyaşıyla dolu. "Derin Tarih Dergisi"nde bu ay Cahit Aslan tarafından kaleme alınan "151. yılında Büyük Çerkes Sürgünü- Çerkesler neden balık yemezler" adlı yazıda Çerkezlere ve Çerkez Sürgünü'ne dair çarpıcı notlar yer alıyor. Uzun yıllar Rusların zulmüne uğrayan ve 21 Mayıs 1864'te Ruslar tarafından büyük göçe zorlanan Çerkezler neden balık yemez? Cevabının acı bir tarihe dayandığı bu soru, bir milletin hazin hikayesinde yatıyor. "Büyük Sürgün" sırasında analarını, babalarını, evlatlarını ve eşlerini Kafkasya'dan Osmanlı topraklarına gelirken, Karadeniz'in soğuk sularında kaybeden Çerkezler, "Akrabalarımızı balıklar yedi" diyerek hayatları boyunca balık yemediler.
Çerkezler kimdir?
Anadolu her yerinden rastladığımız Çerkezlerin kökeni, daha 1200'li yıllara dayanıyor."Çerkez" kelimesi ilk kez 13. yüzyılda kullanılmaya başlandı ve ilk zamanlarda Adige halklarına yakıştırılan Çerkeslik, 17. yüzyıldan itibaren etnik köken gözeltilmeksizin Karaçay, Balkar, Dağıstanlı, Adıgey ve Abhaz gibi Kafkasya'da yaşayan Müslümanları ifade etmek için kullanıldı.
Çerkezlerin büyük sürgünü: 21 Mayıs 1864
Uzun yıllar Rusların zulmüne karşı mücadele veren Çerkezler, 21 Mayıs 1864'te soykırıma varacak derece vahşice bir sürgüne tutuldu, yersiz yurtsuz bırakıldı. Tarihin tozlu sayfalarında; Çerkezlerin yaşadıklarının göçle başladığı, sürgünle devam ettiği, sürgününün katliama, onun da soykırıma dönüştüğü gerçeği yer alıyor. Kafkasya topraklarında yaşayan Çerkezler, Rusların 1700'lü yılların ikinci yarısından itibaren Rusların yayılmacı politikaları nedeniyle kendi öz yurtlarında vatansız bırakılmaya zorlandı. Rusların yayılmacı politikalarına direnişle karşılık veren Çerkezler, büyük-küçük gruplar halinde mücadeleye başladı.
Çerkezler Kafkasya'da direnişin hikayesi yazdı
Şeyh Mansur yönetimdeki gibi Çerkez grupların büyük direnişe rağmen Rusya Kafkasya'daki birçok toprağı ilhak etti. Çerkez direnişinin simge isimlerinden Şeyh Şamil, Şeyh Mansur gibi isimler Ruslara karşı büyük mücadele verdi fakat 13 Nisan 1791'de Şeyh Mansur Ruslar tarafından idam edildi. İlhakın ardından başlayan yayılmacılığı önlemek isteyen Çerkezler, Osmanlı'dan da yardım istedi. Fakat dönemin koşulları itibariyle Osmanlı'nın eski gücünü yitirmeye başlası ve Rusya ile imzalanan Edirne Anlaşması gereği Kuzey Kafkasya üzerinde Osmanlı çok etkin bir rol oynayamadı. Rusların Kafkasya'da olan yayılması hızla devam etti. Bütün bu süreçte işgal ve başka zorlayıcı nedenler yüzünden topraklarında yaşama imkanı kalmadığını düşünen Çerkezler, Anadolu'ya ve kısmen Rumeli'ye göç etmeye başladılar. 1822'den itibaren küçük gruplar halinde toplu göçler yaşandı fakat Rusların Çerkezya'da askeri faaliyetlerinin arttırması göç dalgası hızlandırdı. Ruslar, sürgün suçlamalarından kaçabilmek için bu tarihi tradejiyi "göç" olarak adlandırdı ve Rus yönetimi, Çerkezlerin Anadolu'ya göç iznini Osmanlı Sultanı Abdülmecit'ten alarak, yaşanan tradejiye kılıf buldu.
Kemal Karpat: Göç anlaşması bir aldatmaca
Osmanlı ile Rusya arasında yapılan göç anlaşmasını ünlü tarihçi Kemal Karpat şu sözlerle anlatıyor: "Bu bir anlaşmadan ziyade bir aldatmacadır. Çerkezlerin politik ve diplomatik girişimlerini boşa çıkarmıştır. Bu tarihten sonra gerçekleşen soykırım, adeta gönüllü göç fikrine indirgeçmiştir. Oysa Osmanlı hükümeti bu anlaşma ilke 40-50 bin arası bir göçmene aşamalı olarak onay verdiğini düşünüyordu."
Binlerce Çerkez Karadeniz kıyılarında öldü
Göç anlaşmasından sonra Çarlık Rusya'sının zulüm ve katliamlarıyla önüne geçilmesi imkansız hale gelen bir sürgün dönemi başladı. Rusya, Kafkasya'daki dağ bölgelerinde yayılmacılığını artırmasıyla bölgede yaşayan halk, kitleler halinde sürgüne mecbur edildi. Bu zorunlu göçler kötü şartlarda yapıldı. Karadeniz'deki limanlarda Rus, Osmanlı ve İngiliz gemilerine balık gibi istif edilerek Osmanlı kıyılarına dökülen insanların büyük bir kısmı öldü. Göçlerin artmasına rağmen küçük de olsa bazı direniş grupları mücadele etti. Fakat nüfusun azalması azınlık durumuyla karşı karşıya kalan Çerkezler anlaşma yollarını denedi. Bu teklifi kabul etmeyen Çar'ın Çerkezlere cevabı sert oldu. Çar, Çerkezler 1 ay süre tanıyarak öz vatanlarının terk etmelerini istiyor hatta emrediyordu. İşte bu cevap, "Büyük Çerkes Sürgünü" nün bir tür manifestosu olarak tarihe geçti.
Rusya'nın zafer tarihi, Çerkezlerin trajedik sürgünü oldu
Bu tarihten sonra yani 21 Mayıs 1864'te Çarlığın 4 ayrı ordusu Kafkasya'yı boşaltmaya başladı. Bu aynı zamanda Çarlık Rusya'sı savaşın sonunu ilan ettiği, Çerkezlerin ise sürgüne ve soykırıma uğradığı gün olarak anılıyor. Çerkezler öylesine korkunç dram yaşanmışlar ki bugün bunları ancak filmlerde izlenebilir. Örneğin ; ölü çocuğu günlerce saklayıp ninnilerle uyutur gibi yapan, ama kokan çocuk kucağından sökülüp denize atılınca bir an bile düşünmeden kendini ardından azgın dalgalara fırlatan Kafkasyalı anne...Ya da "Akrabalarını denizde balıklar yedi" diye sağ kurtulup Anadolu'nun köylerinde yaşayan Çerkeslerin hayatları boyunca bir kez bile balık yememeleri... Nice trajik öyküyle dolu Çerkez sürgünü ve Çerkezlerin neden balık yemedikleri bu acı hikayelerde yatıyor.
