Mahfi Eğilmez'den 'ekonomik illüzyon' uyarısı: Kendimizi kandırıyoruz

Mahfi Eğilmez'den 'ekonomik illüzyon' uyarısı: Kendimizi kandırıyoruz

Ekonomik verilerin hesaplanma yöntemleri, rakamların gerçek tabloyu ne kadar yansıttığı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Ekonomist Mahfi Eğilmez, GSYH’nin enflasyon ve kur politikalarıyla yüksek gösterildiğini, enflasyonun ise kamu zamlarının belirli aylara yoğunlaştırılmasıyla düşük hesaplandığını belirtti. Eğilmez, "Ekonomideki illüzyonla sonuçta kendimizi kandırmış oluruz." değerlendirmesinde bulundu.

Ekonomist Mahfi Eğilmez, ekonomik verilerin farklı yöntemlerle olduğundan daha iyi gösterildiğini belirterek, iki temel örnek üzerinden bu durumu değerlendirdi.

İlk olarak GSYH hesaplamalarına dikkat çeken Eğilmez, büyüme rakamlarının enflasyon ve kur politikalarıyla manipüle edilebileceğini ifade etti. "Cari fiyatlarla GSYH TL ne kadar büyük, USD/TL kuru ne kadar küçükse GSYH USD o kadar yüksek çıkar." diyen Eğilmez, hükümetin GSYH’yi yüksek göstermek için kuru baskıladığını öne sürdü.

İkinci olarak enflasyon hesaplamalarına değinen Eğilmez, kamuya ait fiyat artışlarının belirli dönemlere yoğunlaştırılarak enflasyonun düşük gösterildiğini belirtti. 2025 yılı başında yapılan zamların Ocak ayına yığıldığını vurgulayan Eğilmez, "Zamları hesapladılar ve bu oranın biraz altında etki yapacak şekilde yaptılar." ifadesini kullanarak, böylece yıllık enflasyonun düşük gösterildiğini savundu.

Eğilmez, bu tür ekonomik illüzyonların kısa vadede etkili görünse de uzun vadede gerçeğin ortaya çıkacağını belirterek, "Ekonomideki illüzyonla sonuçta kendimizi kandırmış oluruz." değerlendirmesinde bulundu.

'ZAMLAR NİÇİN YILA YAYILI OLARAK YAPILMADI DA OCAK AYINDA YAPILDI?'

Eğilmez'in yazısının tamamı şu şekilde:

Ekonomide hile tıpkı kanuna karşı hile gibi bazı boşluklardan, farklı anlamlardan, farklı yorumlardan yararlanarak gerçeği farklı göstermek anlamına gelir. Buna ekonomide illüzyon da diyebiliriz. Bunun pek çok örneği vardır. Ben iki örnek üzerinde duracağım.

İlk örneği GSYH hesaplarından vereyim. Türk Lirası üzerinden hesaplanan GSYH cari fiyatlarla (yani içinde fiyat artışları, enflasyon olarak) hesaplanır. Dolayısıyla enflasyon ne kadar yüksekse cari fiyatlarla GSYH o kadar yüksek çıkar. Sonra bu şekilde bulunan GSYTH o yılın USD/TL kuruna bölünerek dolar cinsinden hesaplanır. Burada da kur ne kadar düşükse dolar cinsinden GSYH o kadar yüksek çıkar. Bunu bir denklemle gösterelim:

GSYH USD = Cari Fiyatlarla GSYH TL / USD/TL Kuru

Denklemden görülebileceği gibi Cari Fiyatlarla GSYHTL ne kadar büyük, USD/TL kuru ne kadar küçükse GSYHUSD o kadar büyük çıkar. Dolayısıyla enflasyon yükseldikçe ve kur sabit kaldıkça bizim GSYHUSD de o kadar yüksek çıkar. AKP, yıllardır GSYHUSD’yi yüksek çıkarmak için kuru bastırıyor. GSYHUSD’nin yüksek çıkmasının en önemli koşulu enflasyonun kur artışından yüksek olması. O nedenle enflasyonun öyle fazla düşürülmeye çalışıldığına da pek inanmayın.

İkinci örneği enflasyondan alalım. Manşet enflasyon da denen tüketici fiyatları enflasyonu, TÜFE adı verilen ve 12 ana grupta (43 alt grupta) toplanmış toplam 407 maddenin hane halkı bütçe araştırması çerçevesinde ağırlıklandırılmış bir fiyat sepetinin aydan aya ve 12 aylık bazda değişim oranlarını ölçüyor. Bu sepetin yapısının, hane halkı bütçe araştırmasının gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ayrı bir tartışma konusu. Burada üzerinde duracağım konu kamu kesimince yönetilen ve yönlendirilen fiyat artışlarının nasıl ayarlandığı meselesi. Bunu tam olarak ortaya koyabilmek için 2025 yılı Ocak ayını gözden geçirelim.

2025 yılına girilirken asgari ücret, memur ve emekli maaşları artırıldı. Bu artışlar enflasyonun oldukça gerisinde kaldı. Özel kesim ücretleri enflasyona uygun olarak artırıldı. Artışlar enflasyonun gerisinde kalsa da piyasa zamları çok daha yüksek oranlarda yaptı. Kamu kesimi de ücret artışlarının yarattığı gelir açığını kapatabilmek için elektrik, doğal gaz, benzin, alkol ve tütün ürünleri gibi kendi yönetimi altında olan mallara zamları yaptı. Bunlara ek olarak vergi oranları, harçlar, trafik cezaları, idari cezalar da yeniden değerleme oranı olan yüzde 44 oranında artırıldı. Bunların hepsi Ocak ayında yapıldı. Niçin yıla yayılı olarak yapılmadı da Ocak ayında yapıldı? Çünkü 2024 yılı Ocak ayında aylık enflasyon yüzde 6,7 idi. Bu çok yüksek bir oran. Zamları hesapladılar ve bu oranın biraz altında etki yapacak şekilde yaptılar. Sonuçta Ocak ayı enflasyonu yüzde 5,03 ile geçen yılın 1,67 puan düşük çıktı. Bunun sonucunda 12 aylık enflasyon da baz etkisiyle yüzde 44,38’den yüzde 42,12’ye düştü.

Enflasyonu böyle ayarlamak dere yatağını değiştirip tarlayı sulamak gibi bir şey. İlk başta zararı yokmuş gibi hatta tarlayı bedavadan sulamaya yaradığı için yararlıymış gibi görünür. Ne var ki yağışların arttığı dönemde dere taşıp, tarlayı su bastığında zararı ortaya çıkar.

İllüzyon hoş bir sanattır, insanı şaşırtır, işin büyüsünü anlamak çok da kolay değildir. Ama insan gerçeği bir kez gördüğünde illüzyon bütün esprisini kaybeder.

Ekonomide durum biraz daha farklıdır. Sahnedeki illüzyonla izleyicileri kandırmak söz konusudur, ekonomideki illüzyonla sonuçta kendimizi kandırmış oluruz.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN