Gana Cumhurbaşkanı John Dramani Mahama, başkent Akra’da katıldığı bir programda yaptığı konuşmada, transatlantik köle ticaretinin tarihsel ve ahlaki boyutuna dikkat çekti. Mahama, köleliğin yol açtığı acıların görmezden gelinemeyeceğini belirterek, bu geçmişin ne mazur görülebileceğini ne de hafife alınabileceğini vurguladı.
Afrika ve Afrika diasporasının yaşananları unutma gibi bir seçeneği olmadığını ifade eden Mahama, özgürlük uğruna dökülen kanın, kaybedilen hayatların ve feda edilen yılların tarihsel hafızanın temel bir parçası olduğunu dile getirdi.
“SESSİZLİK DEĞİL, CESARET ZAMANI”
Mahama, kölelik ve sömürgecilik geçmişinin silikleştirilmesine yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunarak, Afrika kökenli toplulukların günümüzde de ırkçı söylemler, ayrımcılık ve kazanılmış hakların aşındırılmasıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. İçinde bulunulan dönemin belirsizlik değil açıklık, sessizlik değil cesaret ve hakikat gerektirdiğini kaydetti.
BM’YE KARAR TASARISI HAZIRLANIYOR
Gana’nın bu doğrultuda diplomatik bir adım attığını açıklayan Mahama, şu ifadeleri kullandı:
"Bu yıl BM Genel Kurulunda Gana'nın gelecek yıl transatlantik köle ticaretinin insanlığa karşı işlenmiş en büyük suç olarak tanınması için bir tasarı sunacağını bildirdim."
Cumhurbaşkanı Mahama, söz konusu tasarının Afrika ülkeleri ve diaspora toplulukları tarafından güçlü şekilde destekleneceğine inandığını dile getirdi.
ONARIM ADALETİ VURGUSU
Mahama, kölelik, sömürgecilik, soykırım ve apartheid gibi tarihsel suçların artık resmen tanınmasının talep edilmesi gerektiğini belirterek, “onarım adaleti” kavramının yalnızca sembolik adımlarla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguladı.
Bu kapsamda borçların silinmesi, mali tazminat, çalınan kültürel eserlerin iadesi, kurumsal reformlar ve küresel ekonomik sistemde dönüştürücü düzenlemelerin telafi sürecinin temel unsurları olduğunu ifade etti.
Kölelik ve ırkçılığın bıraktığı derin izlere dikkat çeken Mahama, yüzyıllar süren sömürü ve istismarın Afrika kökenli toplulukların sağlık koşulları ve gelecek nesillerin yaşam imkanları üzerindeki etkilerinin sorgulanması gerektiğini sözlerine ekledi.
