Ankara’nın Beypazarı ilçesinde yıllardır gönül verdiği mesleği sürdüren İbrahim Atıcı ürünlerini dükkanının önüne oturup üretiyor, turistler hayran kalıyor. Teknolojiye yenilmek üzere olan mesleklerden olan işine tutkuyla yaklaşan Atıcı, ata mesleğini yaşatmak istiyor…
Ankara’nın Beypazarı ilçesinde yarım asrı aşkın süredir semercilik yapan İbrahim Atıcı, geleneksel el işçiliğini yaşatmaya devam ediyor. Türkiye'de semercilik mesleğinin yaşayan son temsilcilerinden biri olan Atıcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan edildi.
YARIM ASIRLIK EMEKLE YAŞAYAN BİR ZANAAT
Beypazarı Kuyumcular Çarşısı’nda küçük bir dükkânda çalışan 65 yaşındaki İbrahim Atıcı, üç kuşaktır devam eden baba mesleğini sürdürüyor. Atıcı, geleneksel yöntemlerle ürettiği semerlerle sadece hayvan sahiplerine değil, Beypazarı’na gelen turistlere de hitap ediyor. Büyük semerlerin yanı sıra hediyelik minyatür semerler de dikkat çekiyor.
İbrahim Atıcı, geçmişte Beypazarı’nda 11 semerci dükkânı bulunduğunu, yılda 600’e yakın semer üretildiğini belirtiyor. Ancak günümüzde hayvan kullanımının azalması nedeniyle bu sayı yılda 60’a kadar düştü. Atıcı, “Semercilik bitmiştir ama ben mesleği bırakmadım,” diyerek geleneğe olan bağlılığını dile getiriyor.
“YAŞAYAN İNSAN HAZİNELERİ” ÖDÜLÜNÜN SAHİBİ
Türkiye’nin kültürel mirasını yaşatan ustalara verilen “Yaşayan İnsan Hazineleri” ödülü bu yıl İbrahim Atıcı’ya layık görüldü. Atıcı, “Cumhurbaşkanımıza bu mesleği yaşatacağımıza dair söz verdik. O da gereken her desteği verdi,” sözleriyle bu özel unvanın anlamını vurguladı.
ZOR AMA DEĞERLİ BİR EL SANATI
Bir semerin yapımı 1 gün sürüyor. Keçe, tahta ve çividen oluşan yapının ustalıkla şekillendirilmesi hem sabır hem de maharet istiyor. Atıcı, bir semerin 3 bin TL’ye satıldığını, ancak malzeme ve işçilik giderlerinin çok yüksek olduğunu belirtiyor: “Ustanın yevmiyesi bile 3 bin lira, ama biz mesleği yaşatmak için yapıyoruz.”
ÇIRAK BULMAKTA GÜÇLÜK YAŞIYOR
Semercilik mesleği yalnızca emekle değil, aynı zamanda gelecek kuşaklara aktarılabilecek çıraklarla yaşatılabiliyor. Ancak Atıcı, günümüzde mesleğe ilgi duyan genç bulmanın zor olduğunu söylüyor: “18 yaşından sonra gelen çocuk semer yapmayı öğrenemez. Biz ilkokuldan sonra babamızın yanına geldik. Çırak bulmak neredeyse imkânsız hale geldi.”
MİNYATÜR SEMERLER TURİSTLERİN GÖZDESİ
Beypazarı'na gelen yerli ve yabancı turistler, Atıcı’nın ürettiği minyatür semerleri büyük ilgiyle satın alıyor. Bu küçük ürünler hem el emeği hediyelik olarak beğeniliyor hem de geleneksel zanaatın sembolü olarak değerlendiriliyor.
İbrahim Atıcı’nın çalışmaları, geleneksel Türk el sanatları arasında yer alan semerciliğin unutulmaması adına büyük önem taşıyor. Hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem de yerel yönetimlerce desteklenen bu gibi ustalar, kültürel hafızanın canlı kalmasında önemli rol oynuyor.
