Giderek artan sıcak hava dalgaları, insan vücudunda sanılandan daha derin ve kalıcı izler bırakıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) kavurucu sıcağında yaşayan Süleyman Hammudan'ın da tecrübe ettiği gibi, 45 derecenin üzerindeki sıcaklıklar, günlük hayatı kökten değiştiriyor.
Güneşin batmasıyla dışarı çıkabilen Süleyman Hammudan, "İşe giderken evden arabaya, oradan da ofise gidiyorum. Her yerde klima var, alışveriş merkezleri ikinci evimiz gibi" diyerek bu duruma nasıl uyum sağladığını anlatıyor.
Ancak bilim insanları, bu uyum çabalarının vücudun maruz kaldığı stresin önüne geçemediğini belirtiyor.
AŞIRI SICAKLAR BİYOLOJİK SAATİ İLERLETİYOR
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Güney Kaliforniya Üniversitesi (USC) tarafından yapılan geniş kapsamlı bir araştırma, 32 derecenin üzerindeki sıcaklıklara düzenli maruz kalmanın biyolojik yaşlanmayı hızlandırdığını kanıtladı.
Çalışma, binlerce Amerikalı katılımcının kan testleri ve ısı endeksi verilerini karşılaştırarak, sıcak havanın hücreler üzerinde ne kadar yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu gözler önüne serdi.
Araştırmanın yazarı Dr. Eunyoung Choi, yüksek sıcaklıklara maruz kalan kişilerin vücutlarında, normalden daha hızlı bir yaşlanma süreci gözlemlediklerini ifade etti.
Küresel ısınma uçuşları da vuruyor: Türbülanslar artacak!
DNA'NIN KİMYASAL YAPISINDA DEĞİŞİM
Bilim dünyası, sıcaklığın bilişsel işlevler, kardiyovasküler sistem ve böbrekler üzerindeki olumsuz etkilerini zaten biliyordu.
Ancak USC'nin son verileri, yüksek sıcaklıkların DNA'da metilasyon adı verilen kimyasal bir değişikliğe yol açtığını gösteriyor.
'The Heat Will Kill You First' kitabının yazarı Jeff Goodell, vücut sıcaklığı yükseldikçe hücreleri çevreleyen yağların çözülmeye başladığını ve hücre yapısının parçalandığını belirtiyor.
Bu süreç, adeta bir yumurtanın pişerken denatüre olmasıyla benzeşiyor.
METİLASYON: DNA’NIN KONTROL MEKANİZMASI
Peki, epigenetik yaşlanma tam olarak nedir? Dr. Eunyoung Choi, bunu, doktorların hücresel düzeydeki yaşlanmayı ölçmek için kullandığı yöntemlerden biri olarak açıklıyor.
DNA'nın kendisi doğumda sabittir ve değişmez, ancak metilasyon, genlerin aktivasyonunu kontrol eden bir mekanizma gibi işlev görür.
Dr. Eunyoung Choi, "DNA'yı bir plan olarak düşünürseniz, metilasyon neyin aktive olup neyin aktive olmayacağını belirler" diyor ve bu sürecin stres, hava kirliliği ve şimdi de aşırı ısı gibi çevresel faktörlerden etkilenebildiğini vurguluyor.
Felaket kapıda: Su yönetiminde sınıfta kaldık!
SİGARA VE ALKOL KADAR ZARARLI
Araştırma sonuçlarına göre, kronik ısıya maruz kalmanın vücut üzerindeki etkisi, sigara ve aşırı alkol tüketiminin bilinen zararlarıyla kıyaslanabilir düzeyde.
Biyolojik yaşlanmadaki bu küçük ilerlemeler, zamanla birikerek diyabet, bunama ve kardiyovasküler hastalık gibi yaşa bağlı rahatsızlıkların çok daha erken ortaya çıkmasına yol açabiliyor.
Ancak Dr. Eunyoung Choi, bu bulgunun erken tanı ve müdahale için altın bir fırsat sunduğunu belirtiyor.
GÖRÜNÜR YAŞLANMA BELİRTİLERİ VE NÖROLOJİK RİSKLER
Aşırı sıcaklar, yalnızca iç organları değil, görünüşümüzü de etkileyebiliyor.
Dubai'de yaşayan Süleyman, yüzünde daha fazla kırışıklık ve çizgi oluştuğunu fark ettiğini söylüyor.
Sürekli güneşe maruz kalmanın neden olduğu güneş yanığı nedeniyle doktora gitmek zorunda kaldığını da ekliyor.
Güneşin ultraviyole (UV) ışınları, ciltteki kırışıklıkları artırarak daha yaşlı bir görünüme neden olurken, saç beyazlamasını hızlandırıp hızlandırmadığı ise henüz net değil.
Öte yandan, artan sıcaklıklar ve nem, epilepsi, felç, migren gibi bir dizi nörolojik rahatsızlığın kötüleşmesine de yol açabiliyor.
Vurdumduymazlık pahalıya patladı! Plastik krizi 1,5 trilyon dolarlık fatura çıkardı
EN BÜYÜK RİSK GRUBU KİMLER?
Almanya'da yapılan bir başka çalışma, özellikle diyabet ve obezite hastalarının aşırı sıcağa karşı daha savunmasız olduğunu ortaya koydu.
Bu hastalıklara sahip bireylerin hücrelerinin daha hızlı yaşlandığı gözlemlendi.
Kan testlerinde hızlanmış yaşlanma belirtileri, erken ölüm ve diyabet gibi kronik hastalık riskinin artması için güçlü bir biyobelirteç olarak değerlendiriliyor.
USC'deki araştırmacılar şimdi, ısıdan en çok etkilenen sistemlerin hangileri olduğunu (böbrek, beyin veya kalp) belirlemek için çalışmalarına devam ediyor.
GELECEĞİN İKİ TOPLUMU: PİŞİRİLENLER VE SOĞUTULANLAR
İklim değişikliğinin hızlanmasıyla birlikte, aşırı sıcak günlerin sayısı giderek artıyor.
'Seni Önce Sıcak Öldürecek' kitabının yazarı Jeff Goodell, sıcaklıkların tehlikeli bir güç olduğunu ve en savunmasızlara saldırdığını belirtiyor.
Ona göre, toplum artık 'soğutulanlar ve pişirilenler' olmak üzere ikiye ayrılıyor.
Bir tarafta su, gölge ve klimaya erişimi olanlar varken, diğer tarafta ter, acı ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıya olanlar bulunuyor.
Bu durum, özellikle dışarıda çalışanları ve yalıtımsız binalarda yaşayanları büyük risk altında bırakıyor.
