Gazze’de aylardır süren bombardımanlar, altyapının çökmesi, insani yardımların engellenmesi, çoğu çocuk on binlerce sivilin saldırılarda ve açlıktan hayatını kaybetmesiyle dünya kamuoyunun tepkisi her geçen gün artarken, İsrail toplumunun sessizliği dikkat çekiyor. İsrail Demokrasi Enstitüsü tarafından yayımlanan son anket, bu sessizliğin sadece bir tercih değil, toplumsal bir umursamazlık hali olduğunu gözler önüne seriyor.
Ankete göre, İsrailli Yahudilerin sadece yüzde 6,7’si Gazze’deki açlık ve zulüm karşısında "çok rahatsız" olduğunu ifade etti. “Biraz rahatsız” diyenlerin oranı yüzde 13,5’te kalırken, yüzde 55,6’sı “hiç rahatsız olmadığını” açıkça belirtti. Toplamda yalnızca yüzde 20,2’lik bir kesim, Filistinli sivillerin yaşadığı insani kriz karşısında en azından bir ölçüde rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor.
ARAP VATANDAŞLAR VİCDANIN SESİ OLDU
Aynı ankette İsrail vatandaşı Arapların yaklaşımı ise bambaşka bir tabloyu yansıtıyor. Arap katılımcıların yüzde 51,5’i “çok rahatsız”, yüzde 34,4’ü ise “biraz rahatsız” olduğunu belirtti. Bu oranlar, İsrail toplumunda vicdani tepkinin büyük ölçüde Arap azınlıkla sınırlı kaldığını ve Yahudi çoğunluğun büyük bir kısmının yaşanan felaketi görmezden geldiğini gösteriyor.
DÜNYADAN TEPKİLER YÜKSELİYOR
Uluslararası hukuka göre sivillerin hedef alınması, gıdaya erişimin engellenmesi ve kitlesel açlık yaratılması savaş suçları kapsamında değerlendiriliyor. Gazze’de yaşananlar artık BM yetkililerinin, bağımsız gözlemcilerin ve insan hakları örgütlerinin ortak biçimde tanımladığı bir insani felaket. Ancak tüm bunlara rağmen, İsrail toplumunun geniş bir kesiminin bu duruma sessiz kalması, hatta “rahatsızlık bile duymaması”, dünya kamuoyunda “sessiz suç ortaklığı” eleştirilerine neden oluyor.
AYDINLAR, SANATÇILAR, AKADEMİSYENLER: SESSİZLİK DUVARINI KIRAMIYORLAR
İsrail’in en saygın yazarlarından David Grossman, Gazze’de yaşananları artık “soykırım” olarak nitelendirdiğini açıklayarak uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. İtalyan gazetesi La Repubblica’ya konuşan Grossman, “İsrail’i soykırım devleti olarak adlandırmaktan kaçınmak için elimden geleni yaptım ama artık gözlerimin önünde olanı söylemek zorundayım” demişti.
David Grossman’ın çığlığı yalnız değil. Geçtiğimiz haftalarda İngiltere’nin saygın gazetesi The Guardian’da yayımlanan bir açık mektupta, İsrail’in eski Meclis Başkanı Avraham Burg, eski Başsavcı Michael Ben-Yair, Oscar ödüllü sanatçılar, akademisyenler ve bilim insanlarının da aralarında olduğu 31 kişi, Gazze’deki katliamları durdurmak için uluslararası topluma “felç edici yaptırımlar” çağrısı yapmıştı.
“Ülkemiz Gazze halkını açlıktan öldürüyor. Bu mektubu büyük bir utanç ve ızdırap içinde yazıyoruz” denilen metin, İsrail içinde barış ve insanlık adına hâlâ sağduyulu seslerin var olduğunu gösterse de, kamuoyunda neredeyse hiçbir karşılık bulmadığı anket sonuçlarıyla anlaşıldı.
