Olimpiyat madalyası ufukta

Olimpiyat madalyası ufukta

Artistik cimnastikte Türkiye’ye sayısız madalya ve zafer tattıran milli sporcu Ahmet Önder, Tokyo Olimpiyatları için başarı sözü verdi. Cimnastikte jenerasyon olarak tarih yazdıklarını ifade eden 25 yaşındaki sporcu “Kendi adıma inanıyorum ki Türkiye’ye çok daha büyük başarılar kazandıracağım” dedi.

OĞULCAN ÇOKSAYAR | KARAR

Avrupa ve dünya şampiyonalarında Türkiye’ye sayısız mutluluk yaşayan milli cimnastikçi Ahmet Önder, Tokyo Olimpiyatları için umutlu konuştu. Cimnastiğe başlangıç hikayesinden, Tokyo’daki hedeflerine kadar birçok konuya değinen milli sporcu, gelecek nesillere de örnek olmak istediğini ifade etti. Gelin lafı fazla uzatmadan Ahmet Önder’in KARAR okurları için yanıtladığı sorulara geçelim...

Bugünkü başarıların temelinden başlamak istiyorum. Ülkemizde bir zamanlar diğer branşlar kadar göz önünde olmayan cimnastikte kariyerin nasıl başladı?

Ailemin desteği ve yönlendirmesi üzerine ben artistik cimnastiğe 8 yaşında başladım. Çocukluk dönemimde Yukarı Kızılca Köyü’nde büyüyüp yetiştiğim için aktif bir sokak yaşamım olmuş, hareketli bir çocukmuşum da. Kendi kendine ellerinin üzerinde yürüyebilen, duvarlara tırmanan ve bacaklarını açabilen bir çocuktum. Bu yeteneğimi de Tuğçe ablam keşfedip aileme söylüyor ve ailem de beni Bornova Spor Salonu’nda cimnastiğe yazdırıyor. Şavkar Cimnastik Kulübü’nde başladığım bu spora hala aynı kulüpte devam ediyorum. Normalde 4-5 yaşlarında başlanması gereken bir spor 8 yaş biraz geç. Ama dediğim gibi doğuştan gelen bir yeteneği antrenörüm Yılmaz Göktekin’in fark etmesiyle arkadaşlarıma yetişebilmek için çok çalıştım. Onlar bir antrenman yapıyorsa ben iki antrenman yaptım. Benim için çok yoğun ve zorlu bir süreçti ama salona ilk girdiğimden beri cimnastiğe resmen aşık oldum. Bu sporun beni yansıttığını hissettim. Kısa sürede bu çalışmaların karşılığını Türkiye şampiyonluğu, Milli Takım davet ve kazandığım madalyalar ile almak da motivasyonumu artırdı. Antrenörlerim, ailem hatta öğretmenlerim bu yolda bana destek oldu. İnandığınız insanlar yanınızdaysa başarıya daha çabuk ulaşabiliyorsunuz.

Son yıllarda yapılan yatırımlar ışığında, cimnastiğe başladığın dönem ile bu dönem arasında nasıl bir fark var?

Benim cimnastiğe başladığım yıllarda bu spor Türkiye’de çok duyulmuyordu. Cimnastiğe destek gerçekten çok azdı. Ama biz her şeye rağmen elimizden gelenin en iyisini yaptık ve bizim jenerasyonumuzla birlikte aldığımız başarılarla öncelikle cimnastiği Türkiye’ye tanıttığımızı düşünüyorum. Aldığımız başarılarda federasyon ve bakanlık bize çok destek verdi. Tabii ki destek artınca artık bize de yalnızca daha başarılı olmak kalıyordu. Biz de o karşılığı verdik ve şimdi katlanarak devam eden bir cimnastik tanıtımı var ülkede. O yüzden çok mutluyuz. Gönül ister ki bu daha fazla olsun çünkü bizim amaçlarımızdan biri de cimnastiği ülkeye tanıtmak ve cimnastiğe başlayacak çocukların ilham almasını sağlamak, o çocukların ailelerine cimnastiğin önemini anlatmak... Bu sebeple üzerimizde büyük bir sorumluluk var. Aldığımız her başarı bizi su nedenle daha çok sevindiriyor. Bunların yanında yetenekli sporcu çıkarmak da diğer bir hedef. Spora başladığım yıllarda örnek alabileceğim çok fazla ağabeyim yoktu. Şimdiki gençler bu açıdan daha şanslı. Biz onlara güzel bir örnek olabiliyoruz. Dünya şampiyonlukları almış, belirli dereceler elde etmiş ve takım olarak iyi işlere imza atmış sporcuların yolundan gitme fısratları oluyor. Bizleri görerek daha motive oluyorlar. Onların algısının değiştiğini ve başarıya daha fazla inandıklarına şahitlik ediyoruz, bu sebeple de çok mutluyum.

ahmettt.jpg

Türk cimnastiğinin ilkleri arasında yer alan bir sporcu olarak senin idolün kimdi? İdolünün sana nasıl bir katkısı oldu?

Ben cimnastiğe başladığımda 2004 Atina Olimpiyatları’nı takip ediyordum. Orada Japon cimnastikçi Hiroyuki Tomita vardı. O da bir olimpiyat şampiyonuydu. Ne ilginçtir onun da en başarılı olduğu alan paralel aletiydi. Yıllarca onu örnek aldım. Tomita’nın hareketlerini takip ederek onu örnek alarak antrenmanlarımı sürdürdüm. Sürekli ondan bir şeyler öğrenebilir miyim diye düşünür internetten videolarını izlerdim. Ve yıllar sonra gittiğim yarışmalarda kendisi ile karşılaşmak çok hoş oluyor. Kendisi teknik komitede yer alıyor. Ona idolüm olduğunu söyleme fırsatını da buldum. Yıllar sonra ben de Tomita gibi Dünya Şampiyonası’nda madalya aldı. İnşallah Olimpiyat Oyunları’nda da madalya alabilirim. Şu an için rol model olarak gördüğüm sporcular sadece cimnastikten değil her branştan var. Onların yaşam tarzını kontrol ediyorum. Daha başarılı olabilmek için neler yapabileceğime bakıyorum.

Ülkemizde düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda birçok ilke imza atılırken sen de bunun bir parçası olmuştu. Bu açıdan Mersin’deki turnuva için neler söylemek istersin?

Mersin’deki Avrupa Şampiyonası’nın ülkemizde düzenlenen ilk Avrupa Şampiyonası olması bu organizasyonu özel kılan unsurdu. Takım olarak Avrupa ikincisi olmak bizim için tarihi bir başarıydı. Tabii ki benim orada çok bilinmeyen bir sakatlığım vardı elimde. Ancak ben bu tarihi turnuvada takımımı yalnız bırakmak istemedim. Bireysel olarak performansıma baktığımda bu yüzden çok inançlı değildim, hem de sakatlığımdan ötürü kendimi de çok gösteremedim. Ama önemli olan takımımızın orada yarışmasıydı. Kendi evimizdeki organizasyonda gümüş madalya aldık. O takımın içinde yer almak da beni çok mutlu etti. Daha sonrasında toparlanma şansı elde ettim. Sakatlığım için tedavi oldum ve yılın başında sağlığıma kavuştum.

Nisan’da İsviçre’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda genel tasnifte dördüncülük elde ettiğin bir organizasyonu geride bıraktın. Bu turnuva özelinde bir değerlendirme yapmanı istesem?

Sakatlık sürecinin ardından bu defa da İsviçre’deki Avrupa Şampiyonası için hazırlıklarımıza başlamıştık. Bu organizasyon öncesinde de bir talihsizlik yaşadım ve koronavirüse yakalandım. Yarışmaya gitmeden yaklaşık iki hafta önce testimin pozitif çıkması beni olumsuz etkiledi. Antrenmanlardan uzak kalmak kondisyonumu ve performansımı etkiledi. İsviçre’deki şampiyona için çok hazırdım. Ama yine de savaşmaya devam ettim. Her ne olursa olsun İsviçre’de gösterdiğim performanstan çok memnunum. Zor bir yarışmaydı. Bireyselde 6 farklı alette performans sergiledim. Üst üste 4 gün... Yarışma gerçekten zordu. Hastalıktan çıktığımı da düşünürsek kondisyonum fazlasıyla zorlandı. Ama yine de bireysel olarak genel tasnifte Avrupa 4’üncüsü oldum. Bu da ülkemizde daha önce erişilmemiş bir başarı. Bu sonuç hem bireyselde hem de ülke cimanstiği için güzel bir başarıydı. Madalyayı çok az bir puan farkı ile kaçırdım. Bunu söylemeyi çok sevmesem de cimanstikte ufak puanlar bile sıralamada çok etkili oluyor. Yarışmada bir düşüşüm de oldu. Televizyondan bu anın tekrarını izlediğimde ‘bizi izleyenler kim bilir ne kadar üzülmüştür’ diye içimden geçirdim. Tabii ki bunların hepsi bir deneyim. Oradan çıkardığım derslerle daha güçlü döneceğimi düşünüyorum.

Şimdi sırada herkesin heyecanla beklediği Tokyo Olimpiyatları var. Olimpiyat Oyunları için çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Şimdi olimpiyatlara hazırlanıyoruz. Hedefimiz tabii ki madalya. Ülkemiz adına en iyi sonuçları elde etmek için çalışıyoruz. Bu yönde inancımız tam. Olimpiyat Oyunları öncesinde hem İsviçre hem de Mersin’deki yarışmalar oldukça rekabetçi ve hazırlayıcı turnuvalar oldu. Tokyo’nun Türk cimnastiği için daha mükemmel geçeceğine inanıyorum. Olimpiyatlara hazırlık sürecimiz çok sıkı geçiyor. Sürekli kamptayız. Hatta takım arkadaşlarım şu an yarışta ancak benim topuğumda hafif bir sakatlığım söz konusu. Bu açıdan kendimi riske etmedim çünkü bu dönem Tokyo için oldukça kritik. En ufak bir acı hedeflerimizi etkileyebilir. Evimizden, ailemizden ve arkadaşlarımızdan uzak izole bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte her şeyimiz cimnastik. Günde iki antrenman yapıyoruz. Bunun karşılığını da olimpiyatlarda alacağımızı düşünüyoruz. Normalde sıkıcı gelebilir ama hedeflerimiz uğrunda bunları severek yapıyoruz. Hedefim her gün bir önceki günkü Ahmet’ten daha iyi olabilmek.

Tokyo için hedeflerinden biraz bahseder misin?

Olimpiyat Oyunları küçüklüğümden beri hayallerini kurduğum ve yer almayı istediğim bir organizasyon. Burası benim için gerçekten çok özel olacak. Öncelikle olimpiyatlarda yer alacak olmaktan keyif almaya bakacağım. Çünkü insan mutlu olmadığı sürece başarılı olamaz diye düşünüyorum. Tokyo’ya gideceğim ve kendimle gurur duyarak yarışacağım. Eminim ülkeme güzel başarılar kazandıracağım. Çünkü artık Türk cimnastiği öyle bir seviyeye geldi ki, performansınızı biraz ilerlettiğiniz anda bu size madalya olarak geri dönüyor. Rakiplerimizden hiçbir eksik yanımız yok. Bu yüzden Tokyo Olimpiyatları’nda Ahmet Önder’in bugüne kadar çıkarttığı en iyi yarışa imza atmak istiyorum. Kendime koyduğum bazı hedefler var tabii ki de. Bunları başarmak beni çok mutlu edecek. Şu an sonuç odaklı değilim, yapabileceğimin en iyisini yapmak istiyorum.

Salgın yüzünden verilen erteleme kararı, bir sporcu olarak hazırlık konusunda seni nasıl etkiledi?

Erteleme kararı genel olarak dışarıdan bir gözle baktığımda çok iyi oldu. Çünkü pandemi öncesinde dünya ikincisi olmuştum. Hem cimnastik hem de kendi adıma büyük bir başarıydı. Ancak böyle bir başarının ardından odağınız dağılabiliyor. Röportajlar, işin medya tarafı derken insan böyle büyük bir başarı elde ettikten sonra 1 aylık bir süreç kadar cimnastikten uzak kalabiliyor. Ben de bu tarz bir süreç yaşadım. Çünkü tarihte alınmamış bir başarı ve herkes coşku ile karşıladı. Bunun sevinci ve rahatlığı vardı üzerimizde. Bu yüzden ertelenme kararı olmasaydı hazırlanmak için kısa bir süremiz olacaktı. Erteleme kararı bu açıdan bizler için güzel oldu. Erteleme kararı hepimizi ilk başta hepimizi üzdü ancak daha fazla çalışarak üzerine kattığımız için bizim için avantaj oldu.

Birçok sporcu için spor ve eğitim hayatı bir arada ilerleyemiyor. Bu konu hakkında sen neler düşünüyorsun?

Eğitim konusundaki başarısızlığa sporu bahane ettiklerini düşünüyorum. Ben sporun bana katmış olduğu disiplin ile eğitimi hayatımı şekillendirdim. Çok sorumlu bir öğrenciydim. Tabii ki çok fazla antrenman yapıyordum ama derslerime de zaman ayırıyordum. Bir dönem arkadaşlarımın dışarıda eğlenerek vakit geçirdiği dönemlerde benim daha fazla ders çalışmam gerekti. Ancak uzun vadede bunun faydasını gördüm. Cimnastikte elde ettiğim başarılarla burs hakkı kazandım. Eğitim hayatım daha kaliteli bir seviyeye çıktı. Bir zaman geliyor ki gerçekten seçim yapmanız gerekebiliyor. Çünkü yaş ilerledikçe spora mı yoksa eğitime mi yöneleceğinizi seçmek durumunda kalabiliyorsunuz. Bu ikilem gerçekten oluyor. Ben sporu tercih ettim ve hiç pişman değilim. Şu an beden eğitimi öğretmeniyim. Üniversiteye hazırlanırken yabancı dil bölümündeydim ve yabancı dil öğretmeni olabilirdim. Ancak yaptığım tercihten ötürü çok memnunum çünkü ben hayatımda yalnızca spor yer alsın istedim.

Peki cimnastikte kendine en çok hangi alette güveniyorsun?

Paralel aletinde kendimi daha iyi hissediyorum. Geçmişe baktığımızda da paralel aletinde dünya ikinciliğim ve birçok başarım var. Her aleti çok seviyorum hepsi benim için vazgeçilmez gerçekten. Yer aletinde de dünya finalim var, madalyalarım var. Barfiks aletinde Avrupa Oyunları’nda madalyam var. Hepsine baktığımızda kişisel başarılarım var ama paralel aleti kendime en güvendiğim alet. Hatta ‘benim uykumdan uyandırın öyle çıkayım yine başarı elde ederim’ dediğim bir alet. Sanırım o paralel aletine daha yatkın bir yeteneğim söz konusu. Bu güven de buradan geliyor. Başarı elde etmek için diğer aletlere daha fazla zaman ayırıyorum ancak ne zaman paralel aletine daha fazla zaman ayırsam çok daha büyük başarılara imza atıyorum.

Türk halkına Olimpiyat Oyunları öncesinde bir mesaj vermeni istesem...

Umuyorum ki Türk halkına daha büyük başarılar izletebiliriz. Bizleri desteklemeye devam etsinler. Kendi adıma inanıyorum ki Türkiye’ye çok daha büyük başarılar kazandıracağım. Bu konuda kendime güveniyorum. Aynı zamanda şunu da söyleyebilirim. Bize güvensinler ve inansınlar. Biz bu güven ve inancı boşa çıkartmayacağız. Ülkemizde cimanstik gelişen bir spor branşı. Sadece ben ve şu anki jenerasyonu değil gelecek nesli de takip etsinler. Hayallerime ve hedeflerime giden yolda bizleri desteklemeye devam etsinler. Halkımızı hiç alışık olmadığı başarılarla mutlu etmeye devam edeceğiz. Tabii ki sporun içinde kaybetmek de var. Ancak ben elimden gelenin en iyisini yaptıkça mutlu oluyorum. Başarı yalnızca madalya demek değil. Gurur duyulacak bir performans sergilediğimiz sürece mutlu olacağız.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN