Tehlikeli boyuttaki müsilaj hakkında uzmanlar uyardı: Marmara feryat ediyor

Artık uzaydan da görülen ve Marmara Denizi'ni saran müsilajla ilgili açıklamada bulunan uzmanlar acilen önlem alınması gerektiğini belirtti. Deniz biyoloğu Gökalp, "Böyle giderse Marmara Bölgesi'ni kapatmak zorunda kalacağız" dedi.

Marmara Denizi aylardır balıkçıların 'deniz salyası' da dediği müsilaj sorunuyla boğuşuyor. Uzaydan da görülen denizin üzerini kaplayan yapışkan beyaz yapının denizin altına inmesi ise tehlikeyi artırıyor. Canlı yaşamını büyük ölçüde tehdit eden müsilaj hakkında uzmanlardan dikkat çeken uyarılar geliyor.

Marmara Denizi'nde daha önce de görülen müsilajın denizi aylardır yoğun şekilde etkisi altına alması endişe yaratıyor. Bu zamana kadar açıklama yapan uzmanlar sorunun bu kadar yoğun olarak kendini göstermesinde birincil sebep olarak 'atık'lara işaret ediyor.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp "Marmara feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

2-002.jpg

'ELİMİZDE FENERLER OLDUĞU HALDE ÖNÜMÜZÜ GÖREMEDİK'

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi'nden Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini söylüyor.

Prof. Sarı müsilajı "Denizdeki biyolojik üretimin başlangıcını, ilk basamağını teşkil eden fitoplankton dediğimiz mikro alglerin, yani mikroskobik bitkiciklerin aşırı çoğalması sonucu, ortamda vuku bulan bazı şartlara tepki olarak bıraktıkları salgıya müsilaj diyoruz" şeklinde açıkladı.

"Marmara Denizi için konuşursak, ilk olarak deniz yüzeyinden 5 metre aşağıda başlıyor, 15-20 metrelere kadar gidiyor. Ancak şu anda yüzeyden başlıyor ve 30 metre derinliğe kadar iniyor" diyen Sarı, "Henüz bu sabah Marmara Denizi'ne daldım ve 12 metreden derine inemedim. Elimizde fenerlerimiz olduğu halde önümüzü göremez halde olduğumuz için 12 metreden gerdi döndük" dedi.

1-001.jpg

'ATIKLARI ARITMADAN VERMESEYDİK MÜSİLAJLA KARŞILAŞMAYACAKTIK'

Müsilajın neden oluştuğuna ilişkin konuşan Sarı, bunun üç temel tetikleyicisi olduğunu belirterek birincisinin küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi olarak açıklıyor.

İkinci tetikleyici ise Marmara'da deniz şartlarının durağanlığı olarak açıklayan Prof. Sarı, Marmara Denizi'nin orijinal yapısı nedeniyle 'astımlı bir insana' benzediğini söylüyor.

3. ve en önemli tetikleyiciyi ise kirlilik yani deniz giden atıklar olarak belirten Sarı, "Bizim bu kadar yoğun şekilde atık yükleme potansiyelimiz, Marmara Denizi'nin değişen iklim şartlarıyla beraber artık özümleme kapasitesini düşürmüş durumda" dedi.

Prof. Sarı "Eğer biz bugün Marmara Denizi'ne atıklarımızı arıtmadan vermiyor olsaydık bu müsilajla karşılaşmayacaktık" diyerek "Şu an Marmara'da hayat durdu, bunun nedeni yıllardır atıklarımızı doğrudan ya da dolaylı, ya hiç arıtmayarak ya çok az arıtarak denize vermekten kaynaklanıyor. Bu politikayı değiştirmemiz gerekiyor. Yani bir atık yönetim politikasına ihtiyacımız var ve yeni politika iklimdeki değişikliği de dikkate almak zorunda" açıklamasında bulundu.

Prof. Sarı dört hafta önce Bandırma sahillerinde her türden binlerce balığın müsilaj nedeniyle öldüğünü belirtti.

'ATIKLARIMIZ NEDEN DENİZE GİDİYOR?'

Gökalp de "Müsilaj bakterilerin, zararlı canlıların barınması için ortam yaratıyor. Aylar boyunca bu alan içerisinde kalabildikleri için denizin zenginliğini yaratan diğer canlılar hasta olabiliyorlar. Müsilaj bitti diyelim, ama bir sene kalan bir bakteri diğer tarafa yayıldığı zaman farklı habitatı, canlıları hasta edebilir. Bu da ekosistemin dayanma gücünü yavaş yavaş yıkmaya başlıyor" dedi.

Nüfus artışına dikkat çeken Gökalp "Biz 50'lerden 60'lardan sonra gelişen şehirlerle beraber Marmara'nın etrafına 25 milyon kişiye ulaştık. Atıkları bilfiil denize gidiyor. Türkiye sanayisinin yarısına yakını burada. Santraller burada. Bizim şunu sormamız lazım; atıklarımız neden denize gidiyor?" diye konuştu.

1-002.jpg

'BÖYLE GİDERSE MARMARA BÖLGESİ'Nİ KAPATMAK ZORUNDA KALACAĞIZ'

Meydana gelen sorunun ekonomik etkilerinin de olacağını belirten uzmanlar yaklaşan tehlikeye dikkat çekiyor.

Prof. Sarı sırasıyla turizmin, Marmara'dan geçen ve deniz suyunu soğutma suyu olarak kullanan, sistemleri müsilajı temizleyemeyen gemilerin ve son olarak da endüstrinin etkileneceğini anlattı ve "Ne gemilerin, ne de enerji santralleri de dahil sanayinin sistemleri müsilajlı suyu kullanmaya uygun değil" dedi.

Gökalp de böyle giderse ileride Marmara bölgesinde yaşamanın imkansız hale gelebileceğini belirterek "25 milyon buradan taşınmak zorunda kalacak. Böyle giderse Marmara Bölgesi'ni kapatmak zorunda kalacağız. Marmara'da yaşam olmasının sebebi toprağı, suyu, bu bolluğu, bereketi. Ekosistemde bunlardan biri çökerse, Marmara foseptik çukuru olursa ki olabilir, bunun sinyallerini verdi, feryat ediyor şu anda, insan yaşamı da burada mümkün olamaz" açıklamasında bulundu.

3-001.jpg

'ACİL EYLEM PLANI HAZIRLANMALI'

Sorunun çözülmesi için ne yapılması gerektiği hakkında konuşan Sarı, Marmara Denizi çevresindeki tüm idari ve sivil yapıların bir araya gelerek iklim değişikliğini de dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası geliştirmesi gerektiğini belirterek "Acil eylem planı hazırlamalıyız ve bundan sonra tek 1 litre bile atığı arıtmadan Marmara Denizi'ne bırakmamalıyız" dedi.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp da "Atığı attığımızda sadece çökertme yapıyorsak, halının altına süpürüyorsak bunu durduramayız" dedi ve "Bunun teknolojisi var, bu atıkları arıtmamız gerekiyor. Atık hiçbir şekilde denize bırakılmamalı, keza Marmara gibi kapalı ve deniz canlılarının bu kadar yoğun olduğu bir denize kesinlikle bırakılmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

'KANAL İSTANBUL'UN MÜSİLAJA ETKİSİ NASIL OLUR?'

Gökalp Kanal İstanbul'un en büyük tehlikelerinden birinin ekosistemi değiştirerek oksijeni az alanlar oluşturma riski olduğunu vurguladı ve bunun da habitat yıkımlarına neden olabileceğine dikkat çekti.

Prof. Sarı ise Kanal İstanbul ile ilgili gerekli çevresel incelemelerin yapılmadığını vurgulayarak "Ne yazık ki Kanal İstanbul'u şu an kamplar halinde, aklımızı yitirmiş vaziyette tartışıyoruz, bilimsel temelde tartışmıyoruz. Kanal İstanbul'un müsilaj da dahil Marmara Denizi'ni nasıl etkileyeceğine dair elimizde bir model, bir veri yok.

Kanalın debisi, derinliği, Karadeniz'den gelecek su belli,... Yapmamız gereken şey bu alanda çalışan bilim insanlarının simülasyon yapması. Bu simülasyon ne diyorsa ona uyulması lazım" dedi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN