Çocuklukta bitmeyen günlerin yaşlılıkta kısalmasının meğer bilimsel gerekçesi varmış!

Çocuklukta bitmeyen günlerin yaşlılıkta kısalmasının meğer bilimsel gerekçesi varmış!

Yeni bir araştırma, yaş ilerledikçe günlerin ve yılların neden daha çabuk tükendiği sorusuna nörolojik bir cevap veriyor. Alfred Hitchcock dizisi izletilen deneklerin beyin dalgaları, sinirsel aktivite geçişlerinin yaşlılarda yavaşladığını ve bunun zamanı hızlı hissettirdiğini ortaya koydu. İşte detaylar...

İnsan hayatının sonbaharına yaklaştıkça, takvim yapraklarının daha hızlı koptuğunu hissetmek neredeyse evrensel bir deneyim.

Bilim insanları, yaşlılık psikolojisi üzerine yaptıkları derinlemesine incelemelerle, bu durumun sadece bir his değil, bilişsel yaşlanma sürecinin doğal bir sonucu olduğunu ortaya koyuyor.

Zaman kavramı ve beyin fonksiyonları üzerine odaklanan sinirbilim araştırmaları, yılların neden avucumuzdan kayıp gittiğine dair somut kanıtlar sunuyor.

HITCHCOCK DENEYİ ZAMAN ALGISINI NASIL AÇIKLIYOR?

Euronews'te yer alan habere göre, İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nden araştırmacılar, zamanın göreceli hızını anlamak adına oldukça ilginç bir yöntem izledi.

Çalışma kapsamında katılımcılara, gerilim ustası Alfred Hitchcock'un "Bang! You're Dead" (Güm! Öldün) isimli 1961 yapımı dizisinden bir bölüm izletildi.

Bu bölümün seçilme nedeni, olay örgüsünün izleyicilerin beyinlerinde yüksek düzeyde senkronize bir aktivite yaratmasıydı.

Cambridge Yaşlanma ve Sinirbilim Merkezi (Cam-CAN) verilerini kullanan bilim insanları, yaşları 18 ile 88 arasında değişen 577 kişinin beyin aktivitelerini fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) cihazıyla anbean kaydetti.

YAŞLILIKTA BEYİN AKTİVİTESİ NE YÖNDE DEĞİŞİR?

Elde edilen beyin taramalarını analiz etmek için Greedy State Boundary Search (GSBS) adı verilen gelişmiş bir makine öğrenimi algoritması kullanıldı.

Bu teknoloji, beyindeki elektriksel aktivite kalıplarının ne zaman değiştiğini ve bir düşünce durumundan diğerine ne zaman geçildiğini tespit edebiliyor.

Analizler sonucunda, yaşlı bireylerin beyinlerinde bu aktivite geçişlerinin gençlere kıyasla daha seyrek gerçekleştiği ve her bir durumun daha uzun süre devam ettiği görüldü.

ZAMANIN HIZLI GEÇMESİ NEYE BAĞLI?

Bilim insanları bu durumu Aristoteles'in zaman anlayışıyla ilişkilendiriyor.

Ünlü filozofa göre zaman, olayların ve hareketlerin sayısı ile ölçülür.

Eğer beyin, belirli bir süre içinde daha az sayıda 'olay' veya aktivite değişikliği kaydediyorsa, o süre öznel olarak daha kısa algılanıyor.

Yani yaşlı yetişkinlerin beyinleri, dış dünyayı işlerken daha az sayıda sinirsel duraklama yapıyor ve bu da günlerin, haftaların bir anda geçip gittiği hissini yaratıyor.

SİNİRSEL FARKLILAŞMA KAYBI NEDİR VE ETKİLERİ NELENDİR?

Gözlemlenen bu yavaşlamanın temelinde 'sinirsel farklılaşma kaybı' (neural dedifferentiation) yatıyor.

Genç beyinlerde nöronlar belirli görevler için özelleşmiş durumdayken, yaş ilerledikçe bu uzmanlaşma azalıyor.

Örneğin, genç bir beyinde yüzleri tanıyan bölge sadece yüze tepki verirken, yaşlı bir beyinde bu bölge başka nesnelere de tepki verebiliyor.

Bu durum, olayların başlangıç ve bitiş noktalarının beyin tarafından net bir şekilde ayrıştırılmasını zorlaştırıyor ve zamanın akışkan, bütünsel ve hızlı algılanmasına yol açıyor.

ÇOCUKLAR VE YETİŞKİNLER ZAMANI NEDEN FARKLI ALGILAR?

Bu konuda Polonya'dan dilbilimci Joanna Szadura'nın da önemli tespitleri bulunuyor.

Joanna Szadura, beynin içsel zaman algısının, saat ve takvim gibi lineer zaman ölçümleriyle uyuşmadığını belirtiyor.

Ona göre algı, yaşanan sürenin toplam ömre oranıyla şekilleniyor.

5 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, o ana kadarki ömrünün beşte biri (yüzde 20) demektir ve bu yüzden çok uzun gelir.

Ancak 50 yaşındaki bir birey için bir yıl, yaşamının sadece yüzde 2'sidir ve bu oran küçüldükçe zamanın değeri ve algılanan uzunluğu kısalır.

ZAMANI YAVAŞLATMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Hollanda Radboud Üniversitesi'nden Linda Geerligs, bu hızlı akışı kırmanın yolunun rutinden çıkmak olduğunu vurguluyor.

Beyin, tanıdık ve tekrarlayan olayları işlemekte daha az enerji harcar ve daha az 'olay' kaydeder.

Ancak yeni bir hobi edinmek, seyahat etmek, farklı insanlarla tanışmak veya yeni beceriler öğrenmek beyni uyarır.

Bu tür taze deneyimler, beyinde daha fazla aktivite değişikliği yaratır ve tıpkı çocuklukta olduğu gibi zamanın daha dolu ve yavaş geçtiği hissini uyandırabilir.

YORUMLAR (1)
1 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN