2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 'vergi tahsilatını artırma' hedefine ulaşmak amacıyla hazırladığı kapsamlı vergi reform paketinin bu ay Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulması bekleniyor.
Bu paketin en çok tartışma yaratması öngörülen maddesi ise, kamuoyunda 'katlamalı emlak vergisi' olarak anılan ve iki veya daha fazla konutu olan mülk sahiplerine yönelik artan oranlı vergilendirme düzenlemesi.
Bu iddia, ilk kez 2024 yerel seçimleri döneminde gündeme gelen, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Turgut Altınok'un mal varlığı tartışmalarıyla birlikte, ülkedeki vergi adaleti dengesini yeniden sorgulatıyor.
TURGUT ALTINOK'UN YÜKSEK MAL VARLIĞI VE VERGİ ADALETİ TARTIŞMALARI
Nefes'ten Murat Muratoğlu'nun yazısına göre, 2024 yerel seçimleri öncesinde gündemi sarsan Turgut Altınok'un açıkladığı ve sonradan ortaya çıkan yüksek mal varlığı (Ankara'da 22 arsa, 11 konut, 2 bina, aile şirketleri üzerinden 67 ev ve 5 dükkan, benzin istasyonu, 25 tarla gibi kalemler ve Antalya'da iddia edilen 600 daire), vergi adaleti konusunda büyük tepkilere neden olmuştu.
Özellikle bu mülkler için emlak vergisi ödenmediği yönündeki iddialar, dolmuşçu esnafından bile yeni kanunlarla vergi alınmaya çalışıldığı bir ortamda, milyarlarca liralık varlığa sahip kişilerin durumunun eleştirilmesine yol açmıştı.
Kamuoyunda, bu tür büyük servet sahiplerinin mevcut vergi sistemindeki boşluklardan faydalandığı ve bu durumun vicdanları yaraladığı yönünde güçlü bir algı oluşmuştu.
Özgür Erdursun: Asgari ücretin 26 bin 500 TL'ye yükselme ihtimali var!
KÖY EVİYLE LÜKS YALI AYNI KEFEDE Mİ?
Sektör kulislerinde konuşulan ve Meclis'e gelmesi beklenen 'katlamalı emlak vergisi' düzenlemesinin, ikinci ve sonraki her taşınmaz için vergi oranını yükseltmesi planlanıyor.
Ancak bu yaklaşım, vergi adaleti açısından ciddi eleştirilere neden oluyor.
Zira bu sistem, köydeki miras kalan mütevazı bir evi ya da kıyıda 40 yıllık bir yazlığı, Boğaz'daki lüks bir yalı ile aynı vergi artışına tâbi tutma riskini barındırıyor.
Eleştirmenler, Ankara'nın merkezinde atıl durumda tutularak servet biriktirilen birden fazla daire ile, yılda sadece birkaç ay kullanılan emeklinin köydeki tek katlı evinin aynı vergi başlığı altında toplanamayacağını savunuyor.
VERGİLENDİRMEDE DEĞER, GETİRİ VE KULLANIM AMACI KRİTERLERİ GEREKLİ
Uzmanlar, uygulanması düşünülen artan oranlı emlak vergisinin sadece konut sayısını temel almasının, sosyal adalet ilkesini zedeleyeceğini belirtiyor.
Bir taşınmazın değeri, sahibine sağladığı getiri ve kullanım amacı gibi kritik değişkenlerin vergilendirmede göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yurtdışı çıkış harcı zammına yönelik yaptığı, "İmkanı olanlar yurtdışına gidiyor. Elbette imkanı olandan vergi alacağız" şeklindeki yaklaşımının, emlak vergisinde de benzer bir 'şuursuzca' yola çıkışa neden olmaması gerektiği ifade ediliyor.
Rekor üstüne rekor! e-Ticaret devi, pazarın yarısını tek başına ele geçirdi
FRANSIZ MODELİNDE GAYRİMENKUL SERVETİ ESAS ALINIYOR
Vergi adaleti konusunda uluslararası örnekler incelendiğinde, Fransa'da uygulanan Impôt sur la Fortune Immobilière (Gayrimenkul Servet Vergisi) modeli dikkati çekiyor.
Bu sistemde mülk sahipleri, sahip oldukları konut sayısına göre değil, tüm gayrimenkul varlıklarının net toplam değerine göre vergilendiriliyor.
2025 yılı için belirlenen 1.3 milyon euroluk eşiği aşan net değere sahip olanlardan alınan vergi oranı, bu eşiği aşan kısım için kademeli olarak yükseltiliyor.
Bu model, gerçekten lüks konutlara ve yüksek değerli mülklere sahip olanları hedef alarak vergi adaletini sağlama yolunda önemli bir örnek teşkil ediyor.
ADALET MEKANİZMALARI ÖNCELİKLİ OLMALI
Türkiye'de de benzer bir vergilendirme mantığının benimsenmesi, yani sadece sayıyı değil, gayrimenkulün gerçek değerini ve getirisini temel alan bir sistemin oluşturulması talep ediliyor.
Katlamalı emlak vergisi uygulanmadan önce; gelir testli muafiyet, bölgesel katsayıların belirlenmesi, bir tavan ve kademeli geçiş gibi adalet mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerektiği belirtiliyor.
Aksi takdirde, sahil kasabasındaki yazlıkçı bir emekli ile şehir merkezlerindeki sayısız mülke sahip emlak baronunun aynı vergi tarifesi altında toplanması, vergi reformunun amacından sapmasına ve toplumsal tepkiye neden olabilir.
Türk lirası alarm veriyor: Devalüasyon olursa sürpriz olmaz!
