Esenyurt karakolunda 5 Haziran'ı 6 Haziran'a bağlayan gece hayatını kaybeden özel güvenlik şirketinde amir olarak çalışan Birol Yıldırım'a ait yeni görüntüler ortaya çıktı. Görüntülerde bir polisin Yıldırım'ın üzerine atladığı, karakoldan çıkmak isteyen Yıldırım'a izin verilmediği ve zorla içeri sokulduğu görülüyor. Öte yandan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı ise olay mahallinde bulunan kişilerin ifadelerine başvurulduğunu açıklamıştı.
Özel bir güvenlik şirketinde amir olarak çalışan 42 yaşındaki Birol Yıldırım'ın mesai arkadaşı B.U.’nun bir polis memuruyla tartışıp gözaltına alınması üzerine 5 Haziran gecesi gittiği Esenyurt karakolunda gerçekleşen ölümüne ilişkin yeni bir video ortaya çıktı.
BİR POLİS YILDIRIM'IN ÜZERİNE ATLIYOR VE...
Diken'den Canan Coşkun'un ulaştığı ve saatlerin 23.22'yi gösterdiği videoda, Birol Yıldırım’ın karakoldan çıkmak üzereyken arkasındaki bir polise döndüğü görülüyor. Bu sırada yüzünü döndüğü polis Yıldırım’ın üzerine atlayarak onu tokatlıyor ve itmeye başlıyor. Yıldırım, karakolun nizamiyesinden dışarı çıkmaya çalışıyor ancak başka bir polis onu yaka paça içeri çekiyor ve çıkmasına izin vermiyor. Yıldırım’ın içeride başına neler geldiğini bilinmiyor ancak polisler başka bir polisi Yıldırım’ın konulduğu yerden uzaklaştırmaya çalışıyor. Kısa bir süre sonra da Yıldırım’ın tekrar karakolun içerisine götürüldüğü görülüyor.
BİNADAN ÇIKMAYA ÇALIŞMIŞ AMA İZİN VERİLMEMİŞ
Diken'in yayınladığı ilk görüntülerde Birol Yıldırım’ın saat 23:16’da karakola girdiği görülüyordu. Yeni görüntülerle birlikte Yıldırım’ın karakola girdikten kısa bir süre sonra 23:22’de binadan çıkmaya çalıştığı anlaşılıyor. Çıkmasına izin verilmeyen Yıldırım, tekrar bina içine alınıyor. 23:26’da karakoldan çıkarken yedi sekiz polis tarafından durdurularak zorla tekrar içeri alınıyor. Bu görüntülerde dört polisin Yıldırım’ın yakasına yapıştığı, tartakladığı, aralarından birinin tekme attığı açıkça görülüyordu.
BAŞSAVCILIK'TAN AÇIKLAMA
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı da konuya ilişkin açıklama yapmıştı. Açıklamada soruşturma kapsamında polis merkezinde görevli polis, bekçi ve sivil vatandaşlar olmak üzere olay mahallinde bulunan kişilerin ifadelerine başvurulduğu belirtilmişti.
DEVA PARTİSİ: ETKİN ŞEKİLDE SORUŞTURULMALIDIR
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu da konuya ilişkin yaptığı yazılı basın açıklamasında, "Polisin orantısız güç kullanımı ve işkence iddiaları etkin şekilde soruşturulmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Açıklamada şunlara yer verildi:
“Birol Yıldırım’ın ters kelepçeli olarak 25 dakika boyunca polisler tarafından dövüldüğü” iddia edilmektedir.
Soruşturma kapsamında tanık olarak beyanda bulunan Birol Yıldırım’ın mesai arkadaşının oğlu, “babası ile birlikte kendilerinin de polisler tarafından dövüldüğünü, muayene olmaksızın “darp yoktur” raporu düzenlendiğini, Birol Yıldırım’ın da ters kelepçeli olarak 25 dakika boyunca polisler tarafından dövüldüğünü, Birol Yıldırım’ın “Şekerim var, kalp hastalığım var.” demesine rağmen polislerin dövmeye devam ettiğini, dövüldüğü sırada yere düştüğünü” beyan etmiştir. Birol Yıldırım’ın mesai arkadaşı da aynı doğrultuda beyanlarda bulunmuş, karakola gelen sağlık ekibinin de hemen içeri alınmadığını ve bir süre bekletildiğini belirtmiştir.
"DOĞAL ÖLÜM DEĞİL"
Tanık beyanları gerekse de Birol Yıldırım’ın darp edildiği ana dair medyaya yansıyan görüntüler, ölüm nedeninin nefes darlığı şeklinde bir doğal ölüm olmadığını göstermektedir.
Olay sonrası İstanbul Valiliği, Birol Yıldırım’ın nefes darlığı nedeniyle karakolda beklediği esnada hayatını kaybettiğini açıklamıştır. Ancak, gerek tanık beyanları gerekse de Birol Yıldırım’ın darp edildiği ana dair medyaya yansıyan görüntüler, ölüm nedeninin nefes darlığı şeklinde bir doğal ölüm olmadığını göstermektedir. Olay sonrasında yapılan keşif işleminde, Birol Yıldırım’ın kıyafetlerinin ve cenazesinin bulunduğu mutfağın ıslak olması da delillerin karartıldığı şüphesine neden olmaktadır. Ayrıca Birol Yıldırım’ın nezarethane yerine neden mutfakta tutulduğu da olağan akışa aykırıdır ve açıklanmaya muhtaçtır.
"POLİSLERİN GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI GEREKMEKTEDİR"
Soruşturmanın selameti için karakolda bulunan polislerin görevden uzaklaştırılmaları gerekmektedir.
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmanın titizlikle yürütüldüğü açıklansa da olay anında karakolda bulunan polislerin tanık yerine şüpheli olarak ifadelerin alınması, soruşturmanın selameti için görevden uzaklaştırılmaları ve olayın tam olarak aydınlığa kavuşması amacıyla disiplin süreçlerinin de bir an önce başlatılması gerekmektedir. Öte yandan Birol Yıldırım’ın Adli Tıp Raporu’nun bir an önce hazırlanması oldukça önemlidir.
Polislerin orantısız güç kullanımı muhakkak ki İçişleri Bakanı’nın şiddete teşvik eden söylem ve uygulamalarının doğal bir sonucudur.
Ülkemizde artan bir biçimde polislerin orantısız güç kullanımına ve usulüne uygun olarak gözaltı sürecini yürütmemesine dair pek çok haber kamuoyuna yansımakta, buna dair görüntüler de medyaya yansımaktadır. Bu durum muhakkak ki İçişleri Bakanı’nın şiddete teşvik eden söylem ve uygulamalarının doğal bir sonucudur.
"İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS POLİTİKASINA DÖNÜLMELİ"
İşkence ve kötü muamele yasağına sıfır tolerans politikasına derhal dönülmelidir.
Bu minvalde, artan orantısız güç kullanımının önüne geçilmesi hem cezai hem de idari süreçlerin etkin ve hızlı bir şekilde işletilmesi gerekmekte, benimsenen cezasızlık politikasına son verilerek işkence ve kötü muamele yasağına sıfır tolerans politikasına derhal dönülmelidir. Ayrıca işkence ve kötü muamele yasağına aykırılık halinde faillere caydırıcı yaptırımlar uygulanması insan haklarına saygılı bir devletin en asgari gereğidir."
NE OLMUŞTU?
Özel bir güvenlik şirketinde amir olarak çalışan 42 yaşındaki Birol Yıldırım, mesai arkadaşı B.U.’nun bir polis memuruyla tartışıp gözaltına alınması üzerine 5 Haziran’da saat 22:30 sıralarında Esenyurt karakoluna gitti. Bilgi almak isteyince rütbeli bir memurun, “Bu arkadaşı da alın içeri” talimatıyla saat 23:30 sıralarında gözaltına alındı. Dahası yönetmeliğe aykırı olarak doktor kontrolü için hastaneye sevk edilmedi.
Gözaltı haberini alan iki mesai arkadaşı saat 00:00 sıralarında karakola gidip Yıldırım’ı görmek istedi ancak polisler sorularını yanıtsız bıraktı.
Tanık anlatımlarına göre gece saat 01:00 sıralarında sivil kıyafetli bir kadın, “Nabzı yok” diye bağırdı. 15 dakika sonra karakola ambulans geldi. Ambulans 45 dakika kadar karakolda kaldı. Sağlık görevlilerinden birinin, “Ex olmuş” (ölmüş) dediği duyuldu. Ambulans, Yıldırım’ı almadan karakoldan ayrıldı. Bir polis memuru karakoldan dışarı çıkarak, “Birol Yıldırım’ı tanıyan var mı? Kendisi polise şiddet uyguladı” diye bağırdı. Tanıkların “Evet” demesine rağmen Yıldırım kendilerine gösterilmedi.
03:00 sıralarında savcı karakola geldi. Kısa bir süre sonra bir polis karakoldan dışarı çıkarak tanıklara, “Birol Yıldırım vefat etti. Başınız sağ olsun” dedi.
Valilik ve emniyetten yapılan açıklamada Yıldırım’ın ‘bekletildiği sırada fenalaştığı’ öne sürüldü.
Oysa Yıldırım’ın cenazesi yakınlarına teslim edildiğinde, burnu darp nedeniyle göçmüş ve kan akıyordu. Aynı şekilde kulaklarından ve gözünden de kan geliyordu.
Polis tutanağına göre Yıldırım nezarethane yerine mutfakta tutuldu ve saat 00:10 sıralarında ölü bulundu; bulunduğunda giysileri ıslaktı, yer de öyle. Su koridora kadar taşmıştı.
Savcının hazırladığı olay yeri keşif ve görgü tutanağına göre polisler, Yıldırım’ın öldüğü bilgisini savcıya gece saat 01:36’da verdi ancak savcı karakola saat 03:00’te gitti.
Soruşturma kapsamında savcılık henüz polislerin ifadesini almadı. Ancak 32 polisin emniyet ifadesi ölümün gerçekleştiği karakolda ‘tanık’ sıfatıyla alındı. İfade veren komiser İ.A.S., Yıldırım’a kendisine ve görevlilere zarar vermemesi için ters kelepçe takıldığını öne sürdü. Şüpheli polislerin hiçbiri görevden alınmadı.
Yıldırım’ın karakola yanına gittiği mesai arkadaşı B.U. ile oğlu A.U. ifadelerinde Yıldırım’ın 11 polis tarafından dövülerek öldürüldüğünü söylemişti.
