Türkiye’deki ilk IAB üyesi olan podcast networkü Podfresh'in kurucularından Uraz Kaspar: Oyun planlarımıza göre hareket ediyoruz

Türkiye’deki ilk IAB üyesi olan podcast networkü Podfresh'in kurucularından Uraz Kaspar: Oyun planlarımıza göre hareket ediyoruz

Podfresh’in kurucularından Uraz Kaspar, IAB üyeliğine ilişkin “Bu hareketler ve hamleler için çok erken diye düşünülebilinir ama bizim Podfresh olarak aklımızda bir oyun planımız var ve oyun planına uygun hareket ediyoruz. IAB üyeliği de bunlar arasında önemli noktalardan bir tanesiydi.”

OĞUZ BAKIR

Geçtiğimiz günlerde, yayıncı, reklamveren ve ajanslardan oluşan 161 üyenin aynı çatı altında temsil edildiği sektör derneği olan IAB üyesi kabul edilen 350’nin üzerinde podcast yayınıyla markalara podcast içerikleri üreten, Türkiye'nin ilk podcast ağı ve prodüksiyon şirketi olan Podfresh’in kurucularından Uraz Kaspar, üyelik sürecini “Bu aslında ‘Yaptık oldu!’ değil. ‘Bu iş böyle yapılır. Bu iş Amerika’da ve dünyada böyle yapılıyor ve böyle kabul görüyor’ dediğimiz bir noktada gerçekleştirdik” şeklinde değerlendirdi.

“ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI”

Öncelikle Türkiye’nin ilk podcast ajansı Podfresh’in Türkiye’deki ilk IAB üyesi olması, kurucularından biri olarak sizce; Türkiye’deki podcast ekosistemine gibi gibi artı ya da yarar sağlayacaktır?

IAB dünya üzerinde özellikle programatik reklamcılıkta, reklam ve podcast endüstrisinde aslında sadece podcast değil dijital reklamcılıktaki bir kontrol noktası. Dolayısıyla IAB üyesi olan kurumlar ve kuruluşlar bu standartlara uyacaklarını vaat ediyorlar.

Evet Türkiye’deki ilk IAB üyesi olan podcast networkü Podfresh… Geçtiğimiz hafta da bir Podfresh sponsorluğunda IAB audio webinarını gerçekleştirmiştik. Bu birazcık da global ölçekte burada yapılan podcast işlerinin, yayınlanan podcast reklamlarının IAB standartlarına uygun olacağını vaat etmiş oluyorsun ve tabi ki o networkün içerisine dahil oluyorsun. Yani bir bakıma IAB’nin bugünkü üyelerine bakarsak Türkiye’nin büyük reklam ajansları, bütün medya satın alma şirketleri… Aslında bakarsan bu bir bakıma “A evet burası IAB üyesi. Demek ki burada gözetilen belirli standartlar var.” düşüncesini de sağlıyor. Bizler de Podfresh olarak hem Türkiye’de hem de Amerika’da, ki bunu çok duyurmamıştık; Amerika’daki operasyonlarımıza da ufak ufak başlıyoruz. Orada hayata geçecek podcast projelerimiz var. Orada bir şirket kurduk. Dolayısıyla Türkiye ve Amerika arasında bir podcast köprüsü oluyoruz gibi durumumuz var. Aynı üyelik Amerika tarafı için de geçerli olacak.

Bir bakıma burada yakalamaya çalıştığımız şey şu; Türkiye’deki podcast ekosistemi içerisinde gerek reklam veren, gerek reklam alan, gerek içerik üreten, gerek marka ve tüketici üzerinde belirli bir standardizasyonu yakalayabilmek.

