‘Arz-ı Halife’ Ayasofya’dan geçiyordu

‘Arz-ı Halife’ Ayasofya’dan geçiyordu

Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi’de yayımlanan İstanbul konulu makaleler, Ahmet Apaydın ve Tunahan Kanıcı tarafından derlendi ve kitap haline getirildi. ‘Payitaht İstanbul’ adıyla çıkan yayında Piyer Loti tepesinin gerçek isminden Ayasofya’nın uzun yıllar Greenwich yerine başlangıç meridyeni kabul edilmesine kadar kentin bilinmeyen yönlerine ilişkin çarpıcı bilgiler var.

MELEK GEDİK / İSTANBUL

Keşke şehirlerin de bir kalbi olsaydı, insan kalbi gibi yansaydı...” Mısırlı şair Ahmet Şevki, hayran olduğu İstanbul’dan ayrılırken bu sözleri düşüyor seyir defterine... II. Abdülhamid döneminde İstanbul’a yaptığı ziyaretleri şiirlerle anlatan şair, aslında tüm dünyanın hayran olduğu bir kenti de tasvir eder. Bu tasvirin de yer aldığı Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi’de yayımlanan İstanbul konulu makaleler, Ahmet Apaydın ve Tunahan Kanıcı tarafından derlenerek kitap haline getirildi. ‘Payitaht İstanbul’ adıyla çıkan kitapta, üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’un bilinmeyen yönleri yer alıyor. Piyer Loti’nin geçmişinden Robert Koleji’nin kuruluş öyküsüne, Haydarpaşa’daki İngiliz mezarlığından Ayasofya’nın başlangıç meridyeni kabul edilmesine birçok konu, bu kitapta okuyucuyla buluştu. İşte onlardan öne çıkanlar...

17-10/10/asd.jpg

* Başlangıç meridyeni kabul edilmişti

Yakup Emre’nin kaleme aldığı ‘Osmanlı’nın Başlangıç Meridyeni Ayasofya’ydı’ adlı makalede İstanbul’un simgelerinden biri olan Ayasofya’ya dair şu ilginç bilgiler yer alıyor: “Tarih boyunca, meridyenlerin ilk noktası olan seçilen Başlangıç Meridyeni zamana ve ülkelere göre değişmiştir. Eski Çağ haritalarında ilk meridyenin geçtiği yer olarak Kanarya Adaları kabul edilmişken, 6’ncı yüzyılda Bağdat, İskenderiye ve Yeşil Burun Adaları başlangıç noktası olarak belirlenmişti. 1884’te baş meridyen çizgisi olarak Londra’daki Greenwich semt seçilse de Osmanlı kendi coğrafyasında Ayasofya’dan geçen meridyen çizgisini kullanmıştı. ‘Arz-ı Halife’ veya ‘Arz-ı İstanbul’ denilen meridyen uzun yıllar başlangıç meridyeni olmuş, Müslümanlar da saatlerini buraya göre ayarlamıştır. Bu uygulama Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik Kanunu’yla (1932) son bulmuş, ülke içinde de Greenwich esas alınmıştır.”

* Piyer Loti Değil İdris Köşkü Tepesi

Abdülkadir Özcan, kitaptaki ‘Piyer Loti Değil İdris Köşkü Tepesi’ adlı makalesinde Piyer Loti Tepesi’nin belki de hiç bilinmeyen hikayesini şöyle anlatıyor: “Eyüp semtinin Haliç’e nazır tepesi, Fransız yazar Piyer Loti’nin ismiyle bilinir. Ancak nice tarihi şahsiyete ev sahipliği yapan bu tepe büyük bir devlet ve ilim adamı İdrisi-i Bitlisi’ye atfen asırlarca İdris Köşkü Tepesi diye anılmış ve kayıtlara da bu şekilde geçmişti.” Birçok eserde bu bölgenin İdris Köşkü Tepesi  diye geçtiğini belirten Özcan, isim değişikliğini şu sözlerle açıklıyor: “Cumhuriyet’in ilk yıllarında Fransız edebiyatçı Piyer Loti’nin zaman zaman Eyüp sırtlarında olup Haliç’e bakan kahvehaneye gittiği malumdur. Bu edip gitti diye, asırların yadigarı İdris Köşkü’nün Piyer Loti diye adlandırılması büyük bir hata olduğu kanaatindeyiz. Loti’nin adı zaman zaman gittiği kahveye verilmiştir.”

* 5 bin İngiliz Haydarpaşa’da yatıyor

“Haydarpaşa’da Boğazları Ruslara kapamak için ölen İngiliz askerlerinin mezarları, Çanakkale’de ise Boğazları Rusya’ya açmak isteyen İngiliz askerlerinin mezarları vardır.” Araştırmacı Georges Young’ın bu sözlerini hatırlatan Önder Kaya, yazısında Haydarpaşa’daki İngiliz mezarlığını hikayesini kaleme aldı. Kadıköy Haydarpaşa’daki İngiliz mezarlığının Çanakkale’de bulunan ‘İngiliz Uluslar Mezarlık Müdürlüğü’ne bağlı olduğunu belirten Kaya, şöyle devam etti: “Günümüzde mezarlık, genel itibarı ile üç kısma ayrılıyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi binası tarafındaki kapıdan girdiğinizde karşınıza öncelikle bekçi konutu çıkıyor. Bu kısmında daha çok Kırım Savaşı sırasında hayatını kaybeden askerler yatmaktadır. Alanın bitimine doğru karşınıza çıkıveren, Kırım Savaşı’nda hayatını kaybeden İngiliz askerlerin anısına Kraliçe Victoria tarafından 1857’de diktirilen Victoria Anıtı bulunmaktadır. Kırım Savaşı sırasında ölüp de buraya gömülen asker sayısının beş bine yakın olduğu tahmin ediliyor ki bunların büyük bir kısmı açılan toplu mezarlardır.”

* Yap-boz Meydanı Beyazıt

Tunahan Kılıcı ‘Yap-Boz meydanı Beyazıt’ başlıklı makalesinde Beyazıt Meydanı’nın yaşadığı dönüşüm serüveni şu sözlerle anlatıyor: “Özellikle son yüzyılda imarcıların elinde oyuncak edilen, kör kazmaların hedefindeki Beyazıt Meydanı’nı insanı içine çeken güzel ve ferah halleri soluk fotoğraflarda ve eski hatıralarda kaldı. İstanbul, 1957’ye gelindiğinde ise şeyi görülmeyen bir imar faaliyetlerine şahit olur. Ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla yeni ve geniş yollar açmak için büyük istimlak ve imar hareketlerine girişilir. 1957’de İstanbul’un altını üstüne getiren meşhur imarcı (!) Henry Prost’un olanından hareketle girişilen faaliyetler problemi çözmek yerine daha da büyük problemlere yol açar. Bu dönemde meydanın nasıl düzenleneceğine bir türlü karar verilip verilemeyip seviyesi birkaç kez düşürülüp yükseltilir. Meydandan çok çeşitli semtlerden gelen yolların kavşak noktası haline gelen Beyazıt Meydanı’nın durumu, halk ve birçok şehircilik uzmanı tarafından tepkiyle karşılanır.”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN