Yeni bir bilimsel araştırma, Türkiye'deki aktif fay hatlarının risk haritasını güncelledi.
Ülke genelindeki diri fay sayısı 485 olarak belirlenirken, bu faylardan 30'unun 'sismik boşluk' niteliğinde olduğu ve yakın gelecekte deprem üretme potansiyeli taşıdığı açıklandı.
Bu durum, Türkiye deprem riski açısından yeni önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyor.
Deprem Master Planı kapsamında yürütülen bu çalışma, özellikle fay sakınım bandı uygulamalarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
TÜRKİYE'NİN DİRİ FAY HARİTASI GÜNCELLENDİ
Gazete Oksijen'de yer alan habere göre, Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir liderliğinde yürütülen Türkiye İçin Deprem Master Planı Standartlarını Belirleme Projesi (TÜRDEMAP), Türkiye'nin deprem tehlikesi senaryolarını yeniden şekillendiriyor.
2023 yılında başlayan ve iki yıldır süren bu kapsamlı çalışma, ülkenin diri fay envanterini detaylı bir şekilde inceledi.
Proje kapsamında yapılan son tespitlere göre, Türkiye'deki 485 diri faydan 30'u, sismik boşluk olarak nitelendirilen ve uzun süredir deprem üretmemiş, ancak her an aktifleşebilecek potansiyele sahip faylar olarak belirlendi.
Bu, deprem bölgeleri açısından yeni bir bakış açısı sunuyor.

SİSMİK BOŞLUK NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?
Prof. Dr. Hasan Sözbilir'in açıklamalarına göre, sismik boşluk, bir fayın uzun süredir kaymamış, hareketsiz duran ve deprem üretmemiş bir bölümünü ifade ediyor.
Bu tür faylar, zamanla büyük miktarda stres biriktiren faylar olarak biliniyor ve biriken bu enerjinin ani bir hareketle boşalması durumunda yıkıcı depremler meydana gelebiliyor.
Geçmişte yapılan çalışmalara değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 1992'de 150 diri fay, 1996'da ise 15 sismik boşluk tespit edildiğini, 2011'de diri fay sayısının 485'e yükseldiğini belirtti.
TÜRDEMAP projesiyle ise bu 485 faydan 30'unun yüksek deprem riski taşıyan sismik boşluklar olarak belirlenmesi, depreme dayanıklı yapılar ve kentsel dönüşüm konularında atılması gereken adımları daha da acil hale getiriyor.
30 FAY TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR YANINA DAĞILDI
Belirlenen 30 sismik boşluk niteliğindeki fay hattı, Türkiye'nin farklı coğrafi bölgelerine yayılmış durumda.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, her fayın kendine özgü bir deprem tekrarlama periyodu olduğunu vurguladı.
Ancak tespit edilen bu 30 fayın son deprem üretme zamanları ile beklenen tekrarlama aralıkları arasındaki farkın kapandığı, hatta bazı durumlarda bu sürenin aşıldığı belirtiliyor.
Ayrıca, bu faylar üzerinde uzun süredir deprem yoğunluğu olmaması da onların her an aktifleşebileceği sinyallerini güçlendiriyor.
Bu durum, Türkiye'nin depremselliği ve deprem senaryoları üzerinde yeni çalışmaların yapılmasını gerektiriyor.

RİSK AZALTMA ÇALIŞMALARINDA ÖNCELİK BU FAYLARDA OLMALI
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, afet riski azaltma çalışmalarında öncelikle bu 30 fayın dikkate alınması gerektiğini belirtti.
Bu bağlamda, fay sakınım bandı metodunun uygulanması hayati önem taşıyor.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, bu metotla belirli bir bant üzerinde yapılaşmaya gidilmemesinin kritik olduğunu vurguladı.
İlk adım olarak, fayların 1/1000 ölçekli imar haritalarına işlenmesi ve hendekler açılarak fayların tam genişliklerinin ölçülmesi gerektiği ifade edildi.
Ölçülen bu genişliğe güvenlik mesafesi eklenerek fay sakınım bandı çizilmesi ve kentsel dönüşüm çalışmalarının bu analizler ışığında yapılması gerektiği üzerinde duruldu.

