Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutukluluğu sürüyor. “PKK/KCK üyeliği” iddiasıyla yargılanan Özer, suçlamaları reddetti. Mahkeme, tutukluluk halinin devamına kararı verdi. Özer, "Barış için çalıştım, kayyum için yargılanıyorum. Ben, Esenyurt Belediyesine kayyum atayabilmeleri için buradayım." dedi.
Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davada, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluk halinin devamına hükmetti. Suçlamaları reddeden Özer, hayatını barışa ve bilime adadığını vurguladı. Duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birçok milletvekili katıldı.
Ahmet Özer, tanıkların söylediklerinin yalan ve iftira olduğunu savunarak, bunları reddettiğini ifade etti.
Sanık avukatları, Özer hakkındaki tüm iddiaları reddederek, tahliye talebinde bulundu.
Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Özer'in tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi.
“BEN BARIŞIN ADAMIYIM, TERÖRLE YAN YANA GETİRİLMEM UTANÇ VERİCİ”
Özer, duruşmada yaptığı savunmada, yıllarını etnik sosyoloji ve çatışma çözümü çalışmalarına adadığını söyledi. “41 kitap yazmış, ulusal kanallarda görüşlerine başvurulan bir bilim insanıyım. Terörle ilişkilendirilmek onur kırıcıdır” dedi. Özer, görevinden alınmasının siyasi bir hamle olduğunu savundu: “Ben burada belediyeye kayyum atanabilsin diye bulunuyorum.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer, duruşmada hazır bulunarak Özer’e destek verdi. CHP cephesinden yapılan değerlendirmelerde, davanın siyasallaştığı ve bilim insanı kimliğiyle tanınan bir belediye başkanının susturulmak istendiği yönünde görüşler öne çıktı.
TANIK İFADELERİ VE GİZLİ TANIK BEYANLARI TARTIŞMA YARATTI
Duruşmada dinlenen tanıklar ve gizli tanık, Özer’in geçmiş yıllarda bazı isimlerle görüştüğünü iddia etti. Ancak Özer, bu iddiaların gerçekle ilgisi olmadığını, siyasi kimliğine yönelik itibarsızlaştırma çabası olduğunu belirterek, “Bir bilim insanı olarak iftiralarla yıpratılmak isteniyorum” dedi.
Özer, "Tüm çabam Türkiye'nin barış içinde yaşaması için. Tüm ulusal kanallarda fikri sorulan bir bilim insanıyım. Bugüne kadar suç işlemiş, mahkeme yüzü görmüş değilim. 41 kitap yazdım. 'Yılın belediye başkanı' gibi ödüllerin sahibiyim. Böyle bir insan terör örgütü üyesi olabilir mi? Böyle iddialarla muhatap olmak, yıllarını barışa adamış beni derinden yaralamaktadır. Yaşamım boyunca insan haklarından, demokrasiden ayrılmadım. Hiçbir terör örgütü ile bağım olmadı. İrademi hiçbir terör örgütüne teslim etmem. Esenyurt Belediye Başkanı olmasaydım bugün karşınızda olmayacaktım. Ben, Esenyurt Belediyesine kayyum atayabilmeleri için buradayım." diye konuştu.
MASAK RAPORUNA İHTİYATLI YAKLAŞIM
İddianamede yer verilen MASAK raporunda bazı para transferleri dikkat çekiyor. Ancak Özer, söz konusu işlemlerin büyük bölümünün yakın çevresiyle yaptığı rutin mali hareketler olduğunu, herhangi bir yasa dışı faaliyetle ilgisi bulunmadığını kaydetti.
İddianamede yer alan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporuna göre, Özer'in haklarında "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan işlem gören kişilere çeşitli miktarlarda para gönderdiğinin belirlendiği de kaydediliyor.
Raporda, Özer'in hesabına 29 Mart 2024'te karşı tarafı bilinmeyen ancak "efektif yatan Muhammed Sertaç Özçoban talimatla yatıran" işlem açıklamasıyla o dönemki kurla 1 milyon 289 bin 480 liralık giriş olduğu da belirtiliyor.
İddianamede, Özer'in silahlı terör örgütüyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz edecek şekilde organik bağ kurarak terör örgütü üyesi olduğu iddia edilerek, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
“GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR”
Özer, 7 aydır tutuklu bulunduğunu, hakkında hazırlanan iddianamenin “kişisel bir karalama dosyası” niteliğinde olduğunu belirtti. Tahliyesini ve beraatini talep etti. Mahkeme ise tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Ekrem İmamoğlu'nun çalışma arkadaşı olduğu için burada bulunduğunu öne süren Özer, "7 aydır tutukluyum. Adaletin bir an önce tecelli etmesini bekliyoruz. Geç gelen adalet adaletsizliktir. İçeride olduğum için üzülüyorum çünkü dışarda olsaydım barış sürecine en büyük katkıları ben yapacaktım zira benim uzmanlık alanımdır. Ben içerdeyim ama benim barış üzerine yaptığım çalışmalarım dışarıda vücut buluyor." ifadelerini kullandı.
Özer, bir toplumun hukuk ve adalet olmadan ayakta duramayacağını belirterek, lehine olan hiçbir delilin dosyaya konulmadığını iddia etti. Gece yarısı evi basılarak gözaltına alındığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savunan Özer, "Bana ne kollukta ne de savcılıkta sorulmayan gizli tanık icat edildi." dedi.
Özer, tek kişilik iddianamenin 4 ayda hazırlandığını, duruşma gününün de 3 ay sonrasına verildiğini, 7 aydır içeride olduğunu söyleyerek, davanın siyasi bir dava olduğunu ileri sürdü.