Türkiye'de çocuk hasta güvenliği alanındaki ciddi eksiklikler, Dünya Hasta Güvenliği Günü dolayısıyla gündemin üst sıralarına taşındı.
Uluslararası veriler, güvenli olmayan sağlık hizmetinin küresel çapta milyonlarca hastayı olumsuz etkileyen önemli bir halk sağlığı problemi olduğunu ve her yıl 3 milyondan fazla ölüme yol açtığını gösteriyor.
Bu ölümlerin yaklaşık yarısının aslında önlenebilir nitelikte olduğu tahmin ediliyor.
Konuya dikkat çeken CHP Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala, bazı bilimsel çalışmaların Türkiye'de her 8 çocuktan 1'ine ilaç yazımında hata yapıldığı sonucunu ortaya koyduğunu belirterek, durumun sağlık hizmeti kalitesi açısından kabul edilemez bir hasta güvenliği sorunu teşkil ettiğini vurguladı.
Şehir hastanelerinde tıbbi ekipmanlar yetersiz ve inşaat hataları var!
ŞEFAFFLIK KONUSUNDA ENDİŞELER VAR
Birgün'de yer alan habere göre, güvenli olmayan bakım uygulamaları, dünya genelinde ölümlerin ve kalıcı sakatlıkların önde gelen nedenleri arasında yer alıyor.
İlaçlar ve tedavi seçeneklerinden kaynaklanan zararların, genel önlenebilir tıbbi zararın yaklaşık yüzde 50'sini oluşturduğu bildiriliyor.
Türkiye'de Ulusal Güvenlik Raporlama Sistemi (UGES) kayıtlarına göre, toplam hata bildirimi sayısı 2016 yılında 74 bin 380 iken, bu sayı 2017 yılında 101 bin 841'e yükselmişti.
Ancak, bu raporlama sistemindeki güncel ve kapsamlı verilerin Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak yayınlanmaması, şeffaflık konusundaki endişeleri artırmaktadır.
BEBEK ÖLÜM HIZI VE SAĞLIK YOĞUNLUĞU UYARISI
Prof. Dr. Kayıhan Pala, Türkiye'nin çocuk hasta güvenliği politikaları açısından halen Avrupa'nın gerisinde kaldığını belirtti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) istatistiklerine göre, Türkiye'deki bebek ölüm hızı 2023 yılında binde 9,1 ile ne yazık ki yüksek bir seviyede bulunuyor.
Benzer şekilde, binde 4,9 olan yenidoğan ölüm hızı da binde 4,1 olan DSÖ Avrupa ortalamasının üzerinde seyrediyor.
Korkutan artış: Son bir yılda 662 bin yeni riskli hasta kayıtlara geçti!
HASTANE YOĞUNLUĞU VE KISA RANDEVU SÜRELERİ
Çocuk hasta güvenliğini olumsuz etkileyen temel faktörlerden biri de sağlık hizmetlerindeki aşırı yoğunluk.
Yetişkinlerde olduğu gibi, çocuk acil servisleri ve polikliniklerinde de yüksek bir hasta yükü yaşanıyor.
Prof. Dr. Kayıhan Pala'nın belirttiğine göre, bazı servislerde randevu süreleri 5 dakikaya kadar inmiş durumda.
Bu durum, hekimlerin hastaları yeterince dinlemesini, ayrıntılı muayene yapmasını ve dolayısıyla etkili ve güvenli bir sağlık hizmeti sunmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor.
İLETİŞİM ZAAFİYETİ VE ŞEFFAFLIK SORUNU
DSÖ, çocukların hasta güvenliğini artırmak için aile, çocuk ve hekim arasındaki ilişkinin güçlendirilmesini ilk basamak olarak tanımlıyor.
Ancak, mevcut sağlık sistemi koşulları altında, hekimlerin çoğu zaman ailelerin şikayetlerini detaylı bir şekilde dinlemesine dahi olanak tanımıyor.
Prof. Dr. Kayıhan Pala, bu iletişim zafiyetlerinin yanı sıra, hasta güvenliği konusunda şeffaflığın da sağlanamadığını, Sağlık Bakanlığı'nın bu alanda topladığı verileri güncel ve sistematik bir şekilde kamuoyu ile paylaşmadığını vurguladı.
Prof. Dr. Kayıhan Pala, hastanelerde yaşanan güvensiz sağlık hizmeti vakalarının sağlık sistemlerinde geri dönülmez itibar kayıplarına yol açtığını da ekleyerek, Bakanlığa hasta güvenliğinin sağlanması yönünde acil çağrıda bulundu.

