6.2 ile yeniden kendini hatırlatan depremde yaşanan panik ve kaos İstanbul’un çaresizliğini bir kez daha ortaya koydu. Beklenen depremle ilgili senaryolar havada uçuşurken şu sorular cevapsız kaldı: Depremin saatini, dakikasını bilsek ne değişecek? Gerçek anlamda dönüşüm ne zaman tamamlanacak? Şehrin imara kapanması, göçün önlenmesi için adım atılacak mı?
MERVE ŞİŞMAN
Silivri depremi İstanbul’un olası bir afette kaos yaşayacağını gösterdi. Gölcük’ten bu yana alınan tedbirlerin kağıt üstünde kaldığı kentte olası felakette tahliye yolları ve sokakların elverişsiz olduğu görüldü. Saatler içinde trafiğin felç olduğu metropolde hava, deniz, kara ve demir yolu üzerinden planlanan tahliyeyi şehrin fiziki durumunun imkansızlaştırdığı belirtildi. Yetkililerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini gösteren tabloya ‘Deprem saatini bilsek de kaçış imkansız’ tepkisi yükseldi.
KUSURSUZ PLANLAR MASADA KALDI
İstanbul'daki olası bir depremin ülkenin tamamında kriz yaratacağı konusunda tüm uzmanlar hemfikir. Yapı stokunun sorunlu olduğu bilinen 16 milyonluk şehirde Bakan Kurum 1,5 milyon binanın riskli olduğunu açıkladı. Masadaki ‘kusursuz’ planların merkezi ve yerel yönetimler ile diğer ilgili kurumların ortak çalışmasıyla hayata geçirilmesi beklenirken özellikle kentsel dönüşüm konusunda vatandaşın müteahhitle baş başa bırakılması yeni sorunlara yol açtı. Denetim problemleri çürük binaların yine çürük şekilde ‘dönüşmesi’ sorununu yarattı.
BU ÖNLEMLER NE ZAMAN HAYATA GEÇECEK?
Afet anında ne yapacağını bilemeyen vatandaş yorganını, battaniyesini alıp okul bahçelerine ve parklara sığındı. Beklenen İstanbul depreminin ne zaman olacağı tartışılırken kamuoyundan "Depremin saatini, tarihini bilsek ne değişecek?" çığlığı yükseldi. Umanların "Sanayi Marmara'nın dışına taşınmalı. Tersine göç teşvik edilmeli. Yapı stoku devlet eliyle dirençli hale getirilmeli. İstanbul imara kapatılmalı. Acil çıkış yolları boş kalmalı. İtfaiye sistemleri dar sokaklara uygun hale getirilmeli" önerilerinin ne zaman hayata geçirileceği soruldu.
ÇADIRLARDA DEPREM NÖBETİ
Artçı sarsıntıların devam ettiği İstanbul’da riskli olduğunu düşündükleri evlerine girmeye korkan vatandaşların bulabildikleri boş alanlara kurdukları çadırlardaki deprem nöbeti devam ediyor.
YEŞİL VE TOPLANMA ALANI YOK, YOLLAR VE SOKAKLAR DAR, TAHLİYE PLANI KAĞIT ÜSTÜNDE
DEPREM SAATİNİ BİLSEK DE İSTANBUL’DAN ÇIKIŞ ÇOK ZOR: Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında yaşanan 6.2’lik deprem felaketin 16 milyonu aşkın kişinin yaşadığı Türkiye ekonomisinin omurgası olan İstanbul’un kapısında olduğunu bir kez daha gösterdi. Trafiğin dakikalar içinde felç olduğu telefon sisteminin kilitlendiği kentte kısa sürede yaşanan kaos, Türkiye’nin en büyük metropolünün depreme hiç bir şekilde hazırlıklı olmadığını ortaya koydu. Buna neden olan faktörleri ise ya son günlerde ya da 6 Şubat Maraş depremlerinden sonra uzmanlar sıraladı. İstanbul’un depreme hazır hale getirilmesinin sadece belediyeler veya sadece merkezi hükümet eliyle yapılacak bir şey olmadığını tepyekûn bir çalışma gerektiğini defalarca açıkladı. Silivri depremi uzmanların yıllardır açıkladığı veya talep ettiği tedbirlerin ya alınmadığını yada alınıp kağıt üstünde kaldığını da ortaya koydu.
TOPLANMA ALANLARI İMARA AÇILDI
6.2’lik sarsıntı sonrası sokağa çıkan vatandaşlar bulundukları bölgede toplanma alanı bulamadı. Mahalle içindeki küçücük parklara yaşanan akın ise izdiham seviyesinde kalabalık oluşturdu. Yaşananlar İstanbul için 1999 depreminden sonra ayrılan toplanma alanlarını tekrar gündeme getirdi. Zira o dönem İstanbul’da 470 toplanma alanı belirlenmişti. Ancak bu alanlar zamanla ranta feda edildi. İmara açıldı veya kamu binaları için tahsis edildi. Gelinen noktada sadece 77 tane toplanma alanı kaldı. TMMOB’a göre Zincirlikuyu, Bayrampaşa, Beşiktaş ve Kartal gibi merkezi bölgelerdeki toplanma alanlarının büyük kısmı artık alışveriş merkezleri, gökdelenler ve kamu binalarıyla kaplı. Uzmanlar bu alanların da mahalle aralarında kalanların çok küçük diğer alanların ise yerleşim alanları dışında kaldığını söylüyor.
İstanbul Planlama Ajansı’na göre İstanbul’daki 133 alışveriş merkezinden 95’i geçmişte toplanma alanı olarak belirlenen araziler üzerine inşa edildi. Ancak AFAD İstanbul’da üç bin toplanma alanı olduğunu söylüyor. Uzmanlar ise bu rakamın gerçeği yansıtmadığını hazırlığın sadece kağıt üzerinde olduğu görüşünde.
KİŞİ BAŞI YEŞİL ALAN 1.29 METRE KARE
İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı ilçelere göre büyük farklılık gösteriyor. AFAD’a göre bu rakam ortalama 1.29 metrekare. Ancak uzmanlar, afetler için en az 3 ila 5 metrekarelik alan gerektiğine dikkat çekiyor. Yapılaşmanın yoğun olduğu Bahçelievler’de kişi başına döşen yeşil alan 0.18 metreyken, zemini en kötü olarak açıklanan Avcılar’da bu rakam 0.42 metre kare. Kartal’da 038, Bağcılarda 0.53 metrekare.
ŞOK SONRASI İÇİN YAŞAM ALANI OLMALI
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Nusret Suna ise İstanbul’un afet planlarının yetersiz olduğu görüşünde. ‘Rant, insan canının önünde geçti’ diyen Suna’ya göre sadece toplanma değil, barınma alanı da lazım. Mevcut toplanma alanlarının yalnızca ilk şok anına yönelik olduğunu, barınmaya uygun alanların eksikliğinin büyük bir risk oluşturduğunu anlattı. Toplanma alanlarının bir apartmanın yanındaki boşluk ya da bir okul bahçesi kadar küçük olduğunu ifade eden Suna, bunların yalnızca kısa süreli buluşma noktaları olduğunu, barınma ihtiyacını karşılamadığını aktardı. Suna “İstanbul’da barınma amaçlı toplanma yerleri şehrin 30 kilometre uzağında. Bu alanlara ulaşmak mümkün değil. Maraş depreminde de gördük. Binalar yollara yıkıldı. İnsanlar buralara ulaşamazlar. Ancak İstanbul’da şehir içi barınma alanları kalmadı” dedi.
DAR SOKAKLAR İSTANBUL’U YAKACAK
Hatay’da, apartman yıkıntılarının sokak aralarını kapattığı görüntüler hâlâ hafızalardayken İstanbul’daki sokakların durumunu Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. H. Serdar Akyüz şöyle aktarıyor: “Her ne kadar olası Marmara depreminde, Marmara Denizi çevresindeki tüm iller etkilenecekse de en büyük yıkım ve can kaybının, nüfus yoğunluğu ve plansız yapılaşma nedeniyle İstanbul’da olacağı açık. Özellikle eski yerleşimlerin olduğu semtlerdeki dar sokaklar ve buradaki olası yıkımlar, hem yardım çalışmalarını aksatacak hem de çıkacak olası yangınlara müdahaleye engel olacak. Muhtemel 7.5 ve üzeri bir depremde hafif, orta, ağır ve çok ağır hasar alması beklenen bina sayısı 491 bin. Bu binada oturanların sayısı da 6.2 milyon kişi. 3 kişiden birinin depremzede olduğu bir şehirde kim kime, nasıl yardım edecek?”
TAHLİYE ALANINA NASIL ULAŞILACAK?
AFAD, büyük İstanbul depremi için tahliye planını açıkladı. 23 ortak nokta belirlendi. 7.5 büyüklüğüne kadar senaryoya göre hazırlanan tahliye planına göre tahliyeler kara, deniz, demir ve havayolu seçenekleriyle yapılacak. Tsunami tehlikesinin olduğu şehirde en büyük tahliyenin deniz yolu aracılığıyla yapılacağının açıklanması ve yıkılan Atatürk Havalimanı üzerinden ise hava yoluyla tahliyenin plana dahil edilmesi daikkat çekti. Uzmanlar tsunami tehlikesi nedeniyle denizden tahliyenin ve sarsıntıdan dolayı da havalimanlarında oluşabilecek hasar nedeniyle de havadan tahliyenin zor olacağını belirtiyor. Ayrıca şehrin dar sokakları ve aşırı parklanmadan dolayı insanların tahliye noktalarına ulaşamayacağı belirtiliyor.
İSTANBULLULAR 18 İLE GÖNDERİLECEK
AFAD, deprem sonrası geçici barınma için vatandaşların yönlendirileceği iller iki grup halinde belirledi. Buna göre İlk grup, Balıkesir, Eskişehir, Ankara, Manisa, İzmir, Afyonkarahisar, Konya, Antalya, Denizli, Samsun ve Kayseri’ye İkinci grup ise (ihtiyaç halinde devreye girecek) Adana, Gaziantep, Malatya, Trabzon, Diyarbakır, Erzurum ve Erzincan’a gönderilecek.
‘BU HALİYLE İSTANBUL’DA BÜYÜK BİR KAOS YAŞANIR’
Tedbirsizliği ve hazırlıksızlığı KARAR’a değerlendiren Türkiye Mimarlar Odası eski İstanbul Başkanı ve şehir plancısı Ayşe Mücella Yapıcı “Depremin saatini bilsek bile, bu haliyle İstanbul’da büyük bir kaos yaşanır” dedi. Yapıcı, merkezi ve yerel yönetimlerin alması gereken önlemleri sıraladı. “Tüm acil çıkış yolları boşaltılmalı, yollardaki araçlar kaldırılmalı. Bu zaten çoktan yapılmış olmalıydı. Trafik mutlaka düzenlenmeli. Deprem anında doğalgaz genel olarak kesilmeli. İtfaiye sistemleri dar sokaklara uygun hale getirilmeliydi. Bugün hala bu konuda ciddi bir eksiklik var.
Deprem sırasında yangın riskine karşı elektrik sistemi yer altına taşınmalı. Çok ciddi bir iletişim altyapısı kurulmalı. Şehir hastaneleri çok uzak, deprem anında işlevsiz kalacak. İlçelerde tam teşekküllü hastane olmalı” dedi. Jeofizik Mühendisi ve Deprem Bilimi Doktoru Savaş Karabulut ise “Deprem sonrası için barınma ve müdahale için hazırlıklar yetersiz. Sosyal konutlar yapılması gerekiyor. Lojistik tesislerin hazırlanması gerekiyor. Depreme hazırlık sadece söylemde kalmamalı, somut adımlar atılmalı” ifadesini kullandı.