Şu ‘dış güçler’ Koronavirüse de bulaştı mı acaba

Bütün dünya gibi biz de Koronavirüsle ilgili gelişmeleri endişe ve korku ile izliyoruz.

Hepimizin aklında 1300’lü yıllarda milyonlarca insanın ölümüne yol açan “Kara Veba” salgını var... Çünkü o salgın insanlık tarihinde iktisadi düzeni radikal bir değişime tabi tutmuş ve toplumların hayatını derinden etkilemişti.

İşte tam da bu yüzden Kovid-19 virüsü, yayılma hızı ve ölüm oranlarıyla insanların yüreğini hoplatan bir tehlikeye işaret etmektedir. Kuşkusuz tehlike 1300’lü yıllardaki seviyede değildir. Özellikle biyoteknolojideki gelişmeler, virüse karşı yeni ilaçların geliştirilmesi sağlayacak düzeydedir. Ancak her şeye rağmen Dünya Sağlık Örgütü’nün dikkat çektiği “küresel bir salgın” ihtimalini göz ardı etmemek gerekiyor.

Eğer devletler gerekli tedbirleri almakta gecikir, aşı zamanında geliştirilemezse virüsün canımızı acıtabileceğini de unutmamak gerekiyor. Elbette hiçbirimiz istemeyiz ama, salgının kontrol altına alınamaması durunda uluslararası ticaret ağır bir yara alır ve hatta siyasi dengelerin alt üst olması bile muhtemeldir...

Her ne kadar virüsün kaynağı olan Çin’in dürüst davranıp davranmadığı konusunda endişeler bulunsa da, bilim insanları Kovid-19’un Çin’de kontrol altına alındığına dikkat çekiyorlar. Çin’in Vuhan kentinde sadece 8 günde inşa ettiği hastane bu konuda güçlü kanaat oluşturmaktadır.

Bütün dünya için küçük bir “kıyamet senaryosu” olma ihtimali taşıyan bu salgın konusunda esas mesele, akılcı ve bilimsel tedbirlerin alınmasıdır. Ancak bu tür felaketler karşısında özellikle özgüven sorunu yaşayan toplumlarda, tehlikeden çok komplo teorileri revaçta olur. Maalesef “derin güçler” konusunda en çok komplo teorisi üretiminde İslam ülkeleri başı çekmektedir. Mesela Koronavirüs salgınının en fazla etkili olduğu İran ilk günlerde virüsü “İslam rejimini yıkmak isteyen emperyalist güçlerin saldırı silahı” olarak değerlendirilmişti.

Salgından en çok etkilenen ülkelerin başında İran olmasına rağmen, “Dış güçler” söylemi halen bu ülkede geçerliliğini korumaya devam ediyor. Koronavirüs (Kovid-19) salgınının ABD’nin biyolojik saldırısı olabileceğini söyleyen İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Hüseyin Selami

Diyor ki: “Bugün önce Çin daha sonra İran ve dünyanın diğer noktalarına yayılan ABD’nin biyolojik saldırısının bir ürünü de olabilecek bu virüsle mücadelede zafer kazanacağız. ABD, bu işi yaptıysa (virüsün) kendi halkına döneceğini bilmelidir. Eğer ABD’nin işi değilse de bu virüs ortadan kalkacaktır.”

Aynı şekilde virüsün etkili olduğu Kuzey İtalya’da okullar tedbir amaçlı olarak tatil ediliyor, diğer Avrupa ülkelerinde de tedbirler üst düzeyde... Ancak İran’da mollalar tedbir amaçlı “bazı şehirlerde vakit namazları bir süre camilerde cemaatle kılınmasın” önerisine tepki gösterebiliyorlar. Neyse ki işin vahameti anlaşıldıkça, İran da salgına karşı rasyonel tedbirlerle mücadele başlamış ve tüm okullar tatil edilmiş bulunuyor.

Ayrıca belirtmek gerekiyor ki “başka güçler”e itibar edenler sadece Müslüman dünyada değil, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde de mebzul miktarda bulunuyor. Mesela ABD’de evanjelik pastör Hank Kunneman, “Tanrının istediklerini yapan Trump başkan olduğu için, tanrının, ABD’yi koronavirüs salgınından manevi karantinayla koruduğunu” iddia ederek İran’ı aratmıyor.

Görüldüğü gibi akıl ve bilimi devre dışı bırakan zihniyet yapılarında koronavirüs işi emperyalist güçlerin, derin devlet yapılarının ve “üst akıl”ın bir oyunu olarak görülmeye devam ediliyor. Oysa Ortaçağ’da olduğu gibi artık büyücülerden alınacak güçle ya da göklerden gelen kararlarla felaketlere karşı savaşmanın geçerli olduğu çağlar çok gerilerde kaldı. Dolayısıyla elimizde modern tıbbın sağladığı imkanlar dışında bir mücadele aracı yok.

Ayrıca unutmayalım, Hz. Peygamber’in (sav) “Taun (veba) bir azaptır. Siz bir yerde onun çıktığını duyarsanız, o taunlu yere gitmeyiniz! İçinde bulunduğunuz bir yerde de taun zuhur ederse, ondan kaçmak için oradan çıkmayınız!” hadis-i şerifi de, modern tıp da karantinayı emretmektedir.

Dört bir yandan virüsle çevrelenmiş ülkemizde şu ana kadar testlerde pozitif çıkan herhangi bir vaka olmaması sevindiricidir. Bu arada Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, meseleyi tam bir sorumluluk bilinciyle yürütmesinin altını çizmek gerekiyor. Malum son dönemde, diğer bakanların kendi sorumluluk alanlarına aynı ciddiyetle eğildiklerini pek göremiyoruz da...

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum