Erdoğan'dan Bahar Kalkanı mesajı: Rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirdik

Erdoğan'dan Bahar Kalkanı mesajı: Rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirdik

Bahar Kalkanı Harekatı ile ilgili son bilgileri paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirdik" dedi ve ekledi: "Rusya'ya ve İran'a bir kez daha sesleniyorum, Suriye'de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok." Avrupa'ya da seslenen Erdoğan "Artık tek taraflı fedakarlık dönemi bitti. Sınırlarımızı açtığımız saatten beri Avrupa'ya yönelenlerin sayısı yüz binler oldu. Bu sayı yakında milyonlu rakamlarla ifade edilecek" ifadelerini kullandı.

Bahar Kalkanı Harekatı ile ilgili son bilgileri paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirdik" dedi ve ekledi: "Rusya'ya ve İran'a bir kez daha sesleniyorum, Suriye'de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok." Avrupa'ya da seslenen Erdoğan "Artık tek taraflı fedakarlık dönemi bitti. Sınırlarımızı açtığımız saatten beri Avrupa'ya yönelenlerin sayısı yüz binler oldu. Bu sayı yakında milyonlu rakamlarla ifade edilecek" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre Merkezi'ndeki AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuştu.

"CHP'Lİ KARDEŞLERİM ONU DA HESABA ÇEKECEKLER"

Salona gelişinde kendisini dışarıda bekleyen vatandaşlara seslenen Erdoğan, şunları söyledi: "Bir kez daha hatırlatmak isterim ki şehitler tepesi boş değil ve boş kalmayacak. Bay Kemal'in 'şehadet', 'şehitlik' diye bir derdi olmayabilir fakat 'Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu partinin genel başkanıyım' havasında gezinen Bay Kemal'e ben sadece bir şey hatırlatacağım.

O da Çanakkale'deki tüm askerimize Gazi Mustafa Kemal'in hitabıdır, 'Ben size ölmeyi emrediyorum' demiştir. Bay Kemal, tarihinden uzak, şehadetten uzak, şehadet nedir bilmeyen, bunun cahili olan bir kişi... İnanıyorum ki CHP'ye gönül veren kardeşlerim, vatandaşlarım da böyle bir şahsın arkasından gitmeyecek, onu da hesaba çekeceklerdir."

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Hamdolsun, bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, mücadelesini akamete uğratmadık. İdlib'deki operasyonlarımızı, meselenin sağduyu ve sulh yoluyla çözülmesini arzu ettiğimiz için sınırlı şekilde sürdürüyorduk. Bu amaçla diplomasi kanallarını son ana kadar etkin bir şekilde işletmek için çalıştık, çabaladık.

Ancak bizim bu hüsnü niyetimizin yanlış anlaşıldığını gördük. Bunun üzerine operasyonlarımızı, 34 askerimizi şehit verdiğimiz 27 Şubat tarihi itibarıyla rejimin tüm unsurlarını hedef alacak şekilde kapsamlı hale getirdik. Bu operasyona da 'Bahar Kalkanı Harekatı' adını verdik.

"REJİMİN KAYIPLARI DAHA BAŞLANGIÇ"

Daha önce Fırat Kalkanı Harekatı'yla, Zeytin Dalı Harekatı'yla, Barış Pınarı Harekatı'yla neyi amaçlıyorsak, bu harekatla da aynı gayeyi güdüyoruz. Sınırlarımızın terör örgütleri ve gözünü ülkemizin topraklarına dikmiş zalim bir rejim tarafından kuşatılmasına, milyonlarca sığınmacının yükünün kalıcı bir şekilde üzerimize yıkılmasına izin vermemekte bundan böyle kararlıyız. Daha İdlib şehitlerimizin cenazelerini kaldırmadan, Rejime tarihinin en ağır kayıplarını verdirerek 'Bismillah' dedik.

Şu ana kadar rejimin verdiği insan ve araç-gereç kayıpları, sadece bir başlangıçtır. Ülkemizi, etrafta çokça var olan 'adı var kendi yok' devletçiklerden biri sananlar olduğu anlaşılıyor. Biz bu gafillere, Türkiye'nin gerektiğinde 'baş veren ama baş eğmeyen" büyük bir devlet olduğunu gösteriyoruz.

"SURİYE'DE BİZİM SİZİNLE HERHANGİ BİR DERDİMİZ YOK"

Bunun müsebbibi, arkalarına aldıkları güçlerin gölgesini kendi cüsseleri sanarak bize meydan okuyanlardır. Her biri canımızdan birer parça olan askerlerimizin hayatına kast edenleri yerle yeksan etmek boynumuzun borcudur. Yaşananlardan ibret almayanların bizi hala gözlem noktalarımıza saldırmakla tehdit etmeleri, akıllarının başlarına gelmediğine işaret ediyor. Şayet bir an önce Türkiye'nin belirlediği sınırların dışına çıkmazlarsa, bir süre sonra omuzlarının üzerinde o başlar da kalmayacak.

Suriye'de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok. Türkiye'nin Suriye'deki mücadelesi ne toprak kazanma ne stratejik veya mezhebi üs edinme gayretidir. Biz Suriye'de, hem bu ülkeden kaçarak ülkemize yönelen milyonlarca kişinin yol açtığı insani krizi çözme hem de topraklarımızın güvenliğini sağlama mücadelesi yürütüyoruz. Her iki mesele de bizim için hayati öneme sahiptir.

"YAKINDA MİLYONLU RAKAMLARLA İFADE EDİLECEK"

Suriye'de bizim sizinle herhangi bir derdimiz yok. Türkiye'nin Suriye'deki mücadelesi ne toprak kazanma ne stratejik veya mezhebi üs edinme gayretidir. Biz Suriye'de, hem bu ülkeden kaçarak ülkemize yönelen milyonlarca kişinin yol açtığı insani krizi çözme hem de topraklarımızın güvenliğini sağlama mücadelesi yürütüyoruz. Her iki mesele de bizim için hayati öneme sahiptir. Topraklarında 3,7 milyon, sınırları dibinde 1 milyonu aşkın kişiyi barındıran ne İran'dır ne Rusya'dır ne de diğer ülkelerdir.

Bu yükü tam 9 yıldır tek başına Türkiye üstleniyor. Batı'nın, sadece göçmen korkusuyla söyledikleri süslü sözler, gerçek hayatta somut karşılık bulmuyor. Biz yıllarca, 'Suriye'de güvenli bölgeler oluşturalım, rejimden kaçan insanları burada iskan edelim' çağrısı yaptık. Bu çağrımıza hiçbir Avrupa ülkesi somut destek vermedi, katkıya yanaşmadı. Sınırlarımızı açtığımız saatten beri Avrupa'ya yönelenlerin sayısı 100 bini aştı. Bu sayı yakında milyonlu rakamlarla ifade edilecek. Şimdi hepsi de sınırlarımızı açtığımız için feryat ediyorlar.

"BUGÜNE KADAR AKLINIZ NEREDEYDİ?"

Bugüne kadar aklınız neredeydi? Ya bu insanları kendi topraklarında onurlu bir hayata kavuşturacağız ya da herkes bu yükten payına düşeni alacak. Artık tek taraflı fedakarlık dönemi bitti. Lafa gelince ülkemize destek beyanında bulunan diğer kimi devletlerin de aslında kıllarını bile kıpırdatmadan gelişmeleri takip ettiklerini biliyoruz. Güya uluslararası düzeyde barışı, huzuru, güvenliği tesis için kurulmuş yapılar da toplantı yapmak, bildiri yayınlamak, kınamak dışında, sadra şifa hiçbir işe yaramıyorlar.

Harekatımızda sadece askerlerimizin kanını döken rejim unsurlarını imha ediyoruz. Bu hassasiyetimize de saygı gösterilmesini bekliyoruz. Türkiye, her meselesini olduğu gibi Suriye'deki sorunu da kendi imkanlarıyla çözecek iradeye ve kapasiteye sahiptir. Böyle günler, aynı zamanda gerçek dostların ve sinsi düşmanların ayırt edildiği dönemlerdir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, bu ayrımı daha da netleştirecektir.

"SURİYE'DE NE İŞİMİZ VAR YAYGARASI BASIYORLAR"

Suriye'de oynanan oyunu milletimizle birlikte gördük, teşhis ettik ve karşı hamlemizi yaptık. Bu millet, 15 Temmuz'da niye sokağa çıkmışsa bugün de Türkiye aynı sebeple Suriye'dedir. Bu millet, PKK'nın ve DEAŞ'ın saldırılarına karşı nasıl göğsünü siper etmişse bugün de Türkiye aynı sebeple İdlib'dedir, Suriye'nin diğer bölgelerindedir. Türkiye için Ege'deki haklarını korumak ile Libya'da başlattığımız inisiyatifle Akdeniz'deki haklarımızı müdafaa etmek arasında hiçbir fark yoktur. Ekonomik tuzaklara karşı verdiğimiz mücadele ile sınırlarımızı terör koridoruyla kuşatma girişimlerine karşı verdiğimiz mücadele aynıdır.

Suriye meselesinde, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmak, ülkemizin mücadelesine zarar vermek, düşmanlarımızı sevindirmek için aleni veya örtük şekilde yürütülen faaliyetleri sizler de takip ediyorsunuzdur. Kimsenin 'Suriye'de Rusya'nın ne işi var, Amerika'nın ne işi var, İran'ın en işi var, Fransa'nın ne işi var' dediğini duydunuz mu? Duymadık. Ama iş Türkiye'ye gelince, hemen 'Suriye'de ne işimiz var' yaygarasını basıyorlar. Kimler olduğunu biliyorsunuz."

KILIÇDAROĞLU'NA ŞEHİT TEPKİSİ

Bu ülkede maalesef 'Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar' diyebilecek derecede alçalabilen ve maalesef şu anda CHP milletvekili sıfatıyla Meclis'te yer alabilen kişiler var. Aynı kişi, 'Bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım' diyerek, ülkemizin yürüttüğü mücadeledeki safını yıllarca önce belli etmişti. 'Esed ülkesini savunuyor' diyebilecek bir noktaya savrulan CHP Genel Başkanı'nın 'Söz veriyorum, biz gelirsek şehitler tepesi boş kalacak' ifadesi de bu zihniyetin bir yansımasıdır.

Bu kişinin şehitlik kavramı ve şehitler tepesinin ne anlama geldiğini bilmediğini ümit ediyoruz. Çünkü bilmeden söylüyorsa, en fazla cehaletini sergilemiş olur. Fakat, şehitliğin ne olduğunu, şehitler tepesinin neyi ifade ettiğini bilerek bu sözü söylüyorsa, ortada gerçekten vahim bir durum var demektir.

Üç ayette ise doğrudan doğruya Allah yolunda canını feda edenleri tarif etmek üzere şüheda ifadesi yer alır. Bakara Suresi'nin 154'üncü ayetinde yer alan 'Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Zira onlar diridir fakat siz hissedemezsiniz'. Bu emri ilahi, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde şehadetin anlamını bizlere gösteriyor. Bu konuda Peygamber Efendimizin hadislerinde, şehidin bütün günahlarının affedileceği, kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği, cennete ilk girenlerden olacağı gibi müjdeler de vardır.

"GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK NE DİYORDU?"

Tabii 15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken, darbecilerin açtığı yoldan tankların arasından gittiği bir evde, kahvesini yudumlayıp televizyon seyreden birine bunları anlatmak elbette zordur. Ama şimdi ben burada bir şey daha söylüyorum; Bay Kemal sen kendi partinin geçmişini dahi bilmiyorsun. İki de bir 'Bu partinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk' diyorsun. Şimdi sana sesleniyorum; Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale'de askerlerimize ne diyordu? 'Ben sizlere ölmeyi emrediyorum' diyordu...

Bay Kemal, sen, partinin geçmişinden bile bihabersin. Biz bu şehitleri Bedir'de, Uhud'da, Huneyn'de, Hendek'te, Selçuklu'da, Osmanlı'da, Cumhuriyet döneminde, Çanakkale'de verdik. Bundan sonra da vermeye devam edeceğiz Bay Kemal, ama sen şehadeti bilmezsin, sen şehitliği bilmezsin. Bunu anlaman da mümkün değil. Çünkü sende o iman, o inanç yok. Bak rahmetli Arif Nihat Asya ne diyor 'Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor Şiiri'nde? Nasıl o duyguları dile getiriyor? Şehitler tepesinin niçin boş kalmayacağını anlatmak onun için pek mümkün değil. Şimdi burada, bu anlamlı şiiri bir kez daha tekrarlayalım ki nasır tutmuş yürekler titresin, milletimizin kalbi ferahlasın, şehitlerimizin ruhları şad olsun."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN