Bağımsız düşünce kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde Türkiye’deki kentleşme sürecini ele alan kapsamlı bir rapor yayımladı. "Türkiye’nin Kentleşme Raporu" başlıklı çalışmada, Türkiye’nin hızlı ve plansız kentleşme süreci, afet risk yönetimindeki eksiklikler ve sürdürülebilir şehirleşme modelleri detaylı şekilde analiz edildi. Raporda, şehirlerin yerel dinamiklere uygun çözümler sunan açık planlama anlayışıyla yeniden tasarlanması gerektiği vurgulandı.
KENTLEŞME POLİTİKALARINDAKİ EKSİKLİKLER VE RANT ODAKLI KENTSEL DÖNÜŞÜM
Rapor, Türkiye’de 1950’lerden bu yana hız kazanan kentleşme sürecinin merkeziyetçi, kısa vadeli ve rant odaklı bir anlayışla yürütüldüğünü ortaya koyuyor. Bu durumun, uzun vadeli planlama eksikliği, toplumsal katılımın sınırlı olması ve yerel dinamiklerin göz ardı edilmesi gibi temel sorunları beraberinde getirdiği belirtiliyor.
Son yıllarda yaşanan Marmara, Van ve Kahramanmaraş depremleri gibi büyük ölçekli felaketler, mevcut kentleşme politikalarının yapısal eksikliklerini gözler önüne serdi. Raporda, afetlerin ardından yaşanan altyapı çöküşleri, koordinasyonsuz kurtarma çalışmaları ve dayanıksız yapılaşmanın, merkezi ve kapalı planlama anlayışının bir sonucu olduğu vurgulandı.
AÇIK PLANLAMA MODELİ İLE ŞEHİRLERİN GELECEĞİ YENİDEN İNŞA EDİLMELİ
Rapora göre, uluslararası deneyimler, toplum katılımını merkeze alan, esnek ve dayanıklı şehir planlamalarının sürdürülebilir kentleşme için kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin de Hollanda, Japonya, Danimarka ve Kolombiya gibi ülkelerde uygulanan başarılı modellerden ilham alarak şehirlerini daha yaşanabilir hale getirmesi gerektiği belirtiliyor.
Açık planlama modeliyle şehirlerin yeniden tasarlanması için önerilen adımlar şunlar:
Toplumsal katılım mekanizmaları oluşturulmalı: Halkın kentsel planlama süreçlerine aktif katılımı sağlanarak, ihtiyaç ve önceliklerine uygun çözümler geliştirilmelidir.
Şehirler esnek ve dayanıklı yapılarla inşa edilmeli: Hızla değişen sosyal, ekonomik ve çevresel koşullara uyum sağlayabilen kentsel yapılar tasarlanmalıdır.
Sürdürülebilirlik ilkeleri benimsenmeli: Çevresel duyarlılık ve yeşil alanları koruma önceliği gözetilmelidir.
Bu ilkeler doğrultusunda geliştirilecek kentsel planlama modellerinin, Türkiye’deki şehirleri sadece fiziksel olarak değil, sosyal ve kültürel açıdan da daha yaşanabilir ve kapsayıcı hale getireceği vurgulandı.
KENTLEŞME POLİTİKALARINDA YASAL DÜZENLEMELERİN GÜNCELLENMESİ GEREKİYOR
Raporda, Türkiye’deki kentleşme süreçlerinin imar planları, kentsel dönüşüm yasaları ve büyükşehir belediyelerinin yetkileriyle şekillendirildiği ancak bu düzenlemelerin sürdürülebilirlik, toplumsal katılım ve çevre koruma ilkelerini tam anlamıyla karşılamadığı belirtiliyor.
Bu nedenle, şehirlerin geleceğini şekillendirecek politikaların şeffaf, kapsayıcı ve katılımcı bir anlayışla hazırlanması gerektiği ifade ediliyor.
"Türkiye’nin Kentleşme Raporu", depreme dayanıklı, sürdürülebilir ve halkın ihtiyaçlarına duyarlı şehirlerin inşa edilmesi için açık planlama modelinin kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu ortaya koyarak, şeffaf ve uzun vadeli bir kentleşme politikasının önemini bir kez daha vurguladı.
