Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, Van Gölü’nde suyun 30 yıl içinde yaklaşık 2 kilometre çekildiğini söyledi. Kuraklığın artık gözle görülür boyutlara ulaştığını belirten Akkuş, havza genelinde etkin su yönetimi yapılması gerektiğini, aksi halde tablonun daha da ağırlaşacağını vurguladı.
Dr. Akkuş, Türkiye’nin yarı kurak iklim kuşağında yer aldığını hatırlatarak, “Kuraklık özellikle Türkiye gibi yarı kurak ülkeler için kritik bir konu. Çünkü biz zaten yarı kurak bir coğrafyadayız. Bunun hemen bir tık altı kurak bir coğrafyaya tekabül ediyor” dedi. Anadolu’nun tarih boyunca kuraklıklarla mücadele ettiğine dikkat çeken Akkuş, şu ifadeleri kullandı:
“Anadolu her zaman uygarlıkların beşiği olarak ifade edilen bir yer ama aynı zamanda uygarlıkların mezarlığı. Çünkü tarihimizde hep büyük kuraklıklar yaşandı. Anadolu’nun tarihi aslında bir noktada kuraklıkların tarihini oluşturuyor.”
“VAN GÖLÜ’NE GİREN HER BİR DAMLA SUYA KARŞILIK, 3-4 DAMLA SU UZAKLAŞIYOR”
Van Gölü’nün bulunduğu havzanın kapalı sistem olması nedeniyle kuraklıktan doğrudan etkilendiğini belirten Dr. Akkuş, son yıllarda yağışların azalması ve sıcaklıkların artmasıyla dengenin bozulduğunu kaydetti. “Van Gölü havzası kapalı bir havza. Son yıllarda yağışlardaki inanılmaz düşüş, yaz aylarındaki sıcaklıktaki artış adeta döngüyü tersine çeviriyor” diyen Akkuş, su kaybının ciddi boyutlara ulaştığını belirtti:
“Van Gölü’ne giren her bir damla suya karşın Van Gölü’nden 3 damla 4 damla su uzaklaşmış oluyor.”
Kuraklığın sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda yönetim ve planlama meselesi olduğunu söyleyen Akkuş, 2025 yılı Şubat ayında yaşanan yağış azalmasına da dikkat çekti:
“Kuraklık bizim gerçeğimiz ve artık kuraklık herkesin gözüyle gördüğü bir boyuta ulaşıyor. Şu anda bulunduğumuz noktanın göle uzaklığı neredeyse 2 kilometre. Ama biz 1990’lı, 95’li yıllarda bu bölgeye geldiğimiz zaman buralar tamamen sularla kaplıydı. Buharlaşma hızı çok yüksek. Yağış da az olunca durum çok trajik bir hal alıyor. Şubat 2025’te yağışlar yüzde 60 azaldı.”
“KRİZİ DEĞİL RİSKİ YÖNETMEMİZ LAZIM”
Van Gölü havzasındaki su kaybının yalnızca iklimsel nedenlerle açıklanamayacağını, tarımsal faaliyetlerin de bunda payı olduğunu vurgulayan Akkuş, tarım politikalarının ve ürün tercihlerinin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti:
“Kuraklığı ortaya çıkartan farklı etmenler var. Eğer suyu etkili kullanamazsanız, eski sulama yöntemleriyle devam ederseniz, etkin bir su paylaşım sisteminiz, yönetiminiz yoksa ne kadar suyunuz olursa olsun bu kaçınılmaz bir tablodur. Krizi değil, riski yönetmemiz lazım. Şimdiden etkin tedbirler almamız lazım.”
Göl çevresindeki tarım baskısına da dikkat çeken Akkuş, “Akarsuların etrafı tamamen tarım arazilerine dönüşüyor. Havzada acil bir su yönetim planı olması lazım. Çünkü bir taraftan su kaynaklarımız azalıyor, bir taraftan tarım alanları artıyor” dedi.
“Gerekiyorsa ürün desenimizi baştan aşağıya değişmemiz gerekiyor. Suyumuz azalıyorsa çok su isteyen bitkilerin ekimini teşvik etmememiz lazım.”
Dr. Akkuş, uluslararası düzeyde de somut adımlar atılmadığını belirterek, iklim değişikliğiyle ilgili küresel müzakerelerin yetersizliğine dikkat çekti:
“Geçtiğimiz günlerdeki yapılan COP 30 zirvesinden de çok net bir sonuçlar ortaya çıkmaması hem ülkemiz için hem bölge için çok çok endişe verici bir durum.”