Bu hareketler ve hamleler için çok erken diye düşünülebilinir ama biliyorsun; bizim Podfresh olarak aklımızda bir oyun planımız var ve oyun planına uygun hareket ediyoruz. IAB üyeliği de bunlar arasında önemli noktalardan bir tanesiydi. Bu noktada da gerçekten çok mutluyuz. Yakın zamanda umarım IAB ile çok keyifli birliktelikler, eğitimler ve projelere imza atabiliriz. IAB Türkiye gerçekten çok köklü kurum ve kuruluş. Bence özellikle bu röportajı okuyacak herkesin de IAB’nin neler yaptığına dikkat etmesine, IAB’yi takip etmesine gerek var. Düzenledikleri birçok etkinlik ve oturum ücretsiz ve aynı zamanda sektöre yönelik…

Bu aslında “Yaptık oldu!” değil. “Bu iş böyle yapılır. Bu iş Amerika’da ve dünyada böyle yapılıyor ve böyle kabul görüyor” dediğimiz bir noktada gerçekleştirdik IAB üyeliğimizi. Pofresh’in bundan sonra yapacağı her şey için de önemli bir dönüm noktası oldu IAB üyeliğimiz.

“YAPTIKLARIMIZ REFERANS KABUL EDİLİYOR”

IAB’nin yanı sıra, geçtiğimiz Mart ayında da Podfresh, Türkiye Gazeteciler Sendikası ile Toplu İş Sözleşmesi imzalayarak dünyanın sayılı, Avrupa'nın ise ilk sendikalı podcast şirketi olmuştu. Aslında yapılanlara bakıldıkça podcast ekosistemini uluslararası standartlara taşıyarak daha da önem ve aslında resmi bir iş kolu olarak taşıyorsunuz. Ancak dünyada her ne kadar podcasterlık bir meslek olarak kabul edilse de Türkiye’de büyük bir çoğunluk “podcast” kelimesinden dahi haberdar değil. Siz hem Podfresh olarak hemde özel bazda bir yayıncı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Podfresh 2020 senesinde pandemi startup’ı olarak kurulduğunda, aslında ben ve İlkan (İlkan Akgül) zaten medya ve gazetecilik sektörünün dolaylı olarak veya bireysel üretimler olarak içerisindeydik. Bu aşamadan sonra diğer ortağım sevgili Aykut’un (Aykut İbrişim) da Amerika’da edindiği izlenim ve tecrübe ile podcast tarafındaki üretimlerin, podcast tarafındaki içerik gelişiminin gazeteciler üzerinden çok daha sağlıklı olabileceğini düşünüyoruz. Podfresh’in içerisinde çalışan ve geleneksel basılı medyadan gelen gazeteci arkadaşlarımız var. Telif bazlı beraber çalıştığımız birçok gazeteci arkadaşımız var ve biz bir medya kuruluşuyuz. Dolayısıyla yaptığımız işi de ‘kitabına uygun’ yapmayı seven bir yapıyız. Burası bir medya şirketi veya kuruluşuysa burada çalışan arkadaşlarımız da tüm gazetecilik ve medya çalışanı olarak tüm özlük haklarını almalı ve Toplu İş sözleşmesi ile tüm kendi özlük haklarını almalı. Yani bu noktada; “Ne olacak, 4 kişi 5 kişi çalışıyor. Sendiklalı olsa ne olur, olmasa ne olur?” gibi bir bakış açısı gerçeği var. Evet bugün toplamda altı kişiyiz. Ama yarın bu sayı altmış kişi olduğunda çok daha farklı bi noktaya gelecek. Dolayısıyla bir iş nasıl, hangi temel etik değerler ile başlarsa öyle devam eder. O noktada, bir kişi bile olsa sendikalı olmaya, sendikal haklarını sağlamaya devam edeceğiz. Çünkü aslında hem Türkiye’de hem global ölçekte bence olması gereken bu.

Bu yüzden, Podresh’in sendikalı olmasına şaşırmaktansa, sendikalı olmayan birlikte çalıştığı onlarca gazeteciyi bu imkanları sağlamaya medya kuruluşlarına sormak daha doğru olur diye düşünüyorum.

Bu arada Kuzey Amerika’dan sonra dünyadaki ikinci veya üçüncü sendikalı podcast şirketiyiz. Bu tabi ki global ölçekte de dikkat çekti. Bu soruyu Amerika’dan da aldık. Dolayısıyla hem çok sevdiklerini söylediler hem de ilgiyle takip ettiklerini söylediler. Yapmaya çalıştığımız, hayata geçirmeye çalıştığımız modelin içerisinde gazetecilerin rolü çok büyük. Bu anlamda bizler de senin bildiğin gibi ben de Aykut da aynı zamanda teknoloji gazeteciliği de yürütüyoruz. Yani evet geleneksel bir gazete çıktısı olmasa da bugün dünyada podcast evreninde olan bitenleri Türkiye’de olan bitenleri bizlere soruyorlar. Bizlerin ürettikleri, bizlerin yazdıkları İngilizce yazılar, günlük yaptığımız podcastler, haftalık yaptığımız bültenler hatta bir sene boyunca dijital olarak çıkan ama sonra bu yıl bitmeden basılıya çevirebileceğimiz bir Podiomag dergimiz var ki içerisinde ingilizce yazılar da olacak… Yani bir bakıma yazdıklarımız çizdiklerimiz Türkiye’deki podcast ekosisteminde referans olarak kabul ediliyor. Bu noktada sendikal bir desteğin hem Podfresh’e hem de Podfresh çalışanlarına çok büyük kazanımları olacaktır.

“İŞ MODELİMİZİ DEĞİŞTİRECEĞİZ”

Bu geçtiğimiz süreçlerle beraber TİS, IAB gibi ya da daha uluslararası standartlarda gelişme üzerine daha fazla çalışmalarınız olacak mı?

Evet olacak. Bu anlamda yenilenen bir web siteniz var. Artık Podfresh’in içerisinde profit ve nonprofit Podfresh’in akışını ve iş modelini değiştirmeye başlıyoruz. Markalarla, STK’larla, gazetelerle ve medya kuruluşlarıyla çalışıyoruz. Bu noktada fazla detay veremeyecek olsam da Podfresh’in içerisinde bir kırılım yakın zamanda gerçekleşecek. Daha çok STK’lar, uluslararası kurumlarla, fonlarla çalışan bir yapı, diğer tarafta da bağımsız yayıncılar, global ve yerel ölçekteki markalarla çalışan büyük yapı olacak. Evet, o noktada yeni çalışmalarımız ve yeni üyeliklerimiz yine referans noktalarımız olacak.

“YAYINCILARIN MOTİVE OLABİLMELERİNİ SAĞLAMALIYIZ”

Türkiye’de Serdar Kuzuloğlu gibi, Nilay Örnek gibi, Can Bonomo gibi ya da Tuna Kiremitçi gibi marka isimler her ne kadar podacsti daha da görünür kılmak için yayıncılık içerisinde yer alsalar da dünya geneline baktığımızda en basit örneği ile “belgesel podcasti”, “Serial” dediğimiz daha polisiye ya da hikaye anlatıcılığı olan yayınlar daha yakın dönemlerde yayına başladı. Bu açıdan Türkiye’deki podcast ekosistemini dünyadaki ekosistem ile karşılaştırarak değerlendirebilir misiniz?

Bence o noktada eksik olan çok da fazla bir şey kalmadı. Birçok alandaki karşılık, birçok globalde tutan projelere karşılık olabilecek yayınlar Türkiye’de de başladı. Ama elbette sayıları çok az. Bu noktada işin içerisinde bütçesel sorunlar dahil oluyor maalesef. Bunlar aşıldıkça üretimin kalitesi de dinleyicinin ne dinleyeceği hakkında kararları gelişecektir. Ben o noktada Türkiye’deki gelişmeleri gayet yeterli görüyorum. Bunu sadece Podfresh için söylemiyorum. Hem Podfresh dışındaki ağlar hem de bağımsız yayıncılar gayet yeterli iş yapıyorlar. Sadece bu noktada kişilerin podcast üretmeye motive olabilmelerini sağlamamız gerekiyor. Bu da düzenli bir gelir modeli, sponsorlarla buluşabilecekleri doğru platformlar (ki Podfresh bunlardan bir tanesi)... Bence süre ve süreç açısından çok sağlıklı ve doğal büyümeye sahip.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN