Popüler yarışma programı Survivor All Star, final bölümüyle bu kez bir üniversite kampüsünde seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Satışa sunulan biletlerle birlikte, finalin Boğaziçi Üniversitesi’nin Beykoz’daki Anadolu Hisarı Kampüsü'nde düzenleneceği kesinleşti. Ancak bu gelişme, üniversite kamuoyunda ciddi bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Etkinliğin tarihleri, Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik takvimiyle çakışıyor. 11–13 Haziran tarihlerinde, kampüste mazeret sınavları ve Yabancı Diller Yüksekokulu İngilizce Yeterlilik Sınavı yapılacak. Öğrenciler hâlâ kampüste kalırken, yurtlar da yaz dönemi için açık tutulmaya devam ediyor. Akademisyenler, kampüsün bir eğlence programına ev sahipliği yapacak şekilde tahsis edilmesini kurumsal öncelikler açısından sorguluyor.

“BİR ÜNİVERSİTENİN BİLET SATAN BİR KURUMA DÖNÜŞMESİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ”
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi T24'e konuşan Prof. Dr. Mine Eder, kararı eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“Bunlar üniversiteyi nasıl ticarileştireceklerini bilemediler, artık yeni bir zirve bu. Fazla para kazanmak adına üniversitenin itibarı riske atılıyor. Çok titiz bir kurumsal gelenekten, şu an reklamlarda görünen, eğlence programlarına mekân sağlayan bir yapıya evrildik.”
Eder, yaşanan gelişmenin kendisi için sürpriz olmadığını da belirtti. Üniversitenin yönetsel çizgisindeki dönüşümün, bu tür kararların alt yapısını çok önceden oluşturduğunu ifade etti.
“Final sınavları bitmiş olabilir ama kampüs hâlâ aktif. Yaz okulu başlıyor, yurtlar açık, sınavlar sürüyor. Dolayısıyla öğrenciler hâlâ burada. Böyle bir etkinliğin, üniversitenin temel işlevlerinin üzerinde tutulması kabul edilemez.”
“TİCARİLEŞMENİN SİMGESİ HÂLİNE GELDİ”
Etkinliğe yönelik eleştiriler sadece kampüs takvimine değil, üniversitenin işlevine dair daha geniş bir çerçeveden yükseliyor. Akademisyenler, Boğaziçi Üniversitesi’nin kamusal, bilimsel ve bağımsız karakterinden uzaklaştırılarak, giderek ticari bir platforma dönüştürülmesinden endişe duyuyor.
Kararın, öğrencilerin eğitim sürecine doğrudan bir engel teşkil etmese bile, üniversitenin kamuya olan sorumluluğu ve akademik kimliği açısından "sembolik bir kırılma" yarattığı ifade ediliyor.
