73 yaşında olan Ahmet Salman, 2010 yılından bu yana bitpazarlarını gezerek kahve fincanlarını inceliyor. 1900 yılından bu güne kadar üretilen kahve fincanlarını satın alan Salman, 5 binden fazla ürünle eşsiz bir koleksiyona imza attı.

Farklı dönemlerde üretilen cezve ve çay bardaklarını da alarak koleksiyonunu zenginleştiren Salman, tüm ürünleri Fatih’te bulunan tarihi bir handa sergiliyor. Salman, AA muhabirine yaptığı açıklamasında, ilgisini çeken farklı kahve fincanı ve çay bardaklarını almaya devam ettiğini söyledi.

100 YILLIK FİNCANLARI BİLE VAR
Fincanları genelde Eminönü ve Beyazıt’tan temin ettiğini belirten Salman, "Tamamen kendi imkanlarımla 15 yıldır sürekli toparlamaya çalışıyorum. Baktığınız zaman önceleri Türkiye'ye kahve az geliyordu. Fincanların yapısının küçük olmasının bir sebebinin de kahvenin az gelmesi diye düşünüyorum. Kurtuluş Savaşı yıllarında kahve bulunmadığı dönemlerde nohut kahvesi ikram edilmiş. Şimdi imkanlar geniş. Burada 100 yıllık fincanlar var. Bunu uzmanları da bilirler." Dedi.

Koleksiyonunu kamuya açık bir müzede sergileme hayali olan Salman, "Çünkü bunların hepsi bir emektir. Yani insan eli değmiştir. Ressamlardan o figürleri yapan ustalar veya fabrika işçileri, elde yapılanların değerlendirmesi tamamen sektöre bir canlılık getirir. Onların unutulmamasını sağlamak gerekir. Bir usta yaptığı bir eseri müzede görürse o zaman daha fazla moral bulur." İfadelerine yer verdi.

FİNCANLARI İSTEYENE VERMİYOR
Topladığı ürünlerin hepsinin ayrı birer hikayesi olduğuna dikkat çeken Salman, şunları söyledi:
"Bunların her biri bizim iyi ve tatlı günlerimizde evlere ziyarete, taziyeye, düğüne gelenlere ikram edilen çay, kahve fincanlarıdır. Her fincanın ve bardağın bir macerası vardır. Keşke bir dilleri olsa da bir söyleseler. Kimlerin sevincini nasıl paylaştığını, acılarını nasıl paylaşarak azalttıklarını, sevinçlerini çoğalttıklarını bu fincanlarda ve bardaklarda görebiliriz. Fincanları görenler zaman zaman benden istiyor ama vermiyorum. Hatta bazen bana kırılanlar oluyor. Çünkü biz toplumsal bir mülkiyet sevdasındayız. Biz ise bunu herkes görsün, bundan faydalansın diye yapıyoruz. Yoksa kişilerin evinde bunları kendisinin veya birkaç kişinin görmesi benim anlayışıma ters."
