60 yıllık gizem nihayet aydınlanıyor mu? Trump yönetiminin açıkladığı 80 bin sayfalık JFK suikastı dosyaları, tarihin en büyük komplo teorilerinden birine ışık tutuyor. Lee Harvey Oswald'ın CIA ile bağlantıları, Sovyet ilişkileri ve "CIA içindeki küçük bir klik"in suikasttan sorumlu olduğu şok iddiası, belgelerde ortaya çıkan en çarpıcı detaylar arasında. Peki gerçek katil kim?
BARAN BEKİ
Trump yönetiminin ocak ayında imzaladığı kararname ile Kennedy suikastına ilişkin binlerce gizli belge artık kamuoyunun erişimine açıldı. Yaklaşık 80 bin sayfalık belge, Amerika tarihinin en büyük gizemlerinden birine ışık tutabilir mi?
SUİKASTIN PERDE ARKASI
22 Kasım 1963 tarihinde Dallas'ta açık bir araçla şehir turuna çıkan ABD Başkanı John F. Kennedy, Teksas Okul Kitapları Deposu binasından açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. Resmi açıklamaya göre suikastı, 24 yaşındaki eski Deniz Piyadesi Lee Harvey Oswald tek başına gerçekleştirdi. Ancak bu resmi açıklama, yıllardır süren tartışmaları durduramadı.
İlginç olan şu ki, Oswald yakalandıktan sadece iki gün sonra, polis merkezinden çıkarılırken Jack Ruby adlı gece kulübü sahibi tarafından canlı yayında vurularak öldürüldü. Bu durum, komplo teorilerinin fitilini ateşleyen ilk olaylardan biri olmuştu.

DOSYALARDAKİ ŞOK EDİCİ DETAYLAR
Açıklanan belgelerde yer alan en dikkat çekici bilgilerden biri, FBI'ın Oswald'ın hayatının tehlikede olduğunu bildiği halde yeterli önlemi almadığı iddiası. FBI'ın efsanevi direktörü J. Edgar Hoover imzalı bir belgede, "Dün gece Dallas'taki büromuzu arayan sakin sesli biri, Oswald'ın öldürülmesini planlayan gruptan olduğunu söyledi" ifadesi yer alıyor.
Belgeler ayrıca Oswald'ın gizemli geçmişini de ortaya koyuyor. 19 yaşındayken Helsinki'de Sovyet Elçiliği'ne vize başvurusu yapan Oswald, bir süre Sovyetler Birliği'nde yaşadı. Daha da şaşırtıcı olan, suikasttan kısa süre önce, 1963 Eylül ve Ekim aylarında Meksika'daki Sovyet Büyükelçiliği'nde "sabotaj ve suikastlardan sorumlu" KGB ajanı Valeriy Vladimiroviç Kostikov ile görüşmesi.
SOVYETLER KENNEDY SUİKASTINDAN KORKTU MU?
İlginç detaylardan biri başkası da yine Sovyetler Birliği'nin suikast sonrası tepkisi. Açıklanan belgelerde, Sovyet liderliğinin Oswald'ı "kendi ülkesine sadakati olmayan asabi bir ruh hastası" olarak tanımladığı ortaya çıktı. Ancak daha da ilginç olan, Sovyet yetkililerinin Kennedy suikastının aslında sağcı darbeciler ya da Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson'ın organize ettiği bir komplo olabileceğinden ciddi şekilde endişe duymuş olmaları.
KOMPLO TEORİLERİ BİTMEK BİLMİYOR
Resmi açıklamaya göre suikastı tek başına gerçekleştiren Oswald, ancak birçok görgü tanığı atışların "çimenlik tepe" olarak bilinen farklı bir alandan geldiğini iddia ediyor. Bu da "çoklu suikastçı" teorisinin elini güçlendiriyor.
Diğer popüler komplo teorileri arasında CIA bağlantısı da var. Kennedy'nin Küba politikası nedeniyle görevden aldığı CIA eski yöneticisi Allen Dulles'ın, ironik biçimde daha sonra Kennedy'nin ölümünü soruşturan Warren Komisyonu'na atanması şüpheleri artırıyor.
Mafya bağlantısı teorisi de güçlü. Özellikle New Orleans mafya lideri Carlos Marcello'nun Kennedy yönetimi tarafından sınırdışı edilmesi, intikam motivasyonu olabilir mi?
CASTRO'NUN MİSİLLEMESİ Mİ?
CIA'in Küba lideri Fidel Castro'ya suikast düzenlemek için bir çok tuhaf plan yaptığı da belgelerden ortaya çıktı. Mantar bulaşmış dalış kıyafeti, bubi tuzaklı deniz kabuğu ve zehirli kalem gibi James Bond filmlerini andıran bu planlar, Castro'nun misilleme yapma ihtimalini akıllara getiriyor.
YENİ BELGELER VE ŞOK İDDİA: CIA'İN PARMAĞI MI VARDI?
Dün (18 Mart 2025) Trump yönetimi tarafından Ulusal Arşivler aracılığıyla kamuoyuna açılan belgelerde, şimdiye kadar görülmemiş bazı şok iddialar da yer alıyor. Bu iddialardan en dikkat çekici olanı, CIA istihbarat görevlisi Gary Underhill'e atfedilen bir ifade: "CIA içindeki küçük bir klik suikasttan sorumluydu."
Burada bahsedilen "klik" kelimesi, İngilizce "clique" sözcüğünden geliyor ve bir kurum içindeki gizli, kapalı, kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden küçük bir grubu tanımlıyor. CIA içinde böyle bir gizli grubun Kennedy suikastını organize ettiği iddia edildiği için bu terim kullanılmıştır.
Underhill'in bu iddiasına göre, söz konusu grup "mafya kadar acımasız - ve onlardan daha etkili" bir yapıya sahipti. Askeri bir gazeteci olan ve istihbarat çevreleriyle bağlantıları bulunan Underhill, suikastın ardından Washington'dan hayatından endişe ederek kaçtığını söylemiş ve ilginç bir şekilde 1964 yılında başından tek kurşunla vurulmuş halde bulunmuştu. Ölümü resmi olarak intihar şeklinde kayıtlara geçse de, bazı araştırmacılar bu olayı şüpheli buluyor.
AMERİKAN HALKI NE DÜŞÜNÜYOR?
2023 yılında yapılan bir Gallup anketi, Amerikalıların %65'inin Warren Komisyonu'nun vardığı "Oswald tek başına hareket etti" sonucuna inanmadığını ortaya koydu. Ankete katılanların %20'si Oswald'ın ABD hükümeti içindeki bir komplonun parçası olduğuna inanırken, %16'sı ise CIA ile koordineli hareket ettiğini düşünüyor.
Bu şüphecilik, Amerikan siyasi kültürünün önemli bir parçası haline geldi. Coventry Üniversitesi'nden Amerikan siyaseti ve tarihi uzmanı Dr. Darren Reid'e göre, "Suikast o kadar travmatik bir olaydı ki, insanlar açıklamalar aramaya başladı ve olağanüstü bir olay olduğu için olağanüstü açıklamalar aradılar."
TRUMP'IN HAMLESİNİN ARKASINDAKİ MOTİVASYON
Trump'ın bu belgeleri açıklama kararı, bazı çevrelerce siyasi bir hamle olarak yorumlanıyor. Kennedy'nin torunu bile bu hamleyi "siyasi bir gösteri" olarak nitelendirdi. Ancak Trump, "Bu büyük bir olay, değil mi? Birçok insan bunun için yıllardır, on yıllardır bekliyordu" diyerek kararını savundu.
Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard da belgelerin açıklanmasını, Trump'ın "maksimum şeffaflık" taahhüdünün ve İstihbarat Topluluğu ile federal kurumlara olan güveni yeniden tesis etme çabasının bir parçası olarak övdü.
GERÇEĞE BİR ADIM DAHA YAKIN MIYIZ?
CIA sözcüsüne göre, suikastla ilgili belgelerin artık %95'i kamuoyuna açılmış durumda. Ancak bu durum, tarihin en büyük gizemlerinden birinin tamamen çözüldüğü anlamına gelmiyor.
1975'te ABD Temsilciler Meclisi'ndeki Kennedy Suikasti Komitesi'nin (HSCA) "Kennedy muhtemelen bir komplonun sonucu olarak suikasta uğradı" sonucuna varması da dikkat çekici. Yani ABD'nin kendi resmi kurumları bile tek suikastçı teorisine tam olarak inanmıyor.
Harvard Üniversitesi tarih profesörü Fredrik Logevall, yeni belgelerin olayın anlaşılmasına katkıda bulunabileceğini, ancak "olayı temel bir şekilde değiştirecek dramatik yeni açıklamalar" beklenmemesi gerektiğini belirtiyor.
Bugün, suikastın üzerinden 62 yıl geçmesine rağmen, gerçek suikastçı(lar) ve onları yönlendiren güçler hakkındaki tartışma devam ediyor. Açıklanan yeni belgeler, belki de bu tarihi bulmacanın eksik parçalarını tamamlayacak. Ya da belki de bazı gerçekler sonsuza dek gizli kalacak...
BELGELERE NASIL ULAŞILABİLİR?
Meraklı araştırmacılar ve tarih tutkunları için, açıklanan belgeler Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi'nin (NARA) web sitesinde erişime açık durumda. Şu ana kadar yaklaşık 80.000 sayfa belge çoklu partiler halinde yüklenmiş durumda ve dijital erişim için işlendikçe daha fazla belge yayınlanacak.
Belgeler ayrıca Maryland, College Park'taki Ulusal Arşivler'de fiziksel olarak da incelenebilir. Ancak uzmanlar, belgelerin çoğunun daha önce kısmen sansürlü olarak yayınlanmış olduğunu ve yeni açıklanan versiyonların büyük ölçüde bu sansürlerin kaldırılmış hali olduğunu belirtiyor.
Kennedy suikastı dosyaları, Amerika'nın en karanlık sırlarından birini aydınlatmaya yeterli olacak mı, yoksa yeni sorular ve teoriler mi doğuracak? Önümüzdeki aylarda tarihçiler ve araştırmacılar bu soruların cevabını bulmak için çalışmaya devam edecek.